Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Jun 2023)

Muhammed Cürcanî'nin Çağdaşı Hatib Kazvînî'ye Beyan İlmindeki Meselelerde İtirazları: Eleştirel bir Çalışma

  • Salih Derşevi

DOI
https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1228499
Journal volume & issue
no. 30
pp. 165 – 188

Abstract

Read online

Kur’ân-ı Kerim ve icâz konusu ile güçlü bağı bulunması nedeniyle Belâgatın üç ilmi, Müslüman âlimler tarafından geniş bir ilgi görmüştür. Çünkü âlimler Kur’ân’ın icâz yönlerinde ihtilaf etmelerine rağmen, her sûresinde açıkça görülen belâgat yönü üzerinde ise ittifak etmişler ve Arap kelâmından bu görüşü destekleyen belagat kurallarını çıkarmaya başlamışlardır. Böylece telif eserler çoğalmış; bunlardan bazıları için hüsn-ü kabul ve ününe dair bir şeyler yazılanlar vardır. Sözgelimi Abdülkâhir el-Cürcânî’nin iki kitabı, ardından Sekkâkî’nin Miftâhu’l-Ulûmu sonrasında ise Hatîb el-Kazvînî’nin Telhîsu’l-Miftah’ı ile başlayan silsile nihayetinde belâgât meselelerinin büyük çoğunluğunun Hatîb el-Kazvînî’nin “el-Îdâh fî Ulûmi’l-Belağa” kitabında kaleme aldıklarıyla istikrar bulmuştur. Bu kitap, selefin ilmini kapsaması nedeniyle ilim ehli arasında büyük bir nam kazanmış ve hükümleri belâgat ile uğraşanların zihinlerinde bedîhiyyat mertebesine geçmiştir. Araştırmamız, Muhammed bin Ali el-Cürcânî'nin (h. 729) "el-İşârât ve et-Tenbîhât fî İlmi’l-Belâgâ” isimli eserinde çağdaşı olan Hatîb el-Kazvînî’nin "el-Îdâh fî Ulûmi’l-Belâğa" adlı kitabında ele aldığı belagat konularının kritik incelemesini oluşturmaktadır. Araştırmanın önemi, ihtilaf ve tartışma konusu olmasına rağmen, uzun yıllar boyunca bedîhiyyât olarak kabul edilen belâğat konularını gün yüzüne çıkarmasındadır. Konuları kritik ve analiz yöntemi ile ele almış bulunmaktayız. Tarafların delillerini ortaya koymakta, bunları tartışmakta ve aralarında tercih yapmaya çalışmaktayız. Araştırma konusunun büyüklüğünü dikkate alarak sadece beyân ilmine giren meselelerle yetindik. Bu meseleleri gündeme getirmemize sevk eden, Muhammed el-Cürcâni'nin kitabı ve görüşleri, el-Kazvînî ile aynı dönemde yaşamasına ve onunla birçok belâğat konularında tartışmasına rağmen, statüsüne uygun ilgiye hâiz olmamasıdır. Bu durum bizi ilgili konulara ışık tutmaya ve belâğat dersi için zengin bir materyal olması için tekrar ortaya çıkarmaya sevk etmiştir. Cürcâni'nin Kazvînî’ye yönelik itirazları çeşitlilik arz etmektedir; bunlar bazen kuramsal meselelerle, bazen de getirdiği delillerle ilgilidir. Yalnız itirazların çoğu, Kur'an ve şiirsel delillerden yapılan çıkarımın doğruluğu ve belâgat meselesinin bunlara yönelik uygulama boyutu etrafında cereyan etmektedir. Örneğin “Vechü’ş-Şebeh’il-Hayâli” ve “et-Teşbîhü’l-Maklûb” meselesine yönelik Cürcâni'nin itirazı gibi. Ayrıca (Ad kavminde de ibretler vardır. Onların üzerine köklerini kurutan rüzgarı göndermiştik) ayet-i kerimesinde geçen istiâreye yönelik de Cürcâni'nin bir itirazı bulunmaktadır. Cürcânî'nin Kazvinî döneminden sonra belâgat ile ilgilenenlerce pek yankı bulmayan birçok belâgat meselesindeki eksik yönlere yönelik belâğatçıların dikkatini çekmeyi başardığı, önem ve nüfuz etkisi olan “el-Îdâh” adlı kitaba yönelik itirazlarının Arap belâgatının inşasının tamamlanmasına katkı sağlayan hakiki bir ek ve kritik gözden geçirme oluşturduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Cürcânî'nin Kazvini'nin hatasını bulduğu teşbih kısmındaki gözlemleri ve düzeltmelerinin çoğu, altı yerde odaklanmaktadır. Bu arada mecaz konusu üç itirazı, kinâye ise bir itirazı içermektedir. Cürcânî, Kazvînî’ye görüş itibarıyla muhalif olmasına rağmen, muhalifinin delillerini aktarırken bilimsel dürüstlük ahlakına sahiptir. Zira iktibaslarında herhangi bir tahrif veya değişiklikle karşılaşmadık. Cürcânî, "et-Teşbîhü’l-Maklûb", “Merâtibü’t-Teşbîh” konusu, vech-i şebehin teşbihin iki ana unsuruna dahil oluşu ve olmayışı gibi gündeme getirdiği konuların birçoğunda sağlam mantıklı, güçlü delil ve görüş sahibidir. Bu arada Cürcânî’nin çağdaşı Kazvînî’yi eleştirdiği başka belâğat konuları da bulunmakta olup iki muhalif tarafın burada görüşü zayıf olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bilimsel kritik ölçüsünde ikisinin delilleri sağlam değildir. Bu da bizi delil ve burhânın desteklediği başka bir görüşü benimsememize sevk etti. Örneğin “Vechü’ş-Şebeh’il-Hayâli”, “Murââtü’s-Sıfâtı’l-Muhtelifeti lil müşebbeh bih” ve (Ad milletinde de ibretler vardır. Onların üzerine köklerini kurutan rüzgarı göndermiştik) ayet-i kerimesinde geçen istiâre gibi.

Keywords