Kocatepe İslami İlimler Dergisi (Dec 2022)

1821-1885 Yıllarını Kapsayan Türk Hâkimiyeti Döneminde Sudan’da Arap Şiiri

  • Yakup Göçemen

DOI
https://doi.org/10.52637/kiid.1140165
Journal volume & issue
Vol. 5, no. 2
pp. 414 – 442

Abstract

Read online

Bu çalışma, literatürdeki genel tanımlamaya göre 1821-1885 yılları arasındaki zaman dilimini kapsayan Türk hâkimiyeti döneminde, Afrikalılık ve Araplığı sentezleyerek bu coğrafyaya özgü bir Afro-Arap kültürü oluşturmayı başarmış Sudan’da bu kültürün en önemli öğelerinden biri olan Sudan Arap şiirinin incelenmesini konu edinmektedir. Konuyu temellendirmek ve meseleye bütüncül bir bakış açısı sağlamak amacıyla çalışmada, Sudan şiirinin başlangıç evresi olarak bilinen Func döneminden önceki erken dönemden itibaren Arap şiirinin gelişim aşamalarından söz edilmiştir. Bu dönemde Sudan’da Arap şiirinin durumunu ortaya koymak adına Arap edebiyat tarihi kaynaklarında yer alan bilgilerden yararlanılmıştır. Söz konusu dönemin meşhur şairlerine nispet edilen gerek edebiyat tarihi kaynakları gerekse şairlerin divanlarında yer alan şiirler tema analizine tâbi tutularak dönemin önemli şiir türlerinin tespiti için çaba gösterilmiştir. Tespit edilen şiirlerin içerikleri üzerine yapılan incelemeler, şairlerin yoğun bir şekilde üzerinde durdukları konuların belirlenmesine imkân tanımıştır. Bu bağlamda methiye ve mersiye şiirlerinin, Türk hâkimiyeti döneminde şairlerin en çok örnek verdikleri iki şiir türü olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın odağında yer alan dönemde Sudanlı şairlerin ortaya koydukları eserler ile Câhiliye, Emevî ve Abbâsî dönemi şairlerinin şiirleri arasındaki bağın güçlü olduğu görülmüştür. Sudan şiirinin önceki dönemlerinde halk dili olan âmmiceyle söylenen şiirlerin fasîh Arapçayla nazmedilmesi, Fasîh Klasik Şiir Akımı adında bir akımı başlatmıştır. Türk hâkimiyeti döneminde Sudanlı şairlerin özellikle Mısır ve Hicâz gibi bölgelerde dinî eğitim almaları, dinî-tasavvufî akımların etkisiyle muhafazakâr bir kişiliğe sahip olmaları, söyledikleri şiirlerde dinî anlamların yoğunlaşmasına yol açmıştır. Bu şiirler sadece dinî anlamlar içermekle yetinmemiş, eserlerin ritim, name ve melodik yönlerini ön planda tutan tasavvuf şiirinin aksine sağlam yapı, etkileyici üslup, güzel anlam ve hatasız dil gibi şiirin kalitesini artıracak hususlara odaklanmıştır. Sudan’da Türk hâkimiyeti döneminde pek çok şair yetişmiştir. Bu şairlerin büyük bir kısmı şair kişiliklerinin yanında din âlimi vasfına sahiptir. Şeyh el-Emîn ed-Darîr, eş-Şeyh İbrâhîm Abduddâfi‘, Ahmed el-Ezherî, Hüseyin ez-Zehrâ, Muhammed Osