Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2016)

Türkiye’de Siyasal Toplumsallaşma ve Siyasal Katılım Ziyaret Fenomeni Örneği

  • Şaban Erdi̇ç

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.273932
Journal volume & issue
Vol. 20, no. 2
pp. 73 – 100

Abstract

Read online

Bu makale ziyaret fenomeni bağlamında Türkiye’de siyasal toplumsallaşma ve siyasal katılımı konu edinmiştir. Çalışmanın örneklemini Sivas ili merkezindeki Ali Baba Türbesi ile merkeze bağlı Çeltek Köyü’ndeki Çeltek Baba Türbesi oluşturmuştur. Araştırmada siyasal toplumsallaşma ve katılıma bireyin toplumla girdiği diyalektik bir süreç olarak yaklaşılmıştır. Zengin bir dini, tarihi ve kültürel birikime sahip ziyaret fenomeni Türkiye’de geniş bir kitlenin dinsel eğilimini tayin etmesi bakımından önemlidir. Onlar farklı ilgi, görev, rol ve statülerle özgün sayılabilecek bir kültür ortamında siyasal toplumsallaşmalarını gerçekleştirmişlerdir. Yine bu birikimden hareketle dinin anlam dünyasını refere ederek bir siyasal katılım ortaya koymuşlardır. Seküler paradigmanın aksine din, bütün toplumsal sistemle karşılıklı ilişkilerini herhangi bir spekülasyona fırsat vermeyecek şekilde sürdürmeye devam etmektedir. Din ve siyaset kurumsal yapıları gereği bu canlı ilişkinin temsil edildiği önemli iki alandır. Bu makale, ziyaret fenomeni bağlamında Türkiye’de siyasal toplumsallaşma ve siyasal katılım konusuna odaklanmıştır. Araştırmanın problemini, ziyaret fenomeninin siyasal toplumsallaşma ve siyasal katılım bakımından siyasal sisteme nasıl girdi sağladığı sorunsalı oluşturmuştur. Çalışmaya örneklem olarak Sivas ili merkezindeki Ali Baba Türbesi ile merkeze bağlı Çeltek Köyü’ndeki Çeltek Baba Türbeleri seçilmiştir. Katılımcıların siyasal toplumsallaşma ve katılımları 2015 Eylül ve Aralık ayları arasında farklı günlerde türbeleri ziyarete gelen ve tesadüfen seçilen 33 ziyaretçi ile görüşülerek yarı standartlaştırılmış görüşme formuna bağlı elde edilen verilerle anlaşılmaya çalışılmıştır. Araştırmada ziyaret fenomeninin siyasal sistemle ilişkisi kendi tarihsel gelişimi ve yönelimleri açısından ele alınmıştır. Bu nedenle araştırmanın temel metodolojik kabulü siyasal toplumsallaşma ve katılımı onun özgül çevresinden hareketle anlamak ve yorumlamak olmuştur. Bu çerçevede öncelikle örneklemin aile, okul, kitle iletişimi ve sosyal çevre bağlamında siyasal toplumsallaşmaları değerlendirilmiştir. Daha sonra ise örneklem grup üzerinden sahanın ziyaret bağlamındaki dinselliği anlaşılmaya çalışılmıştır. Onların siyasal katılımı da söz konusu siyasal toplumsallaşma alanı ve dinsellik üzerinden Milbrath ve Goel’in hiyerarşik siyasal katılım düzeyi sınıflamasına göre çözümlenmiştir. Nihayet bir tekil olay incelemesi olarak ele alınan araştırma, sorun merkezli görüşme ve katılımlı gözlem yoluyla elde edilen verilerden hareketle cinsiyet, yaş, eğitim ve inanç değişkenlerine göre sistematik ve fenomonolojik bir analize tabi tutulmuştur. Fenomonolojik anlamda ziyaret, birtakım manevi güç ve meziyetler atfedilerek yatır, türbe gibi mekânlarda yattıkları düşünülen kişilere karşı belli isteklerle yapılan gezi ve seyahatı kapsamaktadır. Araştırma alanında ziyaret fenomeni, basit bir kabir ziyaretini aşarak zengin bir tarihi ve kültürel muhteva ortaya koymuştur. Bugün modernleşmenin din ve geleneğe bağlı anlam dünyası üzerinde yarattığı travmaların yanı sıra diğer sosyopsikolojik gerilim alanları, Türk toplumunda ziyaret olgusunu her zamankinden daha farklı bir ilgiye ulaştırmıştır. Ziyaret fenomeni orada, çok farklı kültürlerle etkileşim halinde, kökleri İslam öncesi inançlara kadar uzanan ve nihayet mistik ve karizmatik kişilikler etrafında şekillenen bir kutsal algısı ve anlayışı ile süreklilik yaratmıştır. Ancak modern dönemde yaşanan bireysel ve toplumsal krizlerin şiddetine göre ziyaret fenomeni hem yapısal hem de uygulamalar bağlamında popüler birtakım desenleri içine alan bazı