Trabzon İlahiyat Dergisi (Dec 2024)
Kur’ân Bağlamında Sosyal Çevrenin Birey ve Toplum İnancı Üzerindeki Olumsuz Etkisi
Abstract
İnsan, yapısı itibariyle sosyal bir varlık olduğundan ve sosyal çevrede yaşaması gerektiğinden, doğal olarak içinde yaşadığı çevrede meydana gelen olaylardan etkilenmektedir. Mezkûr çevrede yaşanan hadise ve olaylar, şüphesiz birey ve toplumun tercih ve yönelimlerini etkilediği gibi onların dini tercihlerini de etkilemektedir. Söz konusu çevrenin fert ve toplum üzerindeki etkisi, modern bilim tarafından da ele alınmıştır. Örneğin, sosyoloji ve psikoloji alanında uzmanlaşmış bilim insanları tarafından bu konunun ne denli etkiye sahip olduğu birtakım argümanlar eşliğinde izah edilmeye çalışılmıştır. Bu durum, ilgili çevrenin daha fazla araştırılması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Konunun önemine binaen bizler de günümüzün bu önemli problemine katkı sunmak amacıyla çalışmamızda sosyal çevrenin birey ve toplum inancı üzerindeki olumsuz etkilerini, Kur’ân-ı Kerîm bağlamında ele almaya çalıştık. Kur’ân, ilgili çevrenin fert ve toplum inancı üzerinde negatif etkilerini, farklı âyetlerde ifade etmiştir. Özellikle arkadaş çevresi, atalar, liderler, yöneticiler, din bilginleri ve bunların pozisyonunda olanların, insan inancı üzerinde olumsuz etkilerinden bahsetmiştir. Günümüzde de önemli bir poblem olarak görülen bu tür grupların birey ve toplum üzerindeki olumsuz etkileri Kur’ân’ın evrensel mesajı bağlamında ele alınarak ayrıntılı bir şekilde irdelendi. Söz konusu faktörlerin inanç üzerindeki olumsuz etkilerinden kurutulmanın yolları yine Kur’ân’ın evrensel mesajı perspektifinden hareketle belirtilmeye çalışıldı. Çalışma sonunda, kötü arkadaş çevresinin inanç üzerinde çok etkili olmasının yanı sıra birey ve toplumu gaflet ve delalete sürüklemesinden dolayı herkesle dost olunmaması ve bu konuda çok hassas davranılması gerektiği görüldü. Aynı şekilde din tercihleri üzerinde ciddi etkisi bulunan atalar, liderler/yöneticiler, din bilginleri, sivil cemiyetler, sanat, medya ve karizma sahibi kimselere karşı da son derece müteyakkız bir tavır takınmanın ve bunlara karşı akıl ve irade yetilerinin sürekli aktif hale getirilmesinin önemi müşahede edildi.