Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2018)

Haram Madde İçeren Ürünlerin Hükmüne İstihlâkin Etkisi

  • Hüseyin Baysa

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.466189
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 2
pp. 1165 – 1189

Abstract

Read online

Günümüzde domuz yağı ve türevleri ile alkol gibi tüketilmesi haram olan bazı şeyler insanların günlük hayatta yaygın bir şekilde faydalandığı gıda ve kozmetik gibi ürünlerde katkı veya ek besin maddesi olarak kullanılmaktadır. Necis olarak kabul edilen bu maddelerin eklendiği ürünlerin hükmü, güncel fıkıh problemlerinden biri olarak karşımızda durmaktadır. Bu konuda isabetli bir çözümün üretilebilmesi için söz konusu maddelerin üründeki tepkime durumu ve çözülme seviyesinin tespit edilmesi gerekmektedir. Bu makalede içinde necis maddelerin istihlâke (fiziksel değişime) uğradığı ürünlerin müteneccislik düzeyi ve bu tür şeylerden faydalanmanın şer‘î hükmü irdelenmektedir. Araştırma, içerisinde necâset müstehlek olan şeylerin hükmüne ilişkin klasik dönemdeki tartışmalar ile çağdaş fıkıhçıların değerlendirmelerini kapsamaktadır. Bu çalışmayla içeriğinde haram unsurlar bulunan ürünlerden faydalanmanın hükmünü tespit etmeye yönelik yapılacak araştırmalara katkı sağlamak amaçlanmaktadır. Üretimin endüstriyel boyutta gerçekleştiği günümüzde bu tür çalışmalar, “helâl” hassasiyetinin oluşturulması ve bu duyarlılığa sahip insanların muhtevasında haram madde bulunan ürünlerin hükmünü öğrenmeye yönelik ihtiyaçlarının karşılanması açısından önem arz etmektedir.ÖzetGünümüzde gıda, yem, kozmetik, sağlık ve giyim endüstrileri başta olmak üzere çeşitli sektörlerde ürünün maliyetini düşürmek, raf ömrünü uzatmak; renk, kıvam ve aroma açısından daha cazip hale gelmesini sağlamak gibi amaçlarla ana malzemeye birçok madde eklenmektedir. İlave edilen maddelerin bir kısmının kan, domuz yağı, haşere ve etil alkol gibi haram kılınan şeylerden olması, konunun fıkhî açıdan ele alınmasını gerektirmektedir. Necis madde karışan ürünlerin hükmünün tespitine yönelik çalışmalarda sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi açısından öncelikle iki hususun netleştirilmesi önem arz etmektedir. Bunlardan bir tanesi, müteneccis (aslı temiz olup pislik bulaşan) şeylerde necâsetin istihlâk (fiziksel değişim) düzeyinin tespit edilmesidir. İkincisi ise içinde necâset müstehlek olan şeylerin hükmünü tespitte kullanılacak temel ilkelerin belirlenmesidir. Bu amaç ve yöntem dâhilinde yapılan bu araştırmada konuyla doğrudan ilgili iki farklı meseleye ilişkin hadisler temel nassî dayanak olarak değerlendirilmiştir. Bunlar necâset bulaşan suyun temizlik-kirlilik durumunu bildiren rivayetler ile içinde ölü fare görülen katı ve sıvı yağın faydalanılabilirliği hakkında vârit olan rivayetlerdir. Necâset karışan suyun durumuna ilişkin rivayetlerde suyun, içine düşen necâset sebebiyle kokusu, tadı veya rengi değişmedikçe necis olmayacağı ifade edilmektedir. Vasıf değişikliğini ölçü olarak gösteren bu hadis gereğince fukaha, necâsetten dolayı vasıflarından biri değişen suların müteneccis olacağı hususunda görüş birliğine varmıştır. Bu hadis necâset bulaşan az miktardaki suyun kirlendiğini ihsas eden rivayetlerle birlikte değerlendirilince aslında suyun temiz-necis oluşuna hükmedilirken necâsetten etkilenme durumunun esas alındığı ve pis suya karşı insan sağlığını korumanın hedeflendiği görülmektedir. Günümüzdeki mikrobiyolojik analiz laboratuvarlarının bulunmadığı o dönemlerde suyun kirlilik durumunu anlamanın yolu, miktarını göz önünde bulundurmakla birlikte kokusu, rengi ve tadında bir değişikliğin olup olmadığına bakmaktı. Bugün sudaki yabancı maddenin oranı, suyun kirlilik seviyesi ve sağlıklılığı, laboratuvarda doğru bir şekilde belirlenebildiğine göre vasıf değişikliği ölçüsünün yanı sıra modern teknikleri de işletmek, mevzubahis hadislerin maksadına uygun düşecektir.