farklılaşmalar da ortaya çıkarmıştır. Böylece ziyaret fenomeni bugün farklı toplumsal kategorilerde geleneğe uygun yeni evrenler yaratarak bir değişim içinde de görülmüştür. Bu değişimin modern dönemde oradaki siyasal kültüre bir etkisinin olduğu bellidir. Bu etki genel olarak Türk toplumunun sosyal yapısı ile de ilişkili olarak genellikle, anlam dünyasını koruma refleksiyle bir içe kapanış şeklinde kendini göstermiştir. Türkiye’de çok geniş kitlelerin dini hayatında özel bir yere sahip ziyaret fenomeni, derin tarihsel birikim etrafında siyasal toplumsallaşma ve siyasal katılımla ilgili kendine özgü bir yapı ortaya çıkarmıştır. Katılımcılar, özgün sayılabilecek bir kültür ortamında siyasal toplumsallaşmalarını gerçekleştirmişlerdir. Bu kültür orada aile, okul, kitle iletişimi ve sosyal çevre bağlamında oluşturulmuştur. Süreç içinde yaşanan dramatik durumlar, bu çevrede önemli sosyalizasyon sorunları gündeme getirmiştir. Artık eskisi gibi olmayan cemaat ilişkileri, altüst olmuş değerler sistemi, bozulan hiyerarşik ilişkiler ve bunların yarattığı güvensiz ortamlar ziyaret çevresini daha sancılı bir düzen ve anlam arayışına sevk etmiştir. Nihayet çok büyük oranda siyaseti sevmediğini (27 kişi) ifade eden bu çevre kendini sağcı, solcu, İslamcı, ümmetçi, Atatürkçü gibi ideolojik kavramlarla (5 kişi) ifade etmek yerine daha sorunsuz gördükleri Türk, Müslüman, vatan, millet, insan, doğruluk (27 kişi) gibi kavram ve kelimelerle tanımlamayı tercih etmiştir. Bu, onların bir anlam seti etrafında dışa dönük yarattıkları nesnel dünyayı yeniden öznel bilinçlerine aktarmak suretiyle gerçekleştirdikleri bir toplumsallaşma olmalıdır. Ziyaret çevresi bu siyasal toplumsallaşma alanının yarattığı birikimden hareketle bir siyasal katılım gerçekleştirmiştir. Onlar kendilerini genellikle dindar ve türbeleri ziyaret etmeyi de dindarlığın bir göstergesi olarak görmüşlerdir. Bunun sonucu olarak türbe ziyareti bu çevrede sıkıntılı durumlarda olduğu kadar boş zamanlarda, mutlu bir anda ya da bir ağırlamada kolaylıkla içten gelen bağlılığın basit birer tezahürü olabilmiştir. Ziyaret çevresinde pek çok yoksunluğun inşa ettiği dünyaya karşı oldukça mesafeli mistik tavır, onların seküler bir alanı temsil eden siyaset kurumuna da rezerv koymalarına neden olmuştur. Nitekim ziyaretçiler genellikle dünyayı boş, yalan, imtihan gibi kelimelerle niteleyerek öte dünyaya ait bir duruş sergilemişlerdir. Siyaset ise bu çevrede büyük oranda çıkar ilişkisi, dolandırma, yalancılık olarak görülmüştür. Ziyaret fenomeninin Sivas evrenindeki siyasal katılımına baktığımız zaman onun, Milbrath ve Goel’in izleyici eylemler olarak kavramsallaştırdığı çerçevede bir siyasal girdi sağladığı anlaşılmaktadır. Buna göre ziyaret fenomeni örnekleminde katılımcıların 29’u kendilerini siyasete açık görmediğini, 4’ü ise siyasete açık olduğunu ifade etmiştir. Ancak seçimlerde oy kullanma tutumlarına bakıldığında onların sadece 2’si bunu çok önemli görmemiş; diğerleri (31 kişi) oy kullanmayı vatan, millet, ülke hatta din adına bir sorumluluk olarak değerlendirmiştir. Zaman zaman, kırıcı olmamak kaydıyla siyasi tartışmalar başlattığını veya siyasi tartışmalara katıldığını söyleyenler (11 kişi), hiç katılmadığını ifade edenlere (22 kişi) göre daha düşüktür. Örneklem içinde, bir kişiyi belli bir partiye oy vermesi için ikna etmeye çalışanların sayısı 6; bir partinin rozetini taşıyan ya da evine, arabasına partinin sembollerini asanların sayısı ise sadece 4 kişi olmuştur. Ziyaret çevreleri genellikle kaderci ve kısıtlayıcı bir çevrede siyasal toplumsallaşmalarını sağlamıştır. Onların siyasal katılımları da hayatın kesin kurallarla belirlendiği bu hiyerarşik yapının sembolik dünyasına uygun olmuştur. Dolayısıyla onlar otoritenin sorgulanmazlığını ailede olduğu gibi siyaset kurumunu da içine alacak şekilde üretmişlerdir. Onlar için siyaset korkutucudur, kendileriyle ilgili değildir ve ondan uzak olunmalıdır.

Keywords