İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi (Dec 2023)

Muhammed Haşim Kemâlî’nin Makâsıd Anlayışı: Epistemolojik Bütünleşme Arayışı

  • Habib Yesuf Yimam

DOI
https://doi.org/10.59777/ihad.1324049
Journal volume & issue
no. 42
pp. 67 – 94

Abstract

Read online

Bu makalede makâsıda yeni epistemolojik anlamlar yükleyen çağdaş İslam âlimlerinden Muhammed Haşim Kemâlî’nin makâsıd anlayışı ele alınmıştır. Kemâlî’nin makâsıd konusundaki hem teori hem de pratikteki uluslararası deneyimi, İslam’ı yeniden canlandıran, adaleti sağlayan bir medeniyet yenileme aracı olarak makâsidü’ş-şerîa hakkındaki farklı düşüncelerini ifade etmesini sağlamıştır. Eserlerinde, kendisinden önceki âlimlerin düşüncelerini pekiştirmiş ve epistemolojik olarak kendi şeriat anlayışına dayalı kapsamlı bir makâsıd teorisinin inşasına önem vererek makâsıdın tanımı, kaynakları, tespiti, sınıflandırılması ve kapsamı ile ilgili temel metodolojik sorunları ele almıştır. Kemâlî’ye göre şeriat; adalet, merhamet, hikmet ve maslahat gibi küllî değerlerden ibarettir. Dolayısıyla değer yüklü bir kavram olarak şeriatın yorumlanması ve uygulanması değer odaklı olmalıdır. Onun çalışmaları, makâsıd teorisinin öneminin, nassların çağdaş sorunlara cevap vermek üzere şeriatın altında yatan değerlerine uygun olarak yorumlanmasını ve uygulanmasını vurgulayan felsefi vizyonundan kaynaklandığını göstermektedir. O, makâsıdın modern çağın gerekliliklerini şâriin muradı doğrultusunda karşılayabilecek bir işlevselliğe dönüştürebilmesi için akıl, fıtrat, tecrübe ve istikra üzerine temellendirilmesi ve belirlenmesi gerektiği üzerinde durmuştur. Değer odaklı, makâsıd esaslı bir din anlayışına sahip olan Kemâlî, günümüzde usûl-i fıkhın güncel sorunlara karşı çözümler bulabilmesi için lafzı esas alan dar kıyas ve ictihad anlayışını terk ederek makâsıd üzerinden genişlemesi gerektiğini önermiştir. Fıkıh usulünün makâsıd ile ilişkisi hakkında ise Kemâlî, makâsıdın fıkıh usulünden bağımsız olduğunu iddia etmeksizin, kendine özgü bir disiplin olduğu görüşündedir. Bu nedenle Kemâlî, makâsıdın fıkıh usûlünün yerini alması gerektiğini öne sürmeden, makâsıdı şeriatın ayrı veya bağımsız bir delili olarak kabul eder. Kemâlî, makâsıd konusundaki metodoloji eksikliğini gidermek için kendi sistematik makâsıd teorisi önerisinde bulunmuştur. Teorisinde makâsıdın tespiti ve hiyerarşisinin belirlenmesi için altı temel gösterge sayar: Nassın, sahabe kavlinin veya icma’ın bulunup-bulunmaması, hükmün gerçekleştireceği maslahat veya önleyeceği mefsedetin varlığı, pratik önemi/hükmî değeri, cezanın varlığı (derecesi), bir ödül veya uyarının varlığı/gücü/zayıflığı, nasslarda hangi sıklıkta tekrarlandığını içeren bir dizi temel göstergeler tespit etmiştir. Bunun yanı sıra makâsıdın belirli bir liste ile sınırlandırılmaması ve açık uçlu değerler ilkesi üzerinden kapsamının genişletilmesini de önermiştir. Ancak böyle bir epistemolojik genişliği haiz makâsıdın tecdîd-i hazarî (medeniyetin dine uygun yenilenmesi) ve siyâset-i şer‘iyye (kamusal düzenlemelerin dine uygunluğu) vizyonu üzerinden sadece İslam medeniyetinin değil, aynı zamanda insanlığın da medeniyet gelişimine olumlu katkı sağlayabileceği fikrini benimsemiştir. Kemâlî’nin, makâsıdı; hukuki, ahlaki, medeni, siyasi, kültürel vb. açılardan ele alması, onun makâsıda insan hayatının tüm yönlerini kapsayan her türlü ictihad, şeriatın yorumlanması ve uygulanması için normatif bir işlev yüklediğini göstermektedir. Dolayısıyla makâsıdı, nassın yorumlanması, şeriatın gayesinin belirlenmesi ve tikel nassları aşan külli ilkeler ortaya konulması için gerekli olan hermenötik bir araç olarak ele almıştır. Bununla birlikte, makâsıdı sadece nassı anlama, yorumlama ve hermenötik bir araç olarak görmemiş, aynı zamanda nassın (şeriatın) değerler bütününü ifade eden felsefi bir kavram olarak değerlendirmiştir. Sosyo-politik açıdan ise makâsıdı siyâset-i şer‘iyyenin bir temeli olarak ele almakta ve bu doğrultuda makâsıdın gündelik siyasetten medeniyet düzeyine kadar uzanan çağdaş, sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel vb. pek çok meseleye teşmil etmektedir. Öte yandan makâsıdın modernite, postmodernite ve küreselleşme bağlamında İslam düşüncesinin yenilenmesine (tecdid) yönelik potansiyelinin altını çizmektedir. Bu saiklerden dolayı Kemâlî’nin makâsıd düşüncesinin epistemolojik açıdan tamamlayıcı, yenileyici ve bütünleştirici; metodolojik açıdan ise dinamik ve uygulanabilir olarak nitelendirilmesi mümkündür. Netice itibarıyla Kemâlî, din-medeniyet, ahlak-hukuk, akıl-nakil, usûl-makâsıd, te’sîl-tecdid, şeriat-siyaset bütünlüğünü içeren bir makâsıd nazariyesine sahip olmuştur. Dolayısıyla Kemâlî’nin makâsıd teorisi aracılığıyla epistemolojik bütünleşmeyi sağlama çabası, İslami ilkelerin çağdaş toplum bağlamında anlaşılması ve uygulanması için kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Makalede Kemâlî’nin makâsıd görüşlerinin okuyucuya aktarılması, öncelikli amaç olarak belirlendiğinden, aktarılan görüşler hakkında değerlendirme ve analiz yapma konusunda zaruri görülen miktarla yetinilmiş, geniş çaplı değerlendirme ve analizden kaçınılmıştır.

Keywords