Hitit İlahiyat Dergisi (Dec 2021)

Sultan Nûreddîn Zengî’nin Yaşamında Sûfîlerin Yeri ve Onun Dönemindeki Tasavvufî Faaliyetler

  • Ömer Tay

DOI
https://doi.org/10.14395/hid.873737
Journal volume & issue
Vol. 20, no. 2
pp. 984 – 1006

Abstract

Read online

Sünnî kimliğiyle bilinen Zengîler devletine en parlak dönemini yaşatan hiç kuşkusuz Nûreddîn Zengî (ö.569/1174.)'dir. Babasının ölümünden sonra devletin başına geçen Nûreddîn Zengî, o dönemde mezhep ve siyasi mücadelelerle sarsılan İslâm dünyasını Haçlı saldırılarına karşı koruyarak Müslümanların lideri olmuştur. Nûreddîn Zengî, başarılı bir devlet adamı olduğu gibi, aynı zamanda bir teşkilat adamı olarak hâkim olduğu yerlere medreseler, ribâtlar, hânkâhlar, camiler, imâretler, kervansaraylar ve hastaneler yaptırmıştır. Toplumu Sünnî kimlik etrafında buluşturup güçlendirmiş, toplumla devlet arasında sağlam bir bağ inşâ etmiş ve Kudüs’ün fethini sağlayan ortamı hazırlamıştır. Büyük bir mücahit ve üstün niteliklere sahip bir devlet adamı olan Nûreddîn Zengî, aynı zamanda samimi dindarlığı, tevazu ve adaleti ile herkesin takdirini kazanmıştır.Ülkesini sûfîlerin merkezi haline getiren Nûreddîn Zengî’in adı tasavvuf ehli ile anılmıştır. O, sûfîlerin şeyhlerine meclisinde yer vermiş, onlarla yakınlık kurmuş, onlara karşı alçakgönüllü davranmış, pahalı hediyeler vermiş, saraya gelmek istemeyen sûfîleri tekkelerinde ziyaret etmiş ve savaşlara çıkmadan önce dualarını almıştır. Nûreddîn Zengî’nin sûfîlerle samimi ve onlara olan aşırı hürmetinden ötürü zaman zaman danışmanları tarafından eleştirilmiş ancak o tavrından vazgeçmemiş ve hatta kendisini bu konuda eleştirenlere kızmıştır.Onun döneminde tasavvuf hem halk hem de devlet tarafından kabul görmüştür. Bu dönemde sûfîler, birer otorite olarak görülmüş ve devlet tarafından desteklenmişlerdir. Bunlar tasavvuf ilmine vakıf oldukları gibi zâhirî ilimlerde de alim şahsiyetlerdi. Halk tarafından sevilen bu zatlar devlet nezdinde de sözleri dinlenen kişilerdi.Bu dönemde siyasi ve askeri faaliyetlerle ümmetin birliği ve dirliği sağlanırken, bu hususta sufilerin de önemli bir katkısı olmuştu. Siyasi ve askeri otoritenin sağladığı maddi birlik, medrese ve hânkâhlar tarafından sağlanan manevî ve fikri birlikle desteklenmişti. Haçlılara karşı korkuya kapılan ümmeti tekrar cesaretlendiren ve birliği sağlayan bu kurumlar olmuştu.Haçlılara karşı mücadele veren Nûreddîn Zengî’nin tasavvuf ile irtibatını konu edinen bu çalışmanın temel amacı, tasavvuf-siyaset ilişkisi açısından önemli bir şahsiyet kabul edilen Nûreddîn Zengî’nin tasavvufî yönü, sûfîlere yaklaşımı, onun döneminde inşa edilen hânkâhlar ve o dönemde sûfîlerin oynadığı rolü analiz etmektir. Çalışmada öncelikle Nûreddîn Zengî’nin şahsiyeti ele alınmış ve onun siyasi hayatının şekillenmesinde sûfîlerin etkilerine değinilmiştir. Ayrıca onlara maddi açıdan verdiği destek ve görüştüğü sûfîlere yer verilmiştir. Onun güvenini boşa çıkarmayan sûfîlerin yönetimle münasebetleri ve halk üzerindeki etkilerine dikkat çekilmiştir. Son olarak bu sûfîlerin faaliyetlerini sürdürdükleri tekke ve zaviyelerin kimler tarafından inşa edildiğine dair bilgiler ele alınmıştır.Nûreddîn Zengî’nin Haçlılara karşı sergilediği başarının siyasî ve askerî yönü çalışılmış ancak tasavvufa ve sûfîlere olan yaklaşımı ihmal edilmiştir. Bu yüzden Nûreddîn Zengî’nin tasavvufî yönünü önemli bulduğumuzdan, zikrettiğimiz konuyu detaylı bir şekilde araştırmayı uygun gördük. Nûreddîn Zengî’nin sûfîlerle ilişkisi ve dönemin tasavvufî hayatı araştırılırken literatür açısından dönemin temel kaynakları ile onları takip eden asırlarda kaleme alınan muahhar eserlere bakılmıştır. O dönemde yazılan eserlerin çoğu biyografi türünde olduğundan bunlar geniş bir incelemeye tabi tutularak Nûreddîn Zengî’nin tasavvuf ile bağlantısı tesbit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen sonuçları kısaca şöyle özetleyebiliriz. Nûreddîn Zengî, Müslümanları Haçlı saldırılarına karşı korumuş, devlet adamı olmasına rağmen tasavvufî bir yaşam sürmüş, ibadetleri ifâ etme konusunda titiz davranmıştır. Bu özelliklerinden dolayı Nûreddîn Zengî, doğrudan veya dolaylı olarak velâyet makamında gösterilmiştir. İsmi tasavvuf ehli ile anılan Nûreddîn Zengî, ülkesinin her tarafında sûfîler için ribâtlar ve hânkâhlar inşâ etmiş ve bu yapıları kontrol etmek için de Meşîhatû’ş-şüyûh kurumunu inşâ etmiştir. Sûfîlerin düşüncelerine önem veren Nûreddîn Zengî, zaman zaman siyasi ve askeri konularda onların görüşlerine başvurmuştur. Herhangi bir tarîkata mensubiyeti tespit edilemeyen Nûreddîn Zengî, Kuşeyrî ve Gazâlî çizgisindeki sûfîleri kendine yakın tutmuştur. Bu dönemde hem halk hem de devlet tarafından kabul gören sûfîler, ümmetin birliğini sağlama konusunda önemli hizmetler ifâ etmişlerdir. Sûfîler, barış döneminde hânkâhlarında nefis terbiyesi ile ilgilenirken savaş döneminde Haçlılara karşı cihad etmişlerdir.

Keywords