İlahiyat Tetkikleri Dergisi (Jun 2024)

Hallâc-ı Mansûr’un Düşünce Dünyasında Ene’l-Hak Şiirinin Arka Planı - Kitābü’ṭ-Ṭavāsīn ve Dīvānü’l-Ḥallāc Özelinde-

  • Kenan Mermer

DOI
https://doi.org/10.29288/ilted.1432259
Journal volume & issue
no. 61
pp. 11 – 25

Abstract

Read online

Varlığın kategorize edilmesi ve yüksek hakikatin anlaşılması noktasında fark edilen kavramsal zenginlik dikkat çekicidir. Örneğin milattan üç yüz yıl önce Aristo’nun ortaya koymuş olduğu doğa bilimleri müktesebatı ve mantık ilkeleri yahut onun da gerisinde tasavvufi imgeleme yoğun etkisi olan Platon’un ideler âlemi, gölgeler ve asılları kurgusu hatta hocası Sokrates’in ahlakı temellendirme biçimi ve hususan ölüm cezasıyla yüzleştiğinde vicdani bir adaleti önceleyen tavrı göz önünde bulundurulduğunda soyut düşüncede, etik algısında lineer bir ilerlemeden bahsetmenin zor olduğu fark edilecektir. Tasavvuf ilmi dairesinde düşündüğümüzde vahdet-i vücûd yahut şühûd müktesebatı, İbnü’l-Arabî ile İmâm-ı Rabbânîarasında kurgulanan resmî anlatının çok öncesinde fikrî departmanını oluşturmuştur. Hallâc-ı Mansûr’un “O, Odur.”, “Ben sevdiğim şeyim, oyum; O da bendir. Biz adeta tek bir bedende birbirine katışmış iki ruhuz.” şeklinde karşımıza çıkan ifadeleri hem kadim zamandaki varlığın tek bir özde anlaşılma pratiklerine hem de mecazi dilin hakikate köprü olmak bakımından taşıdığı değerlere atıfta bulunmaktadır. Yüksek Zât yahut müteâl varlık fikri Hallâc-ı Mansûr’da kesin biçimde hatları çizilmiş bir tenzih alanında görülmesine rağmen Dīvān’ındaki ve Kitābü’ṭ-Ṭavāsīn’deki bazı ifadeleri okuyucunun zihnini karıştırabilir. Bu noktada kuşdili/manṭıḳu’ṭ-ṭayr, şathiyeşeklinde tabir edilen ifade/üslûp biçimlerini göz ardı etmemenin zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkar. Merkeze aldığımız şahsın, sufinin yahut sanatkârın anlaşılabilmesi ancak onun hayat hikâyesi ve eserleri vasıtasıyla oluşan büyük resme bakmakla mümkün olabilir. Buradan hareketle Hallâc-ı Mansûr’un hayatındaki kırılış noktaları, şeyhleri ve seyahatleri onun düşünce dünyasına damga vuran batıni rengi görmemize ve sekr merkezli varlık görgüsünü kavramamıza imkân tanır. Böylece Ene’l-Hak diyen birisinin niçin ve hangi maksatla bunu söylediğini kısmen de olsa anlamamıza düşünsel bir geçit açılabilir.

Keywords