Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2020)

Kur’an’a Göre Îsâ’nın Allah’ın Kelimesi Olması ve İncil’in Mahiyeti: Kur’an Perspektifinden Hıristiyan İnancıyla Mukayeseli Bir İnceleme

  • Talip Özdeş

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.785750
Journal volume & issue
Vol. 24, no. 3
pp. 1497 – 1516

Abstract

Read online

Bu makalede Kur’an esas alınarak Îsâ ve İncil konusu ele alınmıştır. Mukayese için Hıristiyanlık inancındaki Îsâ ve İncil algısı hakkında genel ve özet bilgi verilerek Kur’an perspektifinden İsa’nın konumu ve İncil’in mahiyeti üzerinde yoğunlaşılmıştır. Îsâ ve İncil konusu, İslâm tarihinin ilk dönemlerinden günümüze kadar Müslümanlarla Hristiyanlar arasında farklı anlayış ve tartışmalara konu olmuştur. Hem Hıristiyan dünyasının kendi içerisinde hem de İslâm dünyasında bu konuların etrafında ciddi zihin karışıklıkları mevcuttur. Bu konularda Yeni Ahit’te yer alan bilgilerle Kur’an’daki bilgiler arasında ortak noktalar olsa bile, bu bilgilerin birbirine mutabık olma durumu söz konusu değildir. Kur’an’da anlatılan Îsâ ve İncil, ilâhî vahyin tarihi sürecinden bağımsız ve kopuk olmayıp onunla bütünleşirken; Hıristiyanlıkta beşer üstü konuma oturtulan Îsâ ve Îsâ’dan sonra değişik kalemler tarafından farklı tarihlerde yazılan İnciller bu tarihi süreçle bütünleşmemektedir. İslâm dünyasında ise Îsâ ve İncil algısının doğrudan Kur’an üzerinden değil, daha çok rivayetler ve yaygın kanaatler üzerinden şekillendiği söylenebilir. Kavram analizlerinin yoğun olduğu bu çalışmada başlıca Kur’an, Kutsal Kitap, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, lügat ve tefsir kaynakları, Îsâ ve İncil konusunda yapılan çalışmalara müracaat edilmiştir. Kur’an’a göre kendilerine resul ve nebî denilen bütün elçiler, Allah tarafından kavimlerinin arasından seçilmiş, Allah’ın kendilerine vahyettiği, dinin tebliğinden sorumlu tuttuğu beşer peygamberlerdir. Onların hiçbiri melek veya insanüstü konumda değildir. Tanrı sadece Allah’tır, O’ndan başka tanrı yoktur. Kur’an’a göre Allah’ın bir eş veya oğul edinmesi söz konusu değildir. Allah, Baba-Oğul-Rûhu’l-Kudüs şeklinde Hıristiyanlık inancı içerisinde ifadesini bulan üçün üçüncüsü de değildir. Kur’an’a göre Îsâ’yı tanrılaştıran, onu beşer üstü bir konuma taşıyan her anlayış haktan sapma olmaktadır. Araştırmalara göre Meryem’den babasız olarak dünyaya gelen Îsâ’nın tanrısallaştırılması zaman içerisinde şekillenen bir inanç olmuştur. Kur’an’da Îsâ’nın da diğer peygamberler gibi Allah’ın bir elçisi ve Meryem’e bildirdiği bir kelimesi olduğu ifade edilmektedir. Allah’ın kelimesinden kastedilen şey, Allah’ın, ismi “Mesih”, “Meryem oğlu Îsâ” olan bir çocukla Meryem’i müjdelemesidir. Kur’an’da Îsâ’nın Allah’ın kelimesi olduğu söylenirken, kelimenin bedenleşerek Îsâ’ya dönüştüğü kastedilmemiş; ancak Îsâ’nın Allah’tan gelen bir kelime ile yaratılıp hayat bulmuş olduğu kastedilmiştir. Îsâ’nın Allah’ın kelimesi olması, onun Allah adına beşikte iken ve daha sonra kendisine vahyedilen kelimelerle insanlara konuşacağını, Rabbin yoluna tebliğde bulanacağını da ifade edebilir. Nitekim onun doğumu mucize olduğu gibi, beşikte iken insanlara konuşması da mucizedir. Allah, kelimelerini Hz. Muhammed’in ağzına koyduğu gibi Îsâ’nın da ağzına koymuş, Îsâ’ya da İncil’i indirmiştir. Böylece Allah adına konuşan elçisi ile Allah’ın kelimeleri birbiriyle özdeşleşmiştir. Çünkü Allah adına konuştuğunda, onun ağzından çıkan sözler, Allah’ın elçisi Îsâ’nın kendi sözleri değil, Allah’ın sözleridir. Îsâ dâhil bütün peygamberler İslâm üzerine gönderilmiş tek bir ümmettir. Onların Allah’tan getirdikleri kitapların özü birdir. Tarih, kültür ve sosyal şartlardan kaynaklanan teferruatlarda birtakım farklılıklar olsa da, başta tevhit ilkesi olmak üzere iman, ibadet, ahlâk ve hukuk konularında Allah’tan getirdikleri temel prensipler, normlar ve hükümler açısından aralarında bir fark yoktur. Kur’an’a göre İncil, Allah’ın Îsâ’ya indirdiği, onu tebliğinden sorumlu tuttuğu, kendisinden öncekileri tasdik eden ilahi kitabın adıdır. Müslümanlar arasındaki yaygın kanaatin aksine, Kur’an Îsâ’ya indirilen İncil’i neshetmeyip tasdik etmektedir. Gerçekte Allah’ın peygamberler aracılığı ile gönderdiği bütün kitaplar özü ve ihtiva ettikleri temel prensip ve hükümler yönünden birbirini doğrulayıp teyit etmektedir. Allah, Îsâ’ya kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiş, onu Tevrat’ı tasdik edici olarak göndermiştir. Hz. Muhammed’e de Tevrat ve İncil’i tasdik edici olarak Kur’an’ı indirmiştir. Allah tarafından indirilen bu kitapların indiriliş amacı, insanlığa hidayet ve nur olması içindir. Kur’an’da bütün peygamberlerin aslında tek bir ümmet oldukları, onları gönderen Allah’ın insanların gerçek Rabbi olduğu ve ibadetin yalnız O’na yapılmasının gerektiği vurgulanmıştır. Kur’an’da “Allah katında tek din İslâm’dır” mealindeki âyet de bu bağlamda anlaşılmalıdır. Bu bakımdan İslâmî gelenekte, özellikle tefsir ve fıkıh alanında eser veren âlimler arasında Kur’an’ın daha önce insanlığa gönderilen ilahî kitapları neshettiği şeklindeki Kur’anla uyuşmayan, iman haline getirilen yaygın anlayışların yeniden gözden geçirilip değerlendirilmesi gerekir.

Keywords