Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2023)

Memlûk Devleti’nin Oluşum Yıllarında İktidarın Kaynağı: Sultanın Otokrasisi mi Ümeranın Oligarşisi mi?

  • Yusuf Ötenkaya

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.1244793
Journal volume & issue
Vol. 27, no. 1
pp. 234 – 248

Abstract

Read online

Memlûk Devleti’nin oluşum yıllarında iktidarın kaynağı ile ilgili literatürde pek çok çalışma ve teori bulunmaktadır. Bu çalışmalarda genel olarak kukla sultan-otoriter sultan şeklinde yapılan ayırımlar mevzubahis edilerek iktidarın kaynağı açısından dolaylı bir şekilde ümeranın oligarşik gücüne değinilse de Memlûklar’da sultan olma biçimi olarak güç ve nüfuzun önemi vurgulanmıştır. Ancak bu aksiyom, kendi içerisinde bir dizi sorunlara, muğlaklıklara ve seçkin emîrlerin sahip olduğu belirleyiciliğin önüne geçmesine neden olmaktadır. Bu çalışmada söz konusu problem, devletin kuruluş yılları dahilindeki politik gelişmelere odaklanılarak bu süre zarfında güçlü ve nüfuzlu emîrlerin sultan olma yolunda ümera tarafından nasıl sınırlandırıldıkları tartışılarak aşılmaya çalışılacaktır. Aynı zamanda söz konusu dönemin kronikleri merkeze alınarak Memlûk Devleti’nde bir karar alma mekanizması olarak memlûk hiziplerinin idari açıdan belirleyiciliğine işaret edilecektir. Diğer taraftan iktidarın hem sultanın hanehalkı olan hizbinden hem de memlûk oligarşisini elinde tutan seçkin emîrlerin ya da hûşdâşların askerî desteğinden neşet ettiğinin ifade edilmesi, Memlûk siyasi tarihi boyunca bu ikisi arasındaki gerilimin ya da çatışma ortamının gözden kaçırılmasına neden olmaktadır. Zira her iki taraf arasındaki çatışma hâli dikkate alındığında, iki zıt kutbun aynı adayda mutabık kalması mantıksal çelişkiye yol açmaktadır. Söz gelimi Muʿizz Aybek’in iktidara getirilmesi dikkate alındığında, Sâlihiyye-Bahriyye emîrleri ittifakla onun sultanlığını tasvip etmişler ancak süreç içerisinde Muʿizz Aybek, kendisini iktidara taşıyan güç odakları ile yaşadığı gerilimden galip gelerek kısa süre de olsa mutlak/muktedir sultan olabilmeyi başarmıştır. Dolayısıyla sultan ile seçkin emîrler arasında yeknesak bir ilişki şeklinin olmayıp dinamik ve sürekli değişebilen bir işleyişin hatırda tutulması elzemdir. Bir başka ifadeyle, sultan olana kadar emîrler ile iyi münasebetler kurmak durumunda olan müstakbel sultanın, sultan olduktan sonra mutlak bir hükümdar olmak istemesi hâlinde kendisini iktidara taşıyan emîrlerin üzerine gitmek durumunda kaldığı görülmektedir. Bu çalışmada Memlûk iktidarının kaynağı, memlûk hiziplerinin kolektif çıkarlarına dayandırılmıştır. Bu çıkarların da genellikle hizipler arasında daha mutedil ve ılımlı görülen adaylarda temerküz ettiği vurgulanmıştır. Aynı zamanda “Sultan öldüren sultan olur”, “Güçlü ve nüfuzlu olanlar sultan olur” şeklinde kaide olarak sunulan anlayışların eksik yönleri ortaya konularak Memlûklar’ın kuruluş yıllarından Baybars’ın sultanlığına kadar olan sürecin analizi dahilinde çoğunlukla “Zayıf ve orta dereceli emîrlerin sultanlığı” öne çıkarılıp seçkin emîrlerin haiz oldukları statükonun devamlılığı vurgulanmıştır. Yapılan incelemelerde sultan öldürenlerin ya da tahtı gasp edenlerin bunu meşru bir hak olarak kullanıp tahta çıkmalarından ziyade cezalandırıldıkları mevzubahis edilmiştir. Benzer şekilde güçlü ve nüfuzlu olanların sultan yapılmasından ziyade engellenmeye çalışıldığına değinilerek ümeranın sultan adayı hakkındaki mutabakatına işaret edilmiştir.

Keywords