Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Jun 2021)

Son Dönem Osmanlı Taşrasında Bir Müderris: İlyas Efendi ve Sicil Dosyası

  • Ahmet Beken

DOI
https://doi.org/10.35415/sirnakifd.895343
Journal volume & issue
no. 26
pp. 25 – 52

Abstract

Read online

Osmanlı dönemi medreseleri, gerek tedris edilen ilimler ve okutulan kitaplar, gerekse istihdam alanları açısından selefi Selçukluların devamı niteliğindedir. İcâzet/nâme alarak medrese eğitimini tamamlayan talebeler; din görevliliği alanında (müftülük, vaizlik, imamlık), müderrislik ve kadılık gibi mansıplarda istihdam edilmişlerdir. Dolayısıyla medreseler, uzun süre devletin adli, idari, mülki ve eğitimle ilgili kadro ihtiyacını karşılamıştır. Bununla birlikte özellikle Tanzimat Döneminden (1839-1878) sonra açılan yeni eğitim kurumları da sözü edilen alanlarda devletin kadro ihtiyacını karşılamaya başlamış ve hatta ilerleyen zamanlarda medreselerin istihdam alanını daraltmıştır. Ancak medreselerin durumu, müderrislerin hayatı, talebelerin imtihan ve istihdamları gibi konular çoğunlukla bilâd-ı selâse (İstanbul, Bursa ve Edirne) merkezli incelenmiş, bunların taşradaki durumlarıyla ilgili yeterince çalışma yapılmamıştır. Dolayısıyla bu çalışmada, Hatay/Dörtyol müderrisi İlyas Efendi (1873-1956) ve ona ait sicil dosyası özelinde taşradaki bir müderrisin öğrenim hayatı ve imtihan varakası üzerinden istihdamı konu edilmiştir. Çalışmada dokümanlara dayalı veri toplama ve içerik analizini esas alan nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu bağlamda Başbakanlık Osmanlı Arşivinden ve zaman zaman Halep, Adana ve Ankara Vilayet Salnâmeleri ile Maârif Nezâreti Salnâmelerinden istifade edilmiştir. Hâçin’de (Saimbeyli) doğan ve ilk tahsilini doğduğu yerde alan İlyas Efendi, ilmî bir heyet tarafından ehliyet ve liyakatine hükmedilerek müderris olarak atanmıştır. Tanzimat Dönemiyle başlayan eğitimde Batı etkisi ve medrese dışında kurulan yeni eğitim kurumlarıyla eğitimde modernleşme, eğitim sisteminde olduğu gibi medrese mezunlarının istihdamında da birtakım değişmelere ve daralmalara neden olmuştur. Nitekim adli, idari, askeri vs. görevliler, yeni açılan eğitim kurumlarıyla karşılanırken medresenin istihdam alanı çoğunlukla din hizmetlerini ifa edecek görevlilerin ve müderris gibi medrese elemanının yetiştirilmesine hasredilmiştir. İlyas Efendi’nin tahsil hayatı, icâzet metni ve imtihan varakası -Tefsir ve Hadis hariç- öğrenim gördüğü ilimlerden imtihana tabi tutulduğu, Tefsir, Hadis ve Hadis Usulü gibi ilimlerle ilgili de doğrudan soruların yer almadığı görülmektedir. İncelediğimiz belgede İlyas Efendi’nin hangi alan(lar)da ders verdiğiyle ilgili net bilgi bulunmamakla birlikte icâzet ve imtihan varakasından hareketle öncelikle Fıkıh ve Kelâm gibi dinî ilimlerle Arap Dili ve Belagatine yönelik dersler verdiği ileri sürülebilir. Her ne kadar çerçevesi belli standart bir müfredattan bahsetmek zor olsa da İlyas Efendi’ye ait dosyadan hareketle taşra medreselerinde okutulan derslerin/kitapların Osmanlı medreselerinde hemen her dönemde okutulan metinlerle benzerlik gösterdiği, bu yönüyle büyük ölçüde Osmanlı merkez medrese kültürünü devam ettirdiği sonucuna varılabilir. Bunu, icâzet metninde yer alan ulemâ silsilesinden de görmek mümkündür. Bunun yanında Osmanlı Medreseleri ve bunlarla ilgili müfredat incelendiğinde -farklı derecelerde okunmak üzere- Mutavvel, (Molla) Câmî, Mülteka’l-Ebhur, Dürerü’l-Hükkâm, Şerh-i Akâid ve Îsâgûcî’nin ortak kitaplar olduğuna tesadüf edilmektedir. Okutulan eserler ve istihdamla ilgili uygulamalar göz önüne alındığında taşradaki medreseleri merkezdeki benzerlerinden ayırmanın mümkün olmayacağı sonucuna varılabilir.

Keywords