Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2019)

İslâm Medeniyetinde Teşekkül Eden Eğitim Tasavvurunda Şer′î İlim Kavramı

  • Hasan Sabri Çeli̇ktaş

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.535034
Journal volume & issue
Vol. 23, no. 3
pp. 1077 – 1100

Abstract

Read online

Bu makalede şer′î ilim kavramının İslâm medeniyetinde teşekkül eden eğitim tasavvurunda kazandığı anlam incelenmiştir. Şer′î ilim kavramıyla yakından ilgili olan İslâm medeniyetinde teşekkül eden eğitim tasavvurunun, tamamıyla dinî eğitimden ibaret olduğu şeklinde yanlış bir algıyla değerlendirilmesi araştırmanın temel problemidir. İslâm medeniyetinin başlangıcı Kur’ân-ı Kerim’in inişine kadar geri götürülmektedir. Bu dönemden itibaren oluşmaya başlayan eğitim tasavvuru ilk başlarda Kur’ân-ı Kerim ve hadisleri anlama temeline dayanmaktadır. İlerleyen zamanlarda varlığın tamamını kuşatacak şekilde eğitim tasavvurumuza; dil, edebiyat, mantık, hikmet, riyaziyat, tabiiyyat ve heyet gibi birbirinden çok farklı alan dâhil olmuştur. Sonraki yüzyıllarda medreselerin ders müfredatına da giren bu alanlar ilimler tasnifi eserlerinde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Dolayısıyla eğitim tasavvurumuzun tamamıyla dinî eğitimden ibaret olduğu şeklindeki algının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple makalede şer′î ilim kavramının nasıl tanımlandığı üzerinde durulmuştur. Problemin çözümüne yönelik tarihî veri analiz yöntemi kullanılmıştır. Makalenin iddiası ise şer′î ilim kavramının, insanın anlam dünyasına, zihnine ve özüne yönelik alanları kapsayacak şekilde geniş bir perspektife sahip olmasıdır. Makalenin sonucunda şer′î ilim kavramının, eğitim tasavvurumuzda öğretime konu olan bilgi alanlarının çoğunluğunu kapsayacak anlam genişliğine sahip olduğu tespit edilmiştir. Özet: İslâm medeniyetinde teşekkül eden eğitim tasavvurunun oluşumu uzun vadede ilmî bir süreçten geçerek ortaya çıkmıştır. Bu zaman zarfında eğitim tasavvuruna ilişkin zengin bir ders müfredatı da şekillenmiştir. Ders müfredatını oluşturan ilimler İslâm’ın ilk dönemlerine nazaran sonraki dönemlerinde çeşitlenmiştir. Bu çeşitlenmeyi sağlayan ve ilk başlarda olmayan farklı ilimlerin gelişiyle birlikte tüm mevcut ilimler ulemâ tarafından farklı bakış açılarına göre tasnif edilmiştir. Eğitim tasavvurunun oluşumunda önemli katkısı olan tasniflerde ilimler tanıtılmaya ve bunların tahsil hayatındaki konumları belirtilmeye çalışılmıştır. Sınıflandırılan ilimler birbirinin karşıtı olacak şekilde değil, bilakis birbirini farklı yönlerden tamamlar şekilde ele alınmıştır. Tasniflerde ilimlerin ayrımı; lügavî, dinî, dünyevî, aklî, naklî, felsefî ve şer′î gibi farklı yaklaşımlar geliştirilerek mevzu bahis edilmiştir.İlimlerin genel bir tanımlaması olarak ifade edilebilen şer′î ilim kavramına, ismen veya farklı başlıklar altında da olsa ilimler tasnifi ile ilgili eserlerin hemen tamamında yer verilmiştir. Tasniflere bakıldığında dört farklı yaklaşımda şer′î ilim kavramının ele alındığı görülmektedir. Birinci yaklaşım olarak değerlendirebileceğimiz eserlerde şer′î ilimler, tasnifteki ana bölümlemenin temel unsurları arasındadır. Burada şer′î ilimler, genelde dil ilimleri ve aklî ilimlerle birlikte üst başlıkta yer almıştır. İkinci yaklaşımda ise tasniflerinde şer′î ilim tamlamasına ve bununla ilgili bir ayrıma yer vermeyip bu kapsamdaki ilimleri başka ilim terkipleri veya başka isim altında toplayan eserler bulunmaktadır. Şer′î ilimlerin ele alındığı üçüncü yaklaşımda, ilimlerin geneli hakkında bilgi veren eserler arasında söz konusu ilimlerle diğerlerini tasnif etmeden, hepsini bir arada zikredenler yer almaktadır. Son yaklaşımda yer alan tasnifler arasında şer′î ilimler, lügavî ilimler haricindeki diğer ilimlerin çoğunluğunu kapsayacak şekilde öğretime söz konusu olan bilgi alanlarının üst tanımlaması olarak görülmektedir. İlimler tasnifinde ortaya konulan yaklaşımlar meselenin çeşitliliğine işaret etmektedir. Meseleyi daha iyi anlayabilmek için şer′î ilim kavramının anlamına yakından bakılmasında fayda bulunmaktadır. Bu noktada sırasıyla hicrî II., VI. ve XII. yüzyıla ait üç tanıma yer verilmiştir. İlk olarak Câbir b. Hayyân şer′î ilmi, dünya menfaatlerinden ölümden sonrasına ait faydaları içermesinden dolayı kendisiyle, din ve dünya bakımından faydalı siyasetlerin en üstünü kastedilen ilim şeklinde tanımlamaktadır. İkinci olarak