Turkish Academic Research Review (Dec 2021)

Hazîn-i Lâhîcî’nin Fevâidü’s-Semâ’ Adlı Eseri ve Semâ’a Bakışı

  • Seyid Muhammed Taki Hüseyni,
  • Ubeydullah Sezikli

DOI
https://doi.org/10.30622/tarr.1017628
Journal volume & issue
Vol. 6, no. 5
pp. 1605 – 1623

Abstract

Read online

Tasavvuf literatüründe önemli kavramlardan birisi Semâ’dır. Bünyesinde mûsikî, şiir ve raks gibi ilimleri ve sanatları barındıran bir mecmua olarak nitelenebilir. Bu mâhiyetinden dolayı birçok alanda tartışma mevzusu olmuştur. Ayrıca semâ’, sûfîler ve tarikat ehli tarafından zikirlerde ibâdî bir merasim olarak uygulandığı için İslam tarihi boyunca tasavvuf erbâbı, şariat ve fıkıh âlimleri, tefsir ehli ve mûsikî üstatlarının ilgilerini çekerek inceleme ve tartışma konusu olmuştur. Nitekim semâ’ konusunda ilk yazarlar bir iki cümle ile görüşlerini açıklarken daha sonra semâ’nın gelişme ve yayılmasıyla müstakil eserlerin yazılmış olduğu gözlemlenmiştir.İslamiyet tarihinde ister tasavvuf erbabı olsun ister din âlimleri, semâ’a yönelik Cüneyd-i Bağdâî ve Şehabüddin-i Sühreverdî taraflarından kaleme alınan Resâili’l-Cüneyd ve ‘Avârifü'l-ma'ârif adlı eserlerinde açıklandığı gibi muvâfık ve muhalif olarak iki yaklaşım izlenilmiştir. Semâ’a muhalif olanlar gibi muvafık olanlar da Kur’ân âyetlerine ve hadislere dayanarak görüşlerini isbatlamaya çalışmışlardır. Lokman suresinin 6. Ve Necm suresinin 59-61. âyetleri gibi semâ’nın câiz olmadığına fetva verenlerin yanında yine Zümer sûresinin 18. âyeti ve Mâide sûresinin 83. âyeti gibi âyetlere dayanarak semâ’nın mübâh ve câiz olduğunu düşünen âlimler ve sûfîler de bulunmaktadır. Semâ’nın cevâzına hüküm veren sûfiler de iki kısma ayrılmaktadır. Bir kısmı 12. Yüzyılda yaşamış İranlı meşhur sûfî, âlim ve şair Rûzbihân-ı Baklî-i Şîrazî gibi semâ’nın bizzat mübâh olduğu taraftarıyken bir kısım Zünnûn-i Mısrî gibi sûfîler de gibi semâ’nın ancak şartlar vasıtasıyla câiz olduğunu kabul etmişlerdir. Bu makalede semâ’ ile ilgili görüş sahibi olan büyük sûfîlerin yaklaşımları açıklandıktan sonra tefsir, edebiyat ve tasavvuf çalışmalarıyla büyük âlimler tabakasında yer alan Hazîn-i Lâhîcî’nin (öl. 1180/1766) semâ’ ile ilgili kaleme aldığı Fevâidü’s-semâ’ adlı küçük hacimli risâlesi tahkik ve tercüme edilerek bu konudaki görüşleri değerlendirilecektir.