Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2018)

Vatikan Kütüphanesi’ndeki Kur’ân Elyazmaları Üzerine Biçim ve İçerik Açısından Bir Araştırma

  • Esra Gözeler

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.418158
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 1
pp. 627 – 678

Abstract

Read online

Kur’ân metninin yazım tarihi, vahyin nüzul dönemiyle başlamaktadır. Kur’ân tarihi araştırma alanlarından biri olan elyazması Kur’ân nüshaları, Müslüman ve Batılı araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Birçok müze ve kütüphanede elyazması Kur’ân nüshaları mevcuttur. Her bir nüshanın imlâ özellikleri, hattı, tezyini, cildi, varak ve satır sayısı, ait olduğu yıl gibi farklı karakteristiği bulunmaktadır. Bu makale Vatikan Kütüphanesi’nin Vaticani arabi, Borgiani arabi, Barberiniani orientali ve Rossiani Koleksiyonlarında bulunan 110 adet Kur’ân elyazması üzerine yapılmış bir araştırmadır. Bu elyazmalarının tarihleri, 1/7. yy. (?) ve 13/19. yy. arasında değişmektedir. Çalışmamız, bu yazmaların bazı temel fiziksel ve muhteva özelliklerini kronolojik olarak ele almayı ve tarih boyunca Kur’ân metninin yazım özelliklerini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Makalede Kur’ân yazmalarının sûre başlıklarında yer alan farklı sûre isimleri ve sûrelerin Mekkî veya Medenî olmasına dair bilgiler de incelenmiştir.Özet: Her bir Kur’an elyazmasının farklı karakteristiği vardır. Bu özellikler mushaf yazımı ve Kur’ân tarihi alanlarında kıymetli bilgiler sunmaktadır. Elyazma bir mushafın yazımında tercih edilen hat, mürekkep renkleri, ciltleri, serlevha Kur’ân sayfasının özellikleri, ketebe sayfasında yer alan açıklamalar, sûre başlarında sûre isimlerinin, Mekkî-Medenî bilgisinin ve âyet sayılarının mevcut olup olmaması, metinde âyet numaralarının yazılıp yazılmaması, cuzʾ, ʿaşr, ḥizb vb. bilgilerin sayfa kenarlarında yer alıp almaması gibi konular mushaf yazımı konusuna kaynaklık teşkil etmektedir. Bununla birlikte her bir sûrenin başlığında yer alan sûre isimleri, âyet sayıları ve Mekkî-Medenî bilgisi, ayrıca kıraat farklılıkları tefsîr usûlü araştırmalarına; âyette geçen bir kelimenin anlamına dair bazı nüshaların sayfa kenarlarında yer alan açıklamalar ise âyetlerin tefsîrlerine katkılar sağlamaktadır.Bu makalede Vatikan Kütüphanesi’nin Vaticani arabi, Barberiniani orientali, Borgiani arabi ve Rossiani koleksiyonlarında mevcut 110 adet Kur’ân elyazması incelenmektedir. Vaticani arabi 73, Borgiani arabi 25, Barberiniani orientali 11 ve Rossiani 2 adet elyazma Kur’ân veya Kur’ân cüzleri içermektedir. Bu araştırma için her bir nüsha incelenmiştir; ancak makalenin sınırları göz önünde bulundurularak bazı yazmaların tespit edilebilen fiziksel ve muhteva özelliklerine yüzyıllarına göre kronolojik olarak yer verilmiştir. Araştırmada Giorgio Levi della Vida (1886-1967) ve Carlo Alberto Anzuini’nin katalog kayıtlarına müracaat edilmiştir. Ayrıca makalede