Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi (Nov 2021)
Askeri Harcamalar ve Ekonomik Büyüme: Orta Doğu Ülkeleri Açısından Benoit Hipotezinin Sınanması
Abstract
Askeri harcamalar, bir ülkenin güvenliği açısından vazgeçmesi oldukça zor bir harcama kalemidir. Askeri harcamaların gayri safi yurt içi hasıladan alması gereken pay ne olmalıdır? ve bu harcamaların ekonomik değişkenler üzerindeki pozitif ve negatif etkileri nelerdir? gibi sorular, askeri harcamalar konusunu önemli bir iktisadi problem haline getirmektedir. Askeri harcamalar ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi inceleyen literatüre bakıldığında söz konusu ilişkiye yönelik bir görüş birliğinin olmadığı görülmektedir. Ayrıca, bu konuda yapılan çalışmaların büyük çoğunluğunun doğrusallık ve simetri gibi varsayımlar üzerinden hareket ettikleri dikkati çekmektedir. Orta Doğu gibi çatışma ve terör faaliyetlerinin yoğun olduğu bir bölge için askeri harcamalar-büyüme ilişkisinin çok daha gerçekçi varsayımlar üzerinden incelenmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmada dokuz Orta Doğu ülkesi üzerinden askeri harcamaların ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin Asimetrik ARDL yaklaşımı kullanılarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu sayede, doğrusallık ve simetri gibi varsayımlar yerine daha esnek varsayımlar üzerinden analiz yapma imkanı elde edilmiştir. Çalışmada, yıllık askeri harcamaların gayri safi yurt içi hasıladan aldığı pay ve kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla değişkenleri üzerinden analizler gerçekleştirilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre Orta Doğu ülkelerinde askeri harcamalar ve reel kişi başı GSYH arasında uzun dönemde pozitif ve asimetrik bir ilişki varken, kısa dönemde bu ilişki negatif ve simetrik yapıdadır. Uzun dönemli ilişkiyi belirleyen temel unsurun, askeri harcamaların artışından kaynaklanan dışsallıklardan ziyade, askeri harcamalara yönelik negatif şoklar nedeniyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Çalışma ayrıca, Orta Doğu’da askeri harcamaların konjonktürel bir yapı sergilediğine yönelik önceki çalışmalarda elde edilen bulguları desteklerken, Orta Doğu ülkelerinin konjonktürel hareketlere farklı duyarlılıkta tepki verdiklerini ortaya koyması açısından bu bulguları genişletmektedir.