Eskiyeni (Mar 2021)
İbn Kayyim el-Cevziyye’nin Makâsıd Anlayışı
Abstract
Bu makalede, fıkıh usûlünün önemli konularından biri olan makâsıd ilmi ele alınmaktadır. Çalışmada İbn Kayyim el-Cevziyye’nin (öl. 751/1350) makâsıd konusundaki görüşleri merkeze alınmıştır. Bu sebeple asıl amaç onun görüşlerinin tespit ve tahlil edilmesidir. İbn Kayyim el-Cevziyye, başta İ‘lâmu’l-muvakkıʿîn olmak üzere pek çok eserinde makâsıd ilmine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur. Bununla birlikte zarûriyyât çerçevesinde şekillenen klasik makâsıd teorisine temas etmemiştir. Bunun yerine uygulamalı bir makâsıd anlayışı benimsemiştir. Şeriatın hikmetler ve kulların dünya ve ahiret maslahatları üzerine kurulduğunu ifade ederek sık sık maslahata vurgu yapmıştır. Çeşitli fıkhî ilimlere makâsıdla bağlantılı açıklık getirmiştir. Kıyas, hükümlerin taʿlîli, ictihad, vesâil ve ahkâmın değişimi bu ilimler arasında yer almıştır.İbn Kayyim, kıyasla makâsıd arasında çok yakın bir ilişki olduğunu belirtmiştir. İllet ortaklığını ifade eden münâsip vasfa vurgu yapmıştır. Kıyas lafzının hem sahih hem de fâsid kıyası kapsadığını söylemiştir. Geçerli gördüğü kıyası ifade etmek için pek çok tamlama kullanmıştır. Sahih kıyası, mizan olarak nitelemiştir. Geçersiz olarak nitelediği kıyas yerine başta fâsid kıyas olmak üzere birçok lafız zikretmiştir. İbn Kayyim, kıyasın karşısında üç muhtelif gruptan söz etmiştir. Onun ifadelerine göre söz konusu bu üç grubun görüşleri tutarsızdır. İbn Kayyim bu görüşleri çeşitli açılardan eleştirmiştir. Onun zikrettiği ve dengeli olarak nitelediği dördüncü görüş esas alınmalıdır. Çünkü önde gelen fakihler bu görüşte birleşmiştir. İbn Kayyim el-Cevziyye, şerꜤî metinlerdeki illetlerin açık bir şekilde belirtildiğini ifade etmiştir. Ayetlerdeki illetlerin bizzat Allah Teâlâ; hadislerdeki illetlerin Hz. Peygamber tarafından tayin edildiğini dile getirmiştir. Bu bağlamda şeriatın amaçlarına ulaşmak için istikra/tümevarım yönteminin önemini ihsas ettirmiştir. Hükümlerin taʿlîli hususuna büyük önem vermiştir. Hükümleri, akılla kavranabilen, kavranmayan ve bu ikisi arasında olanlar şeklinde üç grupta ele almıştır. Aslında muallel bazı hükümlerin taabbudî olarak telakki edildiğini belirtmiştir. Ona göre iddet gibi kimi meseleler taabbudî değildir. Çünkü iddetin hikmetlerini anlamak mümkündür. İbn Kayyim’in bu konuda çağdaş dönemdeki bilginlere öncülük ettiği görülmektedir. O, makâsıdla ictihad arasında sıkı bir bağ kurmuştur. Onun ifadesine göre ictihad kapısının kapandığı şeklindeki iddialar doğruyu yansıtmamaktadır. Çünkü bu iddiaların doğru olduğunu kabul etmek ilmin yok olması anlamına gelir. Bu nedenle bu iddiaları dikkate almak mümkün değildir. İbn Kayyim, fıkhî problemlerin makâsıd çerçevesinde canlı ve etkin bir ictihad anlayışıyla çözülmesi gerektiğini dile getirmiştir. Makâsıd bağlamında, vesâil meselesine de büyük ehemmiyet vermiştir. Zira vesile, maksada bağlı olduğundan onun izinden gider. Ona göre gerek maksûd gerekse de vesile amaç haline gelmiştir. Bu sebeple harama götüren yollar yasaklanmıştır. Harama götüren yolların yasaklanmaması durumunda harama teşvik gibi bir durum ortaya çıkar. İbn Kayyim, mefsedete neden olan söz ve eylemlerin toplamda dört grup altında birleştiğini belirtmiştir. Hükümlerin değişmesinin insanların maslahatı açısından zorunluluk arz ettiğini söylemiştir. Hükümlerin değişmesi adına zaman, mekân, durum, niyet ve âdet şeklinde beş unsur tayin etmiştir. Ona göre hükümlerin değişmesi fikri büyük faydalar barındırmaktadır. Bu faydaya gereğince vakıf olamayanlar kulların problem yaşamasına neden olmuştur.Neticede İbn Kayyim, nasların literal anlamlarının yanında mana ve maksadına büyük önem vermiştir. Bunun bir sonucu olarak fetvanın değişimi fikrini tatbiki olarak sahiplenmiştir. Diğer yandan hilelere genel olarak karşı çıkmıştır. Ezcümle onun, makâsıd ilmine kıymetli katkılar verdiği rahatlıkla söylenebilir. Nitekim günümüz eserlerinde onun görüşlerine sıklıkla başvurulması bunu doğrular niteliktedir.
Keywords