Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2022)

Orta Çağ Batı Yahudi Felsefî Düşüncesinde İbn Sînâ’nın Etkisi ve İbn Sînâcılık

  • Mehmet Ata Az

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.1139957
Journal volume & issue
Vol. 26, no. 3
pp. 1091 – 1109

Abstract

Read online

yüzyılda başlayan özellikle de XII. yüzyılın ilk çeyreğinde hızlanan Arapçadan İbraniceye tercüme süreci XVI. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir. Bu süreçte Fârâbî, İbn Sînâ, Gazzâlî ve İbn Rüşd gibi önde gelen Müslüman filozofların felsefe ve teolojiye dair eserleri doğrudan ya da aracı diller üzerinden İbraniceye tercüme edilmiştir. Bu tercüme sürecinde Arapça bilen Yahudi düşünür ve mütercimler bir yandan farklı alanlardan seçtikleri eserleri İbraniceye tercüme ederken, diğer yandan da Arapça eserlerden yararlanarak yazdıkları İbranice eserleriyle Yahudi düşünürlerin İslam düşünce mirasıyla tanışmalarında kolaylaştırıcı rol oynamışlardır. Sınırlı sayıda eseri İbraniceye tercüme edilmesi nedeniyle İbn Sînâ’nın felsefî görüşlerinin Yahudi düşünürleri arasındaki yaygınlığı ve etkisi, Latinceye tercüme süreci ve Latin düşünürleri üzerindeki etkisine nazaran daha sınırlı olsa da onun farklı felsefî meselelerde Yahudi düşünürler üzerindeki etkisi tartışmasızdır. İbn Sînâ’nın etkisi ve Yahudi düşünürler arasındaki yaygınlığını, sadece eserlerinin İbraniceye tercümesi, Yahudi düşünürlerin eserlerinde doğrudan isminin zikredilmesi ve ilgili eserlerinden doğrudan alıntı yapılmasıyla sınırlandırmak doğru olmayacaktır. Yahudi düşünürler ile İbn Sînâ’nın felsefî ve teolojik meselelerdeki/problemlerdeki görüş, kavram ve üslup benzerlikleri esas alındığında Latin düşünürleri arasındaki bir Latin İbn Sînâcılığı kadar güçlü ve yaygın bir akım olmasa da Yahudi İbn Sînâcılığı denilebilecek bir akımdan bahsedilebilir. Yahudi düşünürler ile İbn Sînâ’nın felsefî ve teolojik meselelerdeki/problemlerdeki görüş, kavram ve üslup benzerlikleri esas alındığında Latin düşünürleri arasındaki bir Latin İbn Sînâcılığı kadar güçlü ve yaygın bir akım olmasa da Yahudi İbn Sînâcılığı denilebilecek bir akımdan bahsedilebilir. İbn Sînâ’nın Yahudi düşünürler arasındaki etkisi, Latin düşünürlerindekine benzer şekilde filozofun görüşlerini benimseme ve kendi felsefî sistemine uyarlama şeklinde olduğu kadar eleştirme ve reddetme şeklinde de olmuştur. Biz bu çalışmamızda, Türkçede genelde ihmal edilmiş, yeteri kadar ele alınmamış olan İbn Sînâ’nın XII. - XIV. yüzyıllar arasında Yahudi düşüncesinin gelişiminde nasıl bir rol oynadığı, onları hangi felsefî ve teolojik meselelerde etkilediği hususunu ele alacağız. Bunu yapabilmek için İbn Sînâ’nın eserlerinin İbraniceye tercüme sürecine dair genel bilgi verdikten sonra İbn Sînâ’nın eserlerinin tamamının ya da en azından önemli eserlerinin neden İbraniceye tercüme edilmediği sorusunun yanıtını bulmaya çalışacağız. Daha sonra da İbn Sînâ’nın düşünsel mirasının Yahudi düşünürler üzerindeki etkisini, üç farklı döneme ayırarak somut örnekler üzerinden tespit etmeye çalışacağız. Bu çalışmayla, Yahudi düşünürlerin İbn Sînâ’nın görüşlerine benzer öğretileri savunmalarına rağmen farklı gerekçe ve kaygılardan dolayı eserlerinde İbn Sînâ’nın adını ve eserlerini zikretmemelerinin görüşlerinin kaynağının tespitini güçleştirdiğini fark ettik. Ayrıca İbn Sînâ’nın ismiyle özdeşleşen bazı felsefî öğretilerin yanlış şekilde Aristoteles’e atfedilmesinin de filozofun görüşlerinin aidiyeti bilinerek yaygınlaşmasını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu nedenlerden dolayı İbn Sînâ’nın felsefî görüşlerinin Yahudi düşünürleri arasında yaygınlaşması ve kendisine atfen bilinmesini sınırlandırmıştır. Bu olumsuz etkenler ve filozofun eserlerinin çok azının İbraniceye tercüme edilmesinden hareketle, felsefî görüşlerinin Yahudi düşünürlerce bilinmediği, benimsenmediği ya da onları etkilemediği şeklinde bir sonuca varmak doğru değildir. Aksine İbn Sînâ’nın Yahudi düşünürleri arasındaki düşüncelerinin seyri irdelendiğinde genel anlamda iki tür İbn Sînâcı anlayışın olduğu söylenebilir. Bunların ilki, İbn Sînâ’nın eserlerini okuyan ve felsefî görüşlerini benimseyenler, eserlerinde İbn Sînâ’nın adını zikrederek ilgili eserine doğrudan referansta bulunlardır. Bu düşünürler eserlerinde İbn Sînâ’nın adını zikrederek ilgili eserine doğrudan referansta bulunarak alıntılamışlardır. Kaleme aldıkları eserlerinde doğrudan İbn Sînâ’nın görüşlerini kaynağından filozofun ismini zikrederek alıntılamaları, Yahudi düşünürler arasında aidiyeti bilinmeyen veya yanlış bilinen görüşlerin aslında İbn Sînâ’ya aidiyetlerinin ortaya çıkmasını sağlamışlardır. İkincisi de İbn Sînâ’nın görüşlerinin bazılarını, kendi felsefî görüşleriyle uyumlu ve tutarlı gördükleri meselelerde alıntılayan ve kullanan eklektikçi yaklaşımlara sahip Yahudi düşünürlerdir. Bu düşünürler, filozofun görüşlerini doğrudan alıntılamak, ismini zikretmek ve onun görüşlerinin müdafiliğini yapmaktan ziyade dolaylı kaynaklardan İbn Sînâ’nın doktrinlerinden haberdar olmuşlardır. Bu tür düşünürlerin görüşlerini kısmen bildikleri İbn Sînâ’nın argümanlarını ve doktrinlerini eleştirmek ya da reddetmek istedikleri düşünürlerin görüşlerine karşı bir alternatif ya da hareket noktası olarak kullanmışlardır.

Keywords