Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi (Mar 2023)
HACI BEKTAŞ-I VELÎ TÜRBESİ İÇ MEKÂN DUVAR YÜZEYLERİNDE YER ALAN KALEMİŞİ TEZYÎNÂTI ve DÖNEMSEL ÇÖZÜMLEMELERİ
Abstract
Hacı Bektaş-ı Velî Ahmet Yesevî’nin Anadolu erenleri olarak Nişabur’dan göç ederek bugünkü ismiyle Hacıbektaş ilçesi sınırları içerisine Kızılca Halveti (Çilehane) kurarak yerleşmiş, vefatının ardından da çilehanenin yanı başına defnedilmiştir. Tarihi süreçte Pirevi, Mihmanevi, Ekmekevi, Aşevi, Meydanevi, Tekke Mescidi, Dedebabaevi ve köşkleri, Kırklar Meydanı, Balım Sultan Türbesi gibi ilave edilen yapılarla birlikte genişleyerek bir manzume şeklini almış, II. Bayezid’in himmet ve destekleri, Balım Sultan’ın teşebbüsleri ile birlikte bir asitane hüviyetine kavuşmuştur. Manzumenin merkezi ve bir parçası olan Türbe yapısı, dergâhın üçüncü avlusu olan Hazret Avlusunun giriş kapısının karşısında yer almaktadır. Türbenin ne zaman yapıldığı konusu bilinmemekle birlikte 15. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Osmanlı sultanlarının birçoğu tarafından ilavelerin yapıldığı manzume, II. Mahmut’un 1826’da Yeniçeri Ocağını kaldırması sonucunda dergâh Nakşibendi tarikatına tahsis edilmiştir. Cumhuriyet döneminde 1925 yılında Tekke ve Zâviyelerin kapatılması sürecinde manzume kapatılmıştır. Bir müddet Ziraat Mektebi olarak hizmet vermesinin ardından bakım ve onarımı yapılarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın 22 Mayıs 1964 tarih ve 1935 sayılı yazılarıyla Müze statüsünde yeniden açılmıştır. 1950-60 yılları arasında yapılan onarımlar Mahmut Akok tarafından gerçekleştirilmiş, özgün yapısına göre düzenlenmiştir. Kaynaklarımızda Bektaşilik ve Hacıbektaş-ı Velî hakkında bilgiler olmasına karşın gerek Türbenin gerekse kalemişi tezyinatının geçmişi ve sanatsal özellikleri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bugün yenilenmiş bir halde görebildiğimiz kalemişi tasarımlarını incelediğimiz zaman 15. yy. sonunda belki de 16. yüzyılın başlarında gerçekleştirilen II. Bayezid dönemi tezyinat anlayışının izlerini fark edebiliyoruz. Her ne kadar eskiye ait örnekler bulunmasa da bugün yenilenmiş bir halde görebildiğimiz kalemişi tasarımlarını incelediğimizde yapının az bilinen tarihçesi ile birlikte bizlere II. Bayezid dönemini işaret etmektedir. Zira bu dönem içerisinde Hacıbektaş-ı Velî’nin çağdaşı olan Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin türbesinin de onarılarak nakışlarının yenilenmiş olması, ayrıca Bursa Muradiye haziresi içerisinde yer alan birçok türbenin kalemişi tezyinatı ile benzerlikler göstermesi bu görüşümüzü destekler mahiyettedir. Söz konusu yapıların türbe yapıları olması, duvar ve kubbe yüzeylerinde bulunan yazı ve tezyinatın benzer üslupta özellikler göstermesi, türbe yapısının devrinin özgün tezyinatına ait örnekler içerdiği ve bu manada önem arz ettiği görülmektedir.