Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (Jun 2023)

Güncel Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında İcra İflâs Kanunu m. 278/3-1’e İlişkin Bir Değerlendirme

  • Burçin Yazıcı

Journal volume & issue
Vol. 6, no. 1
pp. 115 – 132

Abstract

Read online

Alacağını borçlunun mevcut malvarlığından kısmen veya tamamen karşılayamayan alacaklılar, borçlunun bazı tasarruflarının iptalini talep edebilir. İcra veya iflas takibinden önce veya takip esnasında (tasarruf yetkisinin kısıtlanmadığı evrede) borçlunun, alacaklıların haklarını ihlal eden şüpheli tasarruf işlemlerinin iptali, tasarrufun iptali davası ile gerçekleşir. Şüpheli tasarruflar genel olarak üç kategoride ele alınmıştır. Buna göre ivazlı tasarruflar (m. 278), acz halinde yapılan tasarruflar (m. 279) ve zarar verme kastı ile yapılan işlemler (m. 280) belirli şartların varlığı halinde iptal edilir. İptale tabi tasarruflar ile amaçlanan bu işlemlerin alacaklı bakımından ve alacaklının hakkını ihlal ettiği ölçüde geçersiz sayılması ve tasarrufa konu mal veya hakkın bedelinden alacaklının alacağına kavuşabilmesini sağlamaktır. İptale tabi tasarruflardan ivazlı tasarrufları düzenleyen İİK m. 278/3-1 bendi son dört yılda üç farklı Anayasa mahkemesi kararına konu olmuştur. Anayasa mahkemesi iptal kararlarında benzer değerlendirmeleri yaparak önce neseben üçüncü dereceye kadar hısımlar bakımından daha sonra karı ve koca bakımından ve son olarak da usul ve sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) hısımlar bakımından mülkiyet hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. İcra İflas Kanunu m. 278/3-1 borçluyla yakın ailevi ilişki içinde bulunan eş ve belirli hısımları ile gerçekleştirdikleri ivazlı tasarrufları bağışlama hükmünde değerlendirerek iptale tabi kılar. Kanun koyucu, borçlu ve borçluyla yakın ilişkisi içinde bulunan eş ve hısımlar arasında yapılan tasarruf işlemlerinde bir varsayımdan hareketle işlemin hukuki niteliğini değiştirmektedir. Kanaatimizce maddenin hukuki nitelendirilmesi değiştirilerek sorunun giderilmesi mümkündür. Fakat bu nitelendirme İİK m. 278/3’ün tamamı için geçerli olduğundan tüm bendin ispat hukuku bakımından yeniden ele alınması gerekir. Böylece borçluyla işleme giren üçüncü kişilere ispat hakkı tanınırken, alacaklının mülkiyet hakkının korunması da sağlanabilir.

Keywords