Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (Dec 2023)

GDO VE ÜRÜNLERİNE DAİR BAŞVURULARIN İDARİ VE YARGISAL DENETİMİ

  • Ömürkadri Sarı

DOI
https://doi.org/10.47136/asbuhfd.1304267
Journal volume & issue
Vol. 5, no. 2
pp. 844 – 882

Abstract

Read online

Genetik yapısı değiştirilmiş organizma, modern biyoteknolojik yöntemler kullanılarak kendi cinsi dışında bir cinsten gen aktarılarak özellikleri değiştirilen hayvan-bitki ve mikroorganizmaları ifade etmektedir. Bu organizmalara doktrinde transgenik veya genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) adı verilmektedir. GDO ve ürünlerinin sosyal hayattaki kullanımının artması ve ticaret hacminin genişlemesi nedeniyle insan sağlığı üzerindeki riskler konusunda endişeler artmaktadır. GDO ve ürünleriyle beslenmenin veya bu ürünlerin yem olarak kullanımının kamu sağlığı üzerinde ciddi riskler taşıdığı bilimsel çalışmalarla ileri sürüldüğünden birtakım hukuksal düzenlemelerle anılan ürünlerin kullanımın düzenlenmesi amaçlanmaktadır. Ülkemizde, 5977 sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelikte, söz konusu ürünlerin ithalatı, ihracatı, deneysel amaçlı serbest bırakılması, piyasaya sürülmesi ile kullanımına ilişkin başvurular belli bir usule bağlanmıştır. Bu usulün yönetilmesi için ilk olarak Biyogüvenlik Kurulu görevlendirilmişti. 09.07.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 703 sayılı KHK ile Biyogüvenlik Kurulu kaldırılmış olup, kurulun görevleri Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM)’ne verilmiştir. Kaldırılan kurulun yapısı objektif ve nesnel risk değerlendirmesi bağlamında doktrinde eleştirilmekte iken, başvuruların değerlendirilmesi ve neticelendirilmesi yetkisinin bakanlıkta toplanması ve idari sürecin tamamına bakanlığın hakim kılınması biyogüvenlik kaygılarını artırmaktadır. Çalışmamızda, başvuruların alınmasından itibaren idare tarafından yürütülen sürecin ve risk analizinin kamu sağılığının korunması bakımından yeterli olup olmadığı irdelenecektir. Burada teşkilat ve faaliyet boyutuyla değerlendirme yapılacaktır. Değişen idare anlayışına rağmen sürecin geleneksel bakanlık bürokrasi eliyle yürütülmesinin, bu ürünlerden kaynaklanan riskleri engelleme, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına etkisi tartışılacaktır. GDO ve ürünleri için yapılan başvurular üzerine verilen idari kararların idari yargıdaki denetimi ortaya konularak tespit edilen usuli eksikliklere dair önerilerde bulunulacaktır. Genel yargılama usulü dışında bir usulün geliştirilmesinin mümkün olup olmadığı tartışılacaktır. Yargılama usulümüzde bazı konularda getirilen ivedi yargılama ve usuli güvençlerin, bu başvuruların yargısal denetiminden hangi ölçüde kullanılabileceği irdelenecektir. Yakın tarihte verilen Danıştay kararları üzerinden yargılama usulünün biyogüvenlik üzerindeki etkisi ortaya konulacaktır.

Keywords