Sakarya Tıp Dergisi (Jun 2021)
Sol Ana Koroner Arter Hastalığı Risk Faktörlerinin Akut Koroner Sendrom Ve Stabil Koroner Arter Hastalığı Üzerine Etkisi
Abstract
SOL ANA KORONER ARTER HASTALIĞI RİSK FAKTÖRLERİNİN AKUT KORONER SENDROM VE STABİL KORONER ARTER HASTALIĞI ÜZERİNE ETKİSİ ÖZET AMAÇ : Kardiyovasküler sistem hastalıkları özellikle yaşlı nüfusun daha fazla olduğu gelişmiş ülkeler ve batı dünyası başta olmak üzere dünyada en önde gelen morbidite ve mortalite sebepleri arasında yerini korumaktadır. Kardiyovasküler hastalıklarına bağlı ölümlerin ise en büyük kısmını koroner arter hastalığı oluşturmaktadır. Mortalitesi ve morbiditesi bu kadar yüksek olan bir hastalıkta hastalığı önceden tespit etmek risk faktörlerini belirlemek önem arzetmektedir. Geniş epidemiyolojik çalışmalar sonucunda hastalığa yol açan majör risk faktörleri belirlenmiş olmasına rağmen yeni risk faktörlerini belirlemeye ihtiyaç vardır. YÖNTEM: Çalışmada Ocak 2004 ile Nisan 2012 tarihleri arasında akut koroner sendrom (AKS), stabil koroner arter hastalığı kliniği ile hastaneye başvurup yapılan koroner anjiografi sonrası izole sol ana koroner arter (LMCA) hastalığı tanısı konulan hastaların aterosklerotik risk faktörlerini ve bu risk faktörlerinin klinik geliş tablosu üzerine olan etkisi geriye dönük araştırıldı. Çalışmada koroner arter cerrahisi olanlar, ileri dönem böbrek yetersizliği olanlar, yetersiz klinik ve laboratuvar tetkikleri olanlar LMCA dışında diğer damarlarında ciddi lezyonu olan hastalar çalışmaya alınmadı. İzole sol ana koroner arter hastalığı olan hastalar AKS sonrası tanı alanlar grup 1, stabil koroner arter hastalığı sonrası tanı alanlar grup 2 olarak ikiye ayrıldı. BULGULAR : Cinsiyet açısından (p=0.02), aile öyküsü açısından (p=0.02), grup 1 ve grup 2 hastaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Laboratuar tetkiklerinden ise LDL değerleri açısından (p=0.03), nötrofil değerleri açısından (p=0.005), lenfosit değerleri açısından (p=0.04), monosit değerleri açısından (p=0.01) hemoglobin değerleri açısından (p=0.005), RDW değerleri açısından (p=0.03), nötrofil/lenfosit oranı açısından (p=0.01) grup 1 ve grup 2 arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. SONUÇ: Sonuç olarak çalışmamızdan elde edilen veriler benzer çalışmalardaki verileri desteklemekte olup, özellikle neutrofil/lenfosit oranının AKS hastaları lehine yüksek olması gelecekte bu hastaları ön görmede önemli yer tutacağını düşünmekteyiz. Anahtar kelimeler: Akut koroner sendrom, koroner anjiografi, sol ana koroner arter hastalığı, kardiyovasküler sistem
Keywords