Sufiyye (Dec 2023)

15. Yüzyılda Yazılan Bir Tevhid Risâlesi: Şeyh Ahmed İlâhî’nin Risâle-i Tevhidiyye Adlı Eserinin Tercüme ve Değerlendirmesi

  • Nuriye İnci,
  • Mevhibe Altunkaya

DOI
https://doi.org/10.46231/sufiyye.1381343
Journal volume & issue
no. 15
pp. 193 – 232

Abstract

Read online

Tevhid risâleleri, Allah’ın varlığı, birliği, tek ve eşsiz oluşunu anlatmayı gaye edinen eserlerden olup dinî literatürde önemli bir yere sahiptir. İslâm ilim geleneğinde özellikle kelam ve tasavvuf alanında pek çok tevhid risâlesi yazılmıştır. Bunlardan biri de tasavvuf edebiyatı alanında örnek teşkil edebilecek, Şeyh Ahmed İlâhî’nin yazdığı Risâle-i Tevhidiyye adlı eserdir. Kaynaklarda aslen Buharalı olduğu belirtilen Ahmed İlâhî, Anadolu’ya Fatih Sultan Mehmed döneminde geldiği (15. yüzyıl), önce Bursa’da Yoğurtlu Baba Dergâhı civarında bir cami ve dergâh yaptırdığı daha sonra Fatih Sultan Mehmet’le görüşmek için İstanbul’a gittiği bilinmektedir. İstanbul’da Ayasofya Camii’nde vahdet-i vücûdla ilgili vaazı ile dikkatleri üzerine toplayan Molla İlâhî, geçen zaman diliminde Fatih’in isteği üzerine bazı tasavvuf eserlerini tercüme ve şerh etmiştir. Makaleye konu olan Risâle-i Tevhidiyye, Fatih Sultan Mehmed’in talebi üzerine yazılan eserlerden biridir. Bu çalışmada, Risâle-i Tevhidiyye’nin Süleymaniye Kütüphanesi Kemal Edip Koleksiyonu, numara 56, 305b-306b varaklarında yer alan, bilinen tek nüshası ele alınmaktadır. Risalenin mihverini Farsça bir beyit oluşturmaktadır. Tevhidle ilgili bu beyit, âyetlerden iktibasla izah edilmektedir. Bu çalışmada öncelikle müellifin kısa biyografisine ve eserlerine yer verilmektedir. Ardından Risâle-i Tevhidiyye, günümüz Türkçesine çevrilmektedir. Eserin fiziksel özellikleri; şekil ve muhteva bakımından değerlendirilmek suretiyle, eserde yer alan sembolik ve veciz ifadeler, tasavvufî ve edebî anlamlar literatürdeki muhtelif kaynaklardan istifa edilmek suretiyle genişletilmiştir. Ayrıca araştırmanın ek kısmında, Risâle-i Tevhidiyye’nin tıpkıbasımına, risâle sonunda bulunan şiirlere ve tercümesine yer verilmiştir. Öte yandan Ahmed İlâhî'nin de eserlerinde çağdaşı Abdullah-ı İlâhî gibi “Molla İlâhî” mahlasını taşıması, bazı eserlerinin Abdullah-ı İlâhî'ye atfedilmesine neden olmuştur. Bu yüzden isim benzerliğinden dolayı gerek yaşam öyküsü gerekse eserlerin aidiyeti noktasında ortaya çıkabilecek muhtemel karışıklığa dikkat edilmelidir. Tüm bu hususları göz önüne aldığımızda, bu makalenin, biyografisi ve eserleri hakkında son derece az ve sınırlı bilgi bulunan Ahmed İlâhî ve onun tevhid yaklaşımı hakkındaki mevcut boşlukların en azından bir kısmını dolduracağına inanıyoruz.

Keywords