Marife Dini Araştırmalar Dergisi (Dec 2021)

Hadis ve Sünnetin Halka Arzı Sorunu ve Bazı Öneriler

  • Yusuf Acar

DOI
https://doi.org/10.33420/marife.1007852
Journal volume & issue
Vol. 21, no. 2
pp. 833 – 869

Abstract

Read online

Son dönemlerde hadisin ve/veya Sünnet’in çağa taşınması, asrın idrakine söyletilmesi ya da aktüel hale getirilmesi gibi isimlendirmelerle ortaya konan çabaların ve çalışmaların, birisi taşınacak olanın neliği ve diğeri de nasıl taşınacağı olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Kütüb-i sitte başta olmak üzere temel hadis kitapları ve bunlar etrafında oluşan hadis ve sünnete dair devasa literatür büyük oranda “hadis-sünnetin neliği” ile ilgili olup günümüz diliyle akademik çalışmalardan oluşmaktadır. İlm-i hadisin tarihini, terminolojisini ve literatürünü okumayanların, tercümeleri vasıtasıyla -ki tercümelerini doğru ve faydalı bulmuyoruz- söz konusu eserleri doğru anlama imkanları yok denecek kadar azdır.İslami ilimlerin diğer dallarında olduğu gibi ilm-i hadisin de dinin temel maksadına muvafık olarak nihai hedefinin insanların dünyada ve ahirette huzurunu temin etmek olduğunda şüphe yoktur ki bu da Sünnet’in çağa nasıl taşınacağı sorununu gündeme getirmektedir. Son yıllarda birden fazla uluslararası kuruluşça düzenli bir şekilde yayımlanan yolsuzluk endekslerinde İslam dünyasının hiç de parlak olmayan durumu, bu nihâî gaye için ciddi yeni çalışmaların yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu maksadın gerçekleşebilmesi için ister hadis ve sünnetin aktüel değeri denilsin, ister sünnetin çağa yakınlaştırılması ya da taşınması densin ve isterse asrın idrakine sünnetin söyletilmesi veya sunulması densin okulda öğrencileri, camide cemaati ve cami dışı farklı faaliyetlerde ya da sosyal medya mecralarında halkı Hz. Peygamber’in örnekliğiyle ve rehberliğiyle buluşturmaya çalışan (tıbbi ifadeyle) pratisyenlere başucu veya el kitabı olabilecek çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu tür çalışmalar, akademik literatürde üretilmiş soyut hedefleri somut hale getirmek suretiyle öğretimi doğrudan yönlendiren ve öğretmenin bulunmadığı durumlarda onun görevini yerine getiren ders kitapları gibi merkeze ortalama okurları almalıdır. Dil sorunundan ayrı olarak, klasik kaynakların tercümeleri ile belirli bir kitap üzerine yapılan çağdaş birkaç şerhin bahis konusu niteliği haiz olmadığı açıktır. Diyanet İşleri Başkanlığınca özgün, kolektif ve konulu ilk çağdaş hadis şerhi olarak hazırlanan Hadislerle İslam’ın mezkûr ihtiyacın karşılanmasında çok büyük bir adım olduğu inkâr olunamaz. Hatta Hz. Peygamber’in örnekliğinin ve rehberliğinin günümüze nasıl taşınacağı ve geniş halk kitlelerine nasıl sunulacağı ve davranışlara dönüştürüleceği sorununa hedef kitle olarak sevâd-ı azamı teşkil eden ortalama okurları seçerek çare olmak üzere somut olarak ortaya konan yegâne çalışma Hadislerle İslam’dır. Gerek sahip olduğu evsaf itibariyle çağdaş dönemde telif edilen ilk çalışma olan bu eserin gerekse bundan sonra telif edilecek benzer kitapların daha faydalı hale gelebilmesine yönelik mütevazi katkılarımızı birkaç madde halinde sunmak istiyoruz.a. Öncelikle hicri ilk asırlardaki ehl-i re’y ile ehl-i amel ekollerinin yaptığı gibi hadis-sünnet ayırımına gidilmeli, ortalama okurlara hadisten ziyade kısaca Hz. Peygamber’in örnekliği ve rehberliği diyebileceğimiz Sünnet arz edilmeli, hadis ise bu sünnetin sonraki nesillere taşıyıcısı ya da sünnetin veri tabanı ve ham bilgi deposu mesabesinde görülerek uzmanlarının değerlendirmelerine bırakılmalıdır. Çünkü hadisler, hadis, rivayet, ravi, sahih, zayıf, mevzuʿ/uydurma gibi tamamen teknik terimler kullanılmadan aktarılamayacağından herhangi bir dini ilim altyapısı olmayan insanlar hadislerle karşı karşıya getirilmeden ve de Hz. Peygamber’i örnek alma ve ona uyma konusunda hadisin referansına muhtaç etmeden doğrudan ve yalnızca Sünnet’in idraklere sunulmasına gayret edilmelidir. Söz ıssı Rasûl-i Ekrem’in (sav) sıhhati ve delaleti sarih olan cevâmiʿu’l-kelim nitelikli ve hikmet dolu ya da doğrudan bir sünneti ifade eden hadislerinin arzıyla yetinilmelidir. Ayrıca her ne kadar klasik kaynaklarda mevzu hadis ifadesi kullanılıyor olsa da ihtiyaç miktarınca hadislerin halka arzında uydurma hadis yerine uydurma rivayet tabirinin tercih edilmesinin daha doğru olacağını belirtmek isteriz. Bu meyanda Hadislerle İslam adlandırması, muhtevası bir tarafa en azından söylem olarak, Ayetlerle İslam ve modern selefilik gibi farklı anlayışlara meşruiyet kazandırabileceğinden sorunlu olup bu gibi hadis vurgulu adlandırmalardan kaçınmak gerekir.

Keywords