Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2021)
Kur’an’da Ehl-i Kitab’ın Temel Bazı Yanılgıları
Abstract
Yanılgı olgusu, insanın bizzat kendi doğası ve yaşadığı çevreyle doğrudan ilişkilidir. İnsanın hangi durumlarda ve nasıl yanıldığını bilmesi onun yanılgılara düşmesine büyük ölçüde engel olacaktır. Bu nedenle dinlerin en önemli amaçlarından biri müntesiplerini dünya ve âhiret mutluluğuna ulaştırmak, insanların içine düşebilecekleri yanılgıları önceden tespit ederek bunların sebeplerini ve çözüm yollarını ortaya koymaktır. Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm dinleri temelde tevhid esasına dayalı ilâhi kaynaklı dinlerdir. Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık çeşitli sebeplerden dolayı tahrif edilmiş ve tevhid akidesinden çıkmıştır. Onların bu asli kaynaktan uzaklaşmalarının temel nedenlerinden biri birçok konuda yanılgı içine düşmeleri, bunda ısrarcı olmaları ve gerçekçi bir çözüm için gerekli çalışmalarda bulunmamalarıdır. Zira yanılgının sebepleri tespit edilmeden, çözüm yolları bulunmadan ortadan kaldırılması mümkün değildir. Çevresindeki varlıklarla iletişim ve etkileşim içinde olan insan bunlarla bağlantılar kurar ve birtakım sonuçlara ulaşarak kararlar verir. Önceden edinilen bilgi ve tecrübelere dayanarak kurulan bu bağlantılarda oluşacak bozukluklar, insanda yanılgılara sebep olabilir. Tanah ve İncil tahrif boyutları olan kutsal metinler oldukları için bu kaynaklarla kurulan bağlantılar insanları yanılgılarından kurtarmak yerine bazı konularda yanlış inançlara sevk edebilmektedir. Ehl-i Kitab’ın en büyük ve diğerlerine de kaynaklık eden temel yanılgıları kendilerini Allah’ın kulları değil de oğulları, evlatlığı ve özellikle dostları olarak görmeleridir. Bu durum onları bazı emir ve yasaklardan muaf oldukları ve hesap gününde ayrıcalıklı muamele görecekleri, cennete sadece kendilerinin girebileceği veya cehennemde sayılı günler kalacakları gibi yanılgılara götürmüştür. Ne yazık ki onları böyle düşünmeye sevk eden nedenlerin başında tahrif ettikleri kutsal kitaplardaki kendileriyle ilgili ifadeler gelmektedir. Hâlbuki Kur’ân, cehennemde az bir süre azap görecekleriyle ilgili bu inançlarının bir yanılgı olduğunu, gerçeğin onların iddia ettikleri gibi olmadığını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Hristiyan inancının en önemli meselelerinden birisi gerek Hristiyan dünyasında gerekse İslâm âleminde sürekli tartışma konusu olan teslis inancıdır. Hıristiyanların Hz. İsa’ya olan aşırı sevgileri, onları Hz. İsa’yı bir insan olmaktan çıkarıp, insanları asli günahtan kurtarmak için gönderilen tanrısal bir varlık olarak görmeleri gibi bir yanılgıya sürüklemiştir. Onların bu düşünceleri Kur’ân’ın birçok âyetinde reddedilmiş ve Hz. İsa’nın Allah’ın kulu ve elçisi olduğu vurgulanmıştır. Ehl-i Kitab’ın diğer önemli bir yanılgısı da Hz. İbrahim soyundan geldiklerini ileri sürerek seçilmişlik ve soy üstünlüğünü ileri sürmeleri ve bu nedenle Hz. Peygamberin davetini kabul etmemeleridir. Çalışmamızda Ehl-i Kitab’ın dinlerini tahrif ederken içine düştükleri; Allah’ın sevgili kulları olduklarını düşünme, Allah’tan başkasına ilahlık atfetme, Allah’ın cömert olmadığını ve cennetin kendilerine ait olduğunu söyleme gibi bazı temel yanılgıları Kur’ân ışığında ele aldık. Bu noktadan hareketle öncelikle Yahudi ve Hıristiyanların gerek dünya gerekse uhrevî felaketleriyle sonuçlanabilecek yanlış kararlar almasına yani yanılgıya düşmesine etki eden faktörlerin neler olduğunu belirlemeye çalıştık. Devamında belirlediğimiz bu faktörlerin insanın karar alma sürecinde ve iradi davranışlarını nasıl etkilediğini inceledik. Son olarak da Ehl-i Kitab açısından Kur’ân’ın ele aldığı yanılgıları ve bu yanılgıları ortadan kaldırmak için sunduğu çözüm yollarını tespit etmeye çalıştık. Çalışmamızın ana eksenini Kur’ân ve tefsir kaynakları oluştursa da psikoloji, sosyoloji ve ahlak gibi bilim dallarına ait kaynaklardan da faydalandık. Ne yazık ki Ehl-i Kitab’ın bütün delillere rağmen tahrifatı kabul etmedikleri, onları yanılgılara sürükleyen gerek maddi gerekse nesep yönüyle üstünlük ve seçilmişlik duygusunun hâlâ devam ettiği, eski inanç ve davranışları üzere hareket ettikleri görülmektedir. Ayrıca geçmişte ve günümüzde bazı Müslümanların da bu yanılgılara sürüklenmesi konunun ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir.
Keywords