İçinde ölü fare bulunan yağın durumuna ilişkin rivayetlerde ise yağın katı ve sıvı oluşuna göre farklı işlemlerin talep edildiği görülmektedir. Yağ sıvı ise onun dökülmesi veya aydınlatmada kullanılması şeklinde farklı yönlendirmeler yapılmıştır. Mâlikîler, Şâfiîler ile ilk dönem Hanbelî fakihleri, hadislerde sıvı yağın miktarı ve pislikten etkilenme derecesinin beyan edilmediğini gerekçe göstererek az olsun çok olsun ve özellikleri ister değişsin ister değişmesin, içine pislik düşen sirke, süt ve bal gibi sıvıların müteneccis olduğuna hükmetmişlerdir. Hanefîler söz konusu rivayetlerdeki hükmü, az miktardaki sıvı yağa hamletmiş ve çok miktardaki sıvı için vasıf değişikliği ölçüsünü geçerli saymışlardır. Zâhirîler ve İbn Teymiyye ile bazı fakihler ise miktarını dikkate almaksızın, içinde necâsetin rengi, tadı veya kokusu hissedilmeyen sıvıların temiz olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu üç yaklaşımdan birincisi rivayetlerdeki literal manayla yetinip, makasıdı ihmal ettiğinden, ikincisi su dışındaki sıvıların kendilerine eklenen maddenin niteliklerini gizleyebilme özelliğini göz aradı ettiğinden, üçüncüsü ise müstehlek olan maddeyi istihâleye (kimyasal değişime) uğramış gibi değerlendirdiği için eleştiriye açık bulunmaktadır. Konuyla ilgili rivayetler incelenince içinde ölü fare bulunan sıvı yağın gıda olarak kullanılması menedilirken aslında yağın tamamının fareden etkilendiği öngörüsünden hareket edildiği anlaşılmaktadır. Aynı kirliliğe maruz kalan katı yağdan fare ve çevresi atıldıktan sonra geriye kalan kısmının yenilmesine müsaade edilmesinden de sadece necâsetten etkilenen kısmın kirliliğine hükmedildiği görülmektedir. Buna göre, pislik bulaşan şeylerde müteneccislik ölçüsünün necâsetin sirayet derecesi olduğunu söylemek mümkündür. Günümüzde katkı veya ek madde olarak kullanılan necis şeylerin ana malzemedeki varlığını, tahlillerin yanı sıra bu maddelerin üründeki etki düzeyine göre tespit etmek mümkündür. Parlaklık, tat, kıvam ve raf ömrünün uzatılması gibi amaçlarla kullanılan necis maddeler, beklenen işlevleri gerçekleştiriyorsa üründe varlığını etkin bir şekilde koruyor demektir. Bu maddelerin üründeki oranı düşük olsa veya karışım esnasında renk, tat ve koku gibi özellikleri ortadan kalksa bile kimyevi değişime uğramadan üründe hedeflenen fonksiyonu icra ediyorsa, bunların aslında varlığını etkili bir şekilde sürdürdüğünü kabul etmek gerekmektedir. Fakihler, içinde necâset müstehlek olan şeylerin müteneccisliği konusunda ihtilaf etmiş olmakla birlikte, kendi ölçülerine göre müteneccis kabul ettikleri şeylerden temizlenmemiş veya temizlenmesi mümkün olmayan maddeleri ittifakla habis/iğrenç olarak nitelemiş ve bunların insanlar tarafından tüketilmesini haram görmüşlerdir. Aynı şekilde bu tür şeylerin beden, giyecek ve kaplara temas edecek şekilde faydalanılmaya konu edilmesine cevaz vermemişlerdir. İçinde ölü fare bulunan yağın dökülmesini talep eden rivayetleri, bu konuda temel dayanak olarak değerlendirmişlerdir. Müteneccis şeylerin insanın tüketim alanı dışında ve giysi ile bedenine bulaşmayacak şekilde kullanılması konusunda ise fakihlerin çoğunluğu mubah hükmünü tercih etmiştir. İçine fare düşmüş sıvı yağın aydınlatmada kullanmasını tavsiye eden rivayetleri buna dayanak olarak göstermişlerdir. Fukahanın istihlâkin necâset bulaşan şeylerden faydalanmanın hükmüne etkisine ilişkin bu yaklaşımları, konuyla ilgili temel ilkeler mesabesindedir. Günümüzdeki endüstriyel ürünleri, bu ilkeler muvacehesinde değerlendirince domuz yağı veya domuz jelatini ihtiva eden gıda ürünleri, tüyleri yolunmak üzere sıcak suda bekletilip derisi parçalanan tavuk ile üzerindeki necâsetle birlikte haşlanıp müteneccis hale gelen yumurtayı tüketmenin ve domuz yağı içeren kozmetik ürünleri kullanmanın caiz olmadığını söylemek mümkündür. Etil alkolün necisliğini savunan genel kanaat esas alındığı takdirde alkol ilave edilen gazlı meşrubat da bu kapsamda değerlendirilebilir.

Keywords