Gazzâlî (ö. 505/1111) şer′î ilim tanımını, tecrübe ve işitmekle olmayıp ancak Şârî’den ve peygamberlerden öğrenilen ilim, şeklinde yapmaktadır. Buna göre şer′î ilim sadece vahiy ve vahye müteallik sünnet bilgisi şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımın dışında kalan bilgi alanlarına da şer′î ilme ulaşmaya vesile olan ilimler olarak bakılmaktadır. Şer′î ilmin üçüncü tanımına ilişkin perspektifi, Saçaklızâde (ö. 1145/1732) vermektedir. O yaşadığı dönemden önce yapılan üç tanımı kapsamı özel (hâs) olandan genel (âm) olana doğru sıralamaktadır. Saçaklızâde şer′î ilim kavramının birinci anlamında, Gazzâlî’nin yukarıda zikredilen tanımını ele alarak burada verilen anlamın tahsis edilmiş olduğuna işaret etmektedir. İkinci verdiği tanım ise Molla Hüsrev’e (ö. 885/1480) aittir. Ona göre şer′î ilim, Şârî’ye mahsus olan ilimlere kendisi aracılığıyla ulaşılabilen ilimlerdir. Yani kendisinden Şârî’den elde edilen ilimleri elde etmenin dışında yararlanılmayan ilimlerdir. Bu mana Gazzâlî’nin tanımındaki gibi kayıt konulmadığı için biraz daha kapsamlıdır. Ayrıca bu tanıma ‘kendisinden yararlanılan ilimler de dâhildir. Birincisinde olmadığı halde, bu mananın kapsamında usûl-i fıkıh ilmi yer almaktadır. İbn Hacer el-Heytemî’ye (ö. 974/1567) ait olan üçüncü tanımda şer′î ilim, Şârî’den kaynaklanan veya Şârî’den kaynaklanan şeylere dayanak teşkil eden ilimlerdir. İbn Hacer, yukarıda verilen ikinci anlamdaki kısmî tahsisi de dikkate almamış ve şer′î ilim tanımına bütün alet ilimlerini dâhil etmiştir. Buradaki üçüncü tanımın aynı zamanda Câbir b. Hayyân’ın şer′î ilim kavramına yüklediği anlamla ilk çizdiği tabloya, ilimlerin birçoğunu kapsama bakımından yaklaşmış olduğu da görülmektedir. Saçaklızâde verdiği tanımlardan hareketle yaşadığı dönemden önce yapılan üç şer′î ilim yaklaşımını özelden genele doğru sıralayarak bir bakıma şer′î ilim bakış açısının umumî şeklini resmetmektedir. Bu tanımlara bakıldığında şer′î ilim kavramının üç şekilde ele alındığı müşahede edilmektedir. Şer’î ilim birincisinde Gazzâlî’de olduğu gibi mahza Allah Teâlâ’nın vahyi ve Hz. Peygamber’in (sav) vahye müteallik bilgisi şeklindedir. İkincisinde ise Câbir b. Hayyân’ın yaklaşımındaki gibi ahirete ilişkin fayda sağlayan din ve dünyaya ait bilgi olarak ifade edilmektedir. Üçüncüsünde de Şâri’in maksadını anlamaya yönelik bilgi alanlarını kapsayacak şekilde tanımlanmıştır. Gazzâlî kavramın anlamını tahsis ederken diğerleri umumileştirmiştir. Umumileşme şeklindeki yaklaşımla eğitim öğretime söz konusu olan alanların çoğunluğunu kuşatan bir şer′î ilim bakış açısının geliştiğini söyleyebiliriz. Saçaklızâde’nin ön plana çıkardığı şer′î ilmin üçüncü anlamında eğitim ve öğretime söz konusu olan bilgi alanlarının çoğunluğunun bir çatı altında toplanmış olduğu görülmektedir. İlimleri bir araya toplayan en önemli etken ise bütün varlık alanının sahibi olan Şârî’in maksadını anlama gayretidir. Bu maksada ulaşmak için gereken bilgi alanları ve ilimler şer′î ilim tanımının içine dâhil edilebilmektedir. Şârî’in maksadını anlama gayreti İslâm eğitim tasavvurunun da gaye merkezinde bulunmaktadır. Varlığın çeşitli boyutları olduğu için bunları anlamaya ve öğrenmeye yönelik atılan her adım bir manada Şârî’in kendisine irca edilmektedir. İster dil ve edebî ilimler olsun ister riyazî, tabiî ve hikemî gibi diğer ilimler olsun bütün eğitim öğretim faaliyet alanına giren şeylerin tahsilinden maksat Şârî’i tanımak ve anlamaktır. Şer′î ilim yaklaşımıyla Allah Teâlâ’nın sahibi olduğu varlık alanının tamamının öğretimi, eğitim tasavvurunun dâhilinde mümkün görülmüştür. Daha önceki yüzyıllarda örnekleri bulunmakla birlikte XVIII. yüzyılda eğitim müfredatına yönelik yazılan eserlerde de üçüncü şer′î ilim tanımındaki ilimlerin çoğunluğunu kapsayan bakış açısının muhafaza edildiği görülmektedir. Şer′î ilim bakış açısının aldığı nihaî şekil ile o döneme kadar yerleşmiş olan eğitim tasavvurumuzda ön plana çıkan hususları şu şekilde ifade edebiliriz. Öncelikli olarak şer′î ilim kavramının kazandığı anlam bütünlüğü tespit edilmiştir. Burada verilen üç farklı döneme ait tanımlamalarda eğitimde öğretime konu olan ilimlere yaklaşımın dışlayıcı değil kapsayıcı olduğu görülmektedir. Özellikle üçüncü manadaki anlam genişliğine bakılarak eğitimde, öğretime söz konusu âlet ilimlerinin ve aklî ilim alanlarının çoğunluğu şer′î ilim tanımı içine dâhil edilmiştir.

Keywords