sûre başlıklarında yer alan sûre isimleri ve Mekkî-Medenî bilgisi incelenmektedir.Kütüphane’ye farklı coğrafyalardan gelen Kur’an yazmalarında en fazla kullanılan hat çeşitleri şunlardır: Maġribī (19 yazma) ve nesiḫ-Osmanlı (66 yazma). Maġribī nüshaların temel özellikleri şu şekildedir: Bu yazmalarda metinlerin koyu kahverengi, harekelerin koyu kırmızı, şedde ve cezmlerin mavi mürekkepli, hemze işaretlerinin turuncu yazılması ve âyet sonlarının tezyinli daire şeklinde olması 6-7/12-13. yy. nüshalarında görülmektedir. Aynı özellikler 8/14. ve 9/15. yy. yazmalarında da mevcuttur. Bu maġribī nüshalar içerisinde secde kelimesinin, secde âyetinin hizasında yazılması da bir 6-7/12-13. yy. mushafında yer almıştır (Borg. Ar. 51).Nesiḫ-Osmanlı nüshaların temel özellikleri şöyledir: Âyet sonlarının kırmızı mürekkeple üçgen şeklinde üç nokta ve ters virgüle benzeyen bir formda belirtilmesi 9/15. yy. nüshalarında bulunmaktadır (Vat. Ar. 195). Bu yüzyıl elyazmalarında âyet sonlarında âyet numaraları yazılmamıştır. Bununla birlikte günümüz mushaflarında mevcut özelliklerin kadim örneklerini bu yüzyıla ait bir yazmada (Vat. Ar. 195) görmek mümkündür. Bunlar: Vakıf işaretleri kırmızı yazılmıştır. Secde ibaresi, secde âyetinin bulunduğu satırın sonunda siyah mürekkeple belirtilmiştir. Ḥizb kelimesinin sayfa kenarında yazılmış olduğu görülmektedir. Sûre başlıklarında sûrenin ismi, Mekkî-Medenî bilgisi ve âyet sayısı yer almaktadır. Sayfa sonlarında taʿḳībe bulunmaktadır. 10/16. yy. Kur’an yazmalarının sonunda ve ilk kez hatim duasının yer aldığı (Barb. Or. 72) görülmüştür. Bu yüzyıla ait bir nüshanın (Barb. Or. 72) sûre başlıklarında “Mekkî” yerine “Mekke’de nâzil oldu” veya “Medenî” yerine “Medine’de nâzil oldu” ifadeleri yer almaktadır. Bir 11/17. yy. elyazmasında (Borg. Ar. 184) cuzʾ numaralarının rakamla da yazılmış olduğu görülmektedir. Yazma mushaflarda “ربع حزب, نصف حزب” gibi ibareleri 12/18. yüzyılda görmekteyiz.Yazmaların sûre başlıklarında yer alan sûre isimleri, yaygın olarak bilinenlerden farklı olabilmektedir. İncelediğimiz elyazmalarında otuz dokuz sûre farklı isimlerle yer almıştır. İbrâhîm Sûresi’nin el-ḫalīl; es-Secde Sûresi’nin sûretu’l-ḫarīr; Sebe Sûresi’nin es-seyyāḥūn; Mücâdele Sûresi’nin cādele; et-Tekvîr Sûresi’nin el-ʿişār; eş-Şems Sûresi’nin ve’l-leyli iẕā yaġşā; el-Hümeze Sûresi’nin lumeze; el-Mâûn Sûresi’nin miskīn; el-İsrâ Sûresi’nin esrā, et-Tekasür Sûresi’nin el-meḳābir ve el-ḳabr; el-İnsan Sûresi’nin selāsilā ve el-Mutaffifîn Sûresi’nin el-ebrār şeklinde isimlendirilmesi de klasik kaynaklarda tespit edilememiştir.Kur’ân elyazmalarının sûre başlıklarında, sûrelerin Mekkî veya Medenî olduğuna dair açıklamalar bulunmaktadır. Ancak her bir elyazmasında bu özellik bulunmamaktadır. Başlıklarında Mekkî-Medenî bilgisi yer alan nüshalarda ise her sûrede bu bilginin yer almadığı yazmalar söz konusudur. Diğer taraftan çok ayrıntılı Mekkî-Medenî bilgisi yer alan nüshalar da mevcuttur. Sûrelerin Mekkî veya Medenî oluşuna dair ‘ulûmu’l-Kur’ân literatürünün aktardığı ihtilafların, incelediğimiz elyazmalarında da yer aldığı görülmektedir. Sûre başlıklarında Mekkî-Medenî bilgisi bulunan nüshalarda, sadece Mekkî oldukları kaydedilen 47 sûre hariç diğer sûrelerin hem Mekkî hem de Medenî olduklarına dair bilgiler mevcuttur. Yazmalarda sadece Medenî olduğu zikredilen bir sûre bulunmamaktadır. Dolayısıyla bir sûrenin nüzul dönemine dair Medenî olup olmadığı konusunda daha çok ihtilaf olduğu anlaşılmaktadır. İncelediğimiz elyazmaları içinde bir sûrenin Mekkî ya da Medenî olduğuna dair detaylı bilgiler içeren nüshalar bulunmaktadır. Bunlar arasında Vat. Ar. 1484 (9/15. yy.) şu özelliğiyle dikkat çekmektedir: Bu yazmanın sûre başlıklarında sadece Mekkî veya Medenî bilgisi değil, varsa müstesna âyetler de zikredilmektedir. Örneğin bu bilgi el-En‘âm Sûresi’nin başlığında şöyle kaydedilmiştir: “سورة الانعام نزلت جملة واحدة بمكة الا ثلث ايات انزلت بالمدينة قوله قل تعالوا أتل ما حرم ربكم عليكم لعلكم تتقون”. Müstesna âyetlerin zikredildiği diğer sûreler şunlardır: En-Nahl, el-Hac, eş-Şuarâ, Lokmân, es-Secde ve ez-Zümer. Vat. Ar. 1588 (11-12/17-18. yy.) sûrelerin başlıklarında müstesna âyetlerin sadece sayısını zikretmekte, ancak hangi âyetlerin olduğunu belirtmemektedir. Örneğin, “el-İsrâ: مكية و قيل مدنية غير ثلث ايات”.Vat. Ar. 1597 numaralı elyazma Kur’ân’ın sûre başlıklarında âyet, kelime ve harf sayılarına dair ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Örneğin en-Nisâ Sûresi’nin başlığında şunlar yazmaktadır: “اياتها ق ع اختلافها ب كلماتهاغج ذ م ه حروفها غيول”. Bu açıklamada yer alan Arapça harflerin bir sayı değeri (ebced) vardır. Buna göre sûrenin âyet sayısı 170, bir önceki veya bir sonraki âyetle birleştirilip birleştirilmemesinde ihtilaf olanların sayısı 2, kelime sayısı 3.745 ve harf sayısı 16.030’dur.Yazma mushaflar üzerinde tashihler yapılmıştır. Bu düzeltmeler yazım esnasında da olmuş olabilir ya da yazım aşaması bittikten sonra mushafın, tedavüle girmeden, mukabele edilmesi sırasında fark edilerek yapılmış olabilir. Kur’ân yazmaları üzerinde görülen bu yazım hataları ezberden yazılmış olma ihtimalini düşündürmektedir. Yazım esnasında müşabihine kayma söz konusu olabilmiştir. Başka bir nüshaya bakarak yazan bir müstensih de benzer hatalar yapabilir.Sonuç olarak, Kur’ân elyazmaları üzerine yapılan incelemeler mushaf yazımının farklı özelliklerini ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’de lisansüstü düzeyde tefsir tezlerinin sayısı artmakla birlikte genelde Kur’an yazmalarını, özelde kadim bir Kur’an elyazmasını inceleyen doktora tezi henüz yapılmamıştır. Konuya dair bir yüksek lisans tezi ise yakın dönemde tamamlanmıştır. Dolayısıyla İslâmî ilimler alanında Kur’an yazmalarının muhteva ve fiziksel özelliklerini ele alan lisansüstü düzeyde derslerin ihdas edilmesi Kur’an tarihi ve tefsir araştırmalarını güçlendirecektir.

Keywords