Marife Dini Araştırmalar Dergisi (Dec 2022)

Oryantalist Bakış Açısına Göre Kıraatler: Otto Pretzl, Arthur Jeffery, Nöldeke ve Goldziher Örneği

  • İdris Yiğit,
  • Recep Koyuncu

DOI
https://doi.org/10.33420/marife.1144541
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 2
pp. 559 – 584

Abstract

Read online

Oryantalizm, Fransızca “orient” kelimesinden türemiştir. Kendini Batı kültür oluşumuna ait hisseden birinin, Doğu olarak betimlediği kültür hakkında bilgi-belge derlemesi ve bunlar üzerinde gerekli çalışmaları gerçekleştirdikten sonra “Doğu” dediği imge hakkında yazması, konuşması ve birtakım yargılara varmasıdır. Söz konusu çalışmalara “Oryantalizm” bu çalışmaları yapanlara “Oryantalist” denir. Hz. Peygamberin hayatı, Arap dili, hadis, tasavvuf ve tefsir gibi ilim dallarıyla ilgilenen müsteşriklerin ilgi alanı genellikle Kur’an olmuştur. 19. ve 20. yüzyıla kadar oryantalistlerin Kur’an özelinde yaptıkları çalışmalar genel olarak Kur’an tercümesi ve Kur’an’ın kaynağı meselesidir. Bin yılı aşkın tarihî geçmişe sahip olan bu hareket, süreç içerisinde ilahi kitabı birçok Batı diline tercüme etmelerine rağmen kıraatleri ve Kur’an’ın metinleşme sürecini neredeyse gündemlerine hiç almamışlardır. Kıraat ilminin oryantalistleri ilgilendirmeye başlaması söz konusu ilmin, Kur’an’a dair tek bir metnin olduğu yönündeki inancı sarsabilecek önemli bir kanıt olarak görülmesinden sonradır. 19. yüzyıldan itibaren Kur’an tarihi, metinleşme süreci ve yazım özellikleri üzerinde yaptıkları ciddi çalışmalar, onları kıraat ilmi üzerinde durmaya ve bu ilmi tanımaya yönelik çalışmaları yapmaya götürmüştür. İlk olarak 1857’de "Parisien Academie des Inscription et Belles-Lettres" adlı bir kuruluş fikir olarak; ilk Kur’an nüshaları ve bugün elimizde bulunan mevcut nüshalar arasında bir karşılaştırma yaparak, tenkitli bir Mushaf ortaya koyma projesini gündeme getirmiştir. Bu fikirden etkilenen Theodor Nöldeke Geschicte des Qurans adlı eserinde bu konuyu ele almıştır. Projenin planlamasını yapan Gotthelf Bergstrâsser çalışmanın raporunu “Plan eines Apparatus criticus zum Koran” adıyla, Münih’te 1930’da yayımlamıştır. Arthur Jefferey’in destek verdiği Kur’an arşivinde 42.000 nüsha kitap vb. malzeme toplanmıştır. Kur’an tarihinin kapsamlı olarak incelendiği Geschichte des Qorâns (Tarîhü’l-Kur’an) isimli kitabın yazarı Theodor Nöldeke bu kitabında kıraat ilmine bir bahis açmış, bu başlık altında Kur’an’ın oluşum sürecinin yedi harf hadisiyle başlayıp, Taberî’yle (öl. 310/923) son bulduğunu iddia etmiştir. Bunun yanında kıraat-resm ilişkisi, bir kıraatın kabulü için öne sürülen gramere uygunluk, sahih sened ve Mushaf hattına uygunluk gibi şartların yanında amme prensibi ile kıraatlerin birleştirilmesi konularını ele almaktadır. Yazdığı Die Richtungen der Islamischer Koranauslegung (Mezâhibü’t-tefsîri’l-İslamî) isimli eserinde kıraatlere özel başlık açan diğer bir müsteşrik Ignaz Goldziher, konu üzerinde ciddiyetle durmuştur. Goldziher Kur’an’ı, Allah kelamı olarak kabul etmediği gibi, kıraatlerin Arap yazısının karakterinden ortaya çıktığını ve âlimlerin bazı tercihlerinden ibaret olduğunu iddia eder. O, Hz. Peygamberin vefatından sonra oluşturulan bu kitabın ittifak edilmiş bir metninin olmadığını ve Kur’an’ın subutiyeti konusunda ciddi şüpheler olduğunu söylemektedir. Bu görüşünü temellendirmek içinde Mushaflar ve kıraatler arasındaki farklılıkları getirir. Bu çalışmada Batılıların kıraat ilmiyle ilgili çalışmaların ilk adımı olan tenkitli Mushaf projesi ve kıraat alanında yaptıkları çalışmalarla öne çıkan Nöldeke ve Goldziher’in farklı okumalar ile ilgili iddiaları ele alınmış ve Goldziher’in ciddiyet arz eden bir takım iddialarına gerekli cevaplar verilmeye çalışılmıştır.

Keywords