İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi (Jun 2022)

İslam Ceza Muhakemesi Hukukunda İspat Yükü

  • Ümit Koca

Journal volume & issue
no. 39
pp. 93 – 115

Abstract

Read online

Genel olarak ispat yükü, yetkili ve sorumlu mahkemede açılmış olan bir ceza davasında dava konusu suç fiilinin, dava dosyasında belirtilen sanık tarafından işlendiğini gösteren delillerin mahkemeye sunulması sorumluluğu olarak tarif edilebilir. Suçun ispatı, hükmedilecek cezanın tespiti ve bireyselleştirilmesinde doğrudan etkisi olan bu sorumluluğun kime ait olduğunun belirlenmesi son derece önemlidir. İslam hukukuna göre bireyin suçsuzluğu esastır. Bu nedenle suç işlemekle itham edilen bir kişi hakkında soruşturma başlatılabilmesi, güvenlik tedbiri uygulanabilmesi, dava açılabilmesi ve nihayet aleyhinde mahkûmiyet kararı verilebilmesi için, dava konusu suça göre değişmekle birlikte, belli özellik ve miktardaki delillerin ortaya konulması gerekir. Bu delillerle ilgili kanuna uygun şekilde toplama, muhafaza etme, üzerlerinde gerekli incelemeleri yapma ve mahkemede tartışılmasını sağlama şeklinde genel olarak sıralanabilecek çok yönlü sorumluluk dikkate alındığında ceza muhakemesinde ispat yükünün dava taraflarından hangisine ait olduğunun tespiti daha da önem kazanmaktadır. Ayrıca ceza hukuku yaptırımlarının caydırıcılık, önleme ve tazmin şeklinde sıralanabilecek konuluş hedeflerinin gerçekleşebilmesi için dava konusu ile ilgili maddi gerçeği ortaya çıkaracak delillerin eksiksiz ve zamanında sunulması gerekir. Ancak siber saldırılar, bazı kimyasal ve biyolojik maddelerin suç aleti olarak kullanılması, ses ve görüntü kayıtlarının silinmesi veya değiştirilmesi gibi yeni suç işleme ve delil karartma yöntemleri, mevcut delillere ulaşılması noktasında adli tıp ve siber suçlarla mücadele uzmanlarının kullandığı türden bireyin gücünü aşan araçların kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Yine, bilimsel gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan yeni tür delillerin elde edilebilmesi ve yok edilmeye çalışılan delillerin tespiti için geliştirilen değişik yöntemlerin kullanılabilmesi de mağdurun şahsi sorumluluk alanı içinde tanımlanması mümkün görünmeyen ek bir külfet anlamı taşımaktadır. Sayılan hususlar dikkate alındığında İslam ceza muhakemesi hukukunda özellikle toplumun genelini ilgilendiren suçlar için ispat yükünün kime veya hangi tarafa ait olduğunun açıklanması noktasında bireysel sorumluluğu merkeze alan beyanların bugünün meselelerine çözüm üretmedeki yeterliliğinin gözden geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu maksatla kaynaklar tarandığında ispat yükü ile ilgili olarak bireysel sorumluluğu merkeze alan düşüncenin genel olarak bir ayet ve bir hadis ile temellendirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Söz konusu ayet zina ithamının ispatına dairdir. Ayetin devamında, işlendiği iddia edilen suçun ispat edilememesi hâlinde başka bir suçun (kazf) işlenmiş olacağının açıkça ifade edilmesi, bu ayetin ceza muhakemesi hukukunun geneli için temel bir kural belirlenmesi noktasındaki uygunluğunu tartışılır hâle getirmektedir. İslam hukuku kaynaklarının ilgili bölümlerinde meşhur bir rivayet olduğu ifade edilerek yer verilen hadis ise delil sunmanın davacının yemin etmenin ise davalının sorumluluğu olduğunu bildirmesi yönüyle ilk bakışta mevcut düşüncenin sağlam bir delili gibi görünmektedir. Ancak dava türü ve muhakeme usulü ayrımı yapılmadan kullanılan bu hadis ayrıntılı bir şekilde ele alındığında ulaşılan sonuçlar dikkat çekicidir. Yine, davacı ifadesi söz konusu rivayette belirlilik takısı ile yer almasına rağmen kapsamının sadece şahsi davacı ile sınırlıymış gibi kullanılması da konu hakkındaki belirsizliğe neden olan bir başka durum olarak görünmektedir. Bununla birlikte kaynaklarda ispat vasıtalarından yemin konusu ele alınırken hangi durumlarda yemin teklif edilebileceği ve yeminden kaçınmanın ne tür davalarla ilgili hukuki sonuç doğuracağı hakkında ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Bu bölümlerde hukuk davası ile ceza davası ve ceza davaları arasında da şahsi ceza davası ve kamu davası ayrımı yapılmasının İslam ceza muhakemesi hukukunda ispat yükünün ait olduğu tarafın tespiti konusunda ipuçları sunduğu söylenebilir. Bu çalışmada ilk olarak delil, ispat ve ispat yükü kavramları ele alınacaktır. Ardından konu bağlamında aktarılan ayet ve hadis değerlendirilecektir. Sonrasında ise konu hakkındaki belirsizliğin giderilmesine yardımcı olacak birtakım bağlamlarla İslam ceza muhakemesi hukukunda ispat yükünün kime veya hangi tarafa ait olduğu ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Keywords