TSBS Bildiriler Dergisi (Aug 2022)

Modern Çağın Son Soykırımı: Doğu Türkistan

  • Büşra Güner

DOI
https://doi.org/10.55709/tsbsbildirilerdergisi.2.143
Journal volume & issue
no. 2

Abstract

Read online

Bu tebliğde uluslararası belgeler ışığında belirlenen kriterler kapsamında, Çin Hükümeti’nin Uygur Türklerine yönelik uygulamaların soykırım niteliği taşıyıp taşımadığı incelenmiştir. Bu bölgede yaşayan Uygur Türkleri geçmişte olduğu gibi günümüzde de birçok hak ihlali ile karşı karşıyadır. Çin’in bu bölgede yaşayan Uygur Türklerine yönelik yürüttüğü faaliyetler ise artık bir mezalim boyutunu aşmış, sistemli bir soykırım boyutuna ulaşmıştır. Dolayısı ile bu çalışmanın temel hipotezi Uygur Türklerinin maruz kaldıkları zulmün soykırım niteliğine ulaştığıdır. Çalışmada Çin’in Doğu Türkistan’ı işgal ettiği yıl olan 1949 yılı başlangıç olarak esas alınmış ve günümüze değin incelenmeye çalışılmıştır. Dolayısı ile çalışmanın kapsam yılı 1949-2022 yılları arasındadır. Oldukça geniş bir süreç olduğundan çalışma boyunca en önemli olaylara yer verilmeye çalışılmış, soykırım boyutuna ulaşan güncel olaylara yer verilmeye özen gösterilmiştir. BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin tanımladığı soykırım tanımından ve Gregory Stanton’ın yayımladığı Soykırımın Sekiz Aşaması isimli Raporu’ndaki analizinden yola çıkılarak kurulan hipotezin doğrulanması ve Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar hakkında yapılacak çalışmalara katkı sağlamak, bölgede gerçekleştirilen soykırım suçunu duyurmaktır. Soykırım durdurulması gereken uluslararası bir suçtur. Bu suçun geniş kitlelere duyurulması, hala devam eden hak ihlalleri ve bölgede işlenen soykırım suçuna dikkat çekilmesi açısından oldukça önemlidir. Çalışmada yer alan temel iddianın doğruluğu literatür taramasına dayalı (ikincil kaynak kullanımına dayalı) betimsel veri analizi yöntemi ile doğrulanmaya çalışılmıştır. Yapılan çalışmanın sonucunda toplanan veriler incelendiğinde Çin'in Doğu Türkistan'da uyguladığı politikalar Nazi Almanya’sının Yahudiler üzerinde yürüttüğü politikalarla dolayısıyla Yahudilerin uğradığı soykırım ile ve bunun yansıra geçmişte yaşanmış diğer soykırımlar ile birçok benzerlik göstermektedir. Sözde “yeniden eğitim” maksadıyla oluşturulan toplama kampları, bariz bir ötekileştirme ve asimilasyon politikasıdır. Dinsel, ırksal veya etnikçi nedenlerle insanlar sınıf ayrımına tabi tutulmaktadır. Doğu Türkistan bölgesinin kontrolünü sağlamak, Uygurları ve diğer Müslüman azınlıklıkları daha kolay yönetim altına almak amacıyla en başta nüfusu azaltmaya yönelik faaliyetler uygulanmış, insanları asimile etmek, geçmiş tarihinden, kültüründen soyutlamak amacı ile planlı ve sistemli çalışmalar yürütülmüştür. Tüm bu faaliyetlerin en temelde nüfusun tüketilmesi maksadı taşıdığı çok net bir şekilde gözlemlenmiştir. Eğitim kampları, zorunlu evlilik ve doğum politikaları gibi uygulamalarla bir grubun nesli adım adım yok edilmeye çalışmaktadır. Gerçek şu ki kökenleri çok eskiye dayanan bu zulüm artık bir soykırıma dönüşmüştür. Bugün bile hala devam eden bu soykırım geçte olsa gündeme gelmiş, yapılanlar devletler tarafından da soykırım olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Ayrıca araştırmalar neticesinde Çin’in Uygur Türklerine yönelik yürüttüğü faaliyetler incelendikten sonra elde edilen veriler doğrultusunda çalışmanın temel hipotezi doğrulanmıştır. Uygur Türklerinin maruz kaldıkları zulmün soykırım olduğu en güncel verilerle açıklanmıştır. Çin’in Doğu Türkistan bölgesindeki soy tüketici faaliyetleri hala aktif bir şekilde devam etmektedir. Konunun güncelliği ve değişkenliği dolayısı ile çalışma hakkındaki veriler sürekli güncellenmekte olduğundan, konu üzerinde daha fazla çalışmalar yürütülmesi önerilmektedir.

Keywords