Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (Dec 2023)

Kanuni Temsilciler Hakkında 6183 Sayılı Kanun Uyarınca İhtiyati Haciz Uygulanmasının Mülkiyet Hakkına Müdahale Bağlamında Değerlendirilmesi

  • Sinan Can Avcı

Journal volume & issue
Vol. 6, no. 2
pp. 467 – 490

Abstract

Read online

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da yer alan güvence önlemlerinden biri de ihtiyati hacizdir. Kanun, 13. maddede sayılan ihtiyati haciz nedenlerinin gerçekleştiği hallerde, hiçbir süre ile sınırlı olmaksızın amme borçlusunun mallarının idari bir kararla haczedileceğini belirtmektedir. Yine, tanımlar başlıklı 3. maddede amme borçlusu tabirinin tüzel kişileri ve bunların kanuni temsilcilerini de ifade edeceği düzenlendiğinden, vergi idaresince tüzel kişi hakkında takibe başlanılmaksızın kanuni temsilciler hakkında da ihtiyati haciz hükümleri tatbik edilmektedir. Mevzuatta, kanuni temsilci sorumluluğunu düzenleyen iki hüküm bulunmaktadır. Bunlardan ilki, kanuni temsilci sorumluluğu bakımından da temel hüküm olan Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesidir. Hüküm uyarınca vergisel ödevlerin yerine getirilmemesi nedeni ile vergi ve vergiye bağlı alacaklar tüzel kişinin malvarlığından kısmen veya tamamen alınamadığı takdirde kanuni temsilcilerin sorumluluğu doğmaktadır. Bir diğer sorumluluk hükmü ise 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesidir. Maddede, amme alacağının tüzel kişinin malvarlığından kısmen veya tamamen tahsil edilemediği ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı hallerde cebri icra süreci sonuçlanmadan kanuni temsilciden tahsil edileceği düzenlenmektedir. Oysa paraya çevirme usulü hariç kesin hacizle hiçbir farkı bulunmayan ihtiyati haciz usulünde, kanuni temsilciler bakımından kusur araştırmasına ya da tüzel kişi ile kanuni temsilci arasında öncelik-sonralık ilişkisi kurulmasına gerek görülmemektedir. Vergisel her işlem ilgilisinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder. Mülkiyet hakkına bu müdahalenin kanunla öngörülmesi, meşru amaç taşıması, ölçülü olması ve özellikle İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin mülkiyet hakkı başvurularında kullandığı adil denge testi uyarınca bireysel ve aşırı bir yüke sebebiyet vermemesi gerekir. Kamu hizmetlerinin aksamaması açısından alacağın tahsilinin güvence altına alınmasının elverişli ve gerekli olduğunu söylemek mümkün olsa da tek bir kamusal borç ilişkisi için birden fazla kişinin malvarlığının ihtiyati hacze konu olması, tüzel kişi ve kanuni temsilci arasında öncelik-sonralık ilişkisi kurulmaması, kanuni temsilci sorumluluğu hükümlerinin yok sayılması ve ihtiyati hacze karar verecek merciin ve kamusal borç ilişkisinin alacaklısının aynı kişi olması dikkate alındığında, bireysel ve aşırı bir yüke maruz bırakılan kanuni temsilci açısından adil denge korunmamış olacaktır.

Keywords