Eskiyeni (Sep 2021)

Âl-i İmrân 36. Âyette Geçen ‘Erkek Kız Gibi Değildir’ İbâresi Hakkındaki Yorumlara Dair Bir Değerlendirmesi

  • Adnan Arslan,
  • Avnullah Enes Ateş

DOI
https://doi.org/10.37697/eskiyeni.938270
Journal volume & issue
no. 44
pp. 569 – 584

Abstract

Read online

Kur’ân’ın kastedilen anlamlarının anlaşılması öncelikle âyetleri oluşturan lafızların delâletlerini doğru tespit etmeye bağlıdır. Zira Kur’ân’da yer alan lafızların anlamlarına delâletleri farklılık arz eder. Maksûd anlamlarının kapalılıklarına göre bir hiyerarşi vardır. Bazı lafızlar birden fazla anlama muhtemeldir. Bunlara müşkil denilir. Müşkil lafızların en belirgin özelliği ihtilafa, farklı anlayışlara kapısının açık olmasıdır. Birden çok anlama gelmesi muhtemel olan bu âyetlerden birisi de Âl-i İmrân sûresinin 36. âyetidir. Bu Âyette geçen meâlen “Erkek kız gibi değildir.” ibaresinin kime ait olduğu, erkek ve kız arasında bir üstünlüğün söz konusu olup olmadığı, böyle bir üstünlük varsa bunun hangi cinsiyete ait olduğu vb. tefsirlerde tartışılmıştır. Bu çalışmada mevzubahis âyetin, belli başlı klasik tefsirlerden başlayıp günümüze kadar nasıl yorumlandığına dair farklı görüşler bir araya getirilmiş ve bu yorumların gerekçeleri incelenmiştir. İbare hakkında yapılan özgün tefsirler genel olarak iki görüş etrafında toplanmaktadır. Birincisi: Mabedin hizmetinde bulunma hususunda erkek olmanın ontolojik üstünlükleri bulunur. Erkek hayız, nifas gibi mabette bulunmaya mâni olan engellerden halidir ve mabedin hizmetini görmek için gerekli fiziki güce sahiptir. Mabede devam eden erkeklerle ihtilat etme mecburiyeti olacağı için bu içli dışlı oluşa kadınlık manidir. Erkeğin diğer erkek cemaat ile bir arada bulunmasında herhangi bir sakınca yokken kadın hakkında ise durum öyle değildir. İkincisi: Hanne kendisine bahşedilen kızı erkeğe üstün tutmuştur. Bu yoruma göre Hz. Meryem’in annesi şöyle demiştir: “İstediğim erkekti. Fakat bu kız ise Allah’ın bana bahşettiği bir ihsan. İstediğim olan erkek, Allah’ın bana bahşettiği kız gibi değildir.” Böyle bir yoruma göre Meryem’in annesi, Allah’ın kendisine verdiği şeyin kendisi için istediği şeyden daha hayırlı olduğunu bilen marifet ehli bir kadındır. Sonuç olarak bu yorumların her birinin genel anlamda ilmi bir mesnede dayandığı ve lafız ve terkiplerin birden fazla anlama muhtemel olmasından dolayı da kesin bir yargıda bulunmanın mümkün olmadığı belirtilmiştir. Fakat çalışmanın ibare hakkında şöyle bir değerlendirmesi olmuştur: İbare, “teslimiyet dersi” vermektedir. Hz. Meryem’in annesinin, gönlünde erkek çocuğu olduğu halde kız doğurduğunda Allah’ın takdirine teslimiyet göstermesi ve kendisine bahşedilen kız çocuğunda büyük bir hayır var olduğuna inandığını belirtmesi Kur’ân’ın “tevhît ve tevekkül” maksadına daha uygundur. Zira Kur’ân başından sonuna kadar defalarca kazaya rıza, Allah’ın lütfuna teslim dersi vermiştir. Erkek beklerken kızı olan bir kadının erkek çocuğunun herhangi bir sebeple daha meziyetli olduğu gibi bir düşüncesini yahut tahassürünü Kur’ân’ın bizlerle paylaşmış olması da muhtemeldir. Fakat çalışmanın tercihi görüş bu değildir.

Keywords