ULUM (Jul 2023)

Kâtip Çelebi’ye Göre Mârifetullah

  • Hatice Toksöz

DOI
https://doi.org/10.54659/ulum.1312577
Journal volume & issue
Vol. 6, no. 1
pp. 105 – 131

Abstract

Read online

Bu çalışmanın konusu, İslam düşünce geleneğinin önemli bir meselesi olan mârifetullah’tır. Çalışmada Osmanlı Devleti’nin 17. yüzyılında yetişmiş önde gelen bilginlerinden biri olan Kâtip Çelebi’ye (ö. 1067/1657) göre mârifetullah meselesinin araştırılması amaçlanmıştır. Kâtip Çelebi, hem aklî ve dinî ilimlerde oldukça yetkin hem de döneminin bilim bilimsel gelişmelerinin farkında olan bir şahsiyettir. Düşünür, başta Keşfü’z-zûnûn olmak üzere çeşitli eserlerinde Tanrı’nın varlığı ve birliğinin ispatı, ilâhî sıfatlar ve benzeri konular hakkında telif edilmiş literatür hakkında mukayeseli bilgi vermektedir. Ayrıca Kâtip Çelebi’nin mârifetullah konusuna ilişkin İslam düşünce geleneğindeki literatürü değerlendirmekle birlikte, eklektik yorumlarıyla meseleye önemli katkılar sağladığı görülmektedir. Bu sebeple İslam metafizik düşüncesinin önemli bir tartışma meselesi olan isbât-ı vâcib ve mârifetullah konusuna dair Kâtip Çelebi’nin iddia, yorum ve katkılarının belirlenmesi İslam düşünce geleneğinin 17. yüzyıldaki gelişim ve sürekliliğinin anlaşılması açısından oldukça önemlidir. Kâtip Çelebi, insanın fıtrî olarak öğrenme arzusu bulunduğunu belirtmektedir. Ona göre insanda var olan bu öğrenme arzusu, onun aklıyla bilgi elde etmesine imkân vermektedir. İnsan kazandığı bilgilerle metafizik hakikatleri idrak edip en yüce mutluluğa (es-sa’âdetü’l-kusvâ) ulaşma yollarını öğrenebilmektedir. Böylece insan mârifetullah hakkında bilgi sahibi olma imkânı elde etmektedir. Kâtip Çelebi’ye göre mârifetullah, bir insanın ulaşabileceği en yüksek bilgi seviyesidir. Düşünür, insanın bu en yüksek bilgi seviyesine ancak metafizik ilmini öğrenmesiyle mümkün olduğunu belirtmektedir. Çünkü metafizik ilmi, hem Tanrı, O’nun varlığı ve birliği, ilâhî sıfatlar ve ilâhî fiillerin bilgisinin nasıl kazanılabileceği hem de insanın gayesi olan ebedi mutluluk ve bu mutluluğa nasıl ulaşılabileceği hakkında bilgi vermektedir. Çelebi, İslam düşünce geleneğinde, bilhassa müteahhir dönemde hakkında müstakil risalelerin telif edilmek suretiyle kozmopolit bir kelam-felsefe meselesi haline dönüşmüş olan mârifetullah’a ulaştıran iki farklı yöntem ortaya konulduğunu ifade etmiştir. Bu yöntemlerden biri nazar ve istidlâl; diğeri keşf ve müşahededir. Ona göre her ne kadar iki yol birbirinden farklı gibi görünse de her iki yol da aynı hakikate ulaştırmaktadır. Çünkü bu yollardan birinden hareket edilerek diğerine ulaşabilme imkânı söz konusudur. Görünüşte birbirinden farklıymış gibi olan her iki yolun yolcusu da tıpkı iki denizin birleştiği bir yer gibi, aynı hakikate ulaşabilmektedir. Dolayısıyla Kâtip Çelebi, her iki yolun birbirini tamamladığını düşünmekte ve her iki yöntemin birlikte kullanılması suretiyle insanın Tanrı’yı tanıyabileceğini belirtmektedir. Bu bağlamda çalışmada Kâtip Çelebi’nin zikrettiği mârifetullah’a ulaştıran iki yönteme ilişkin yorum, katkı ve eleştirileri detaylı bir şekilde incelenecektir.

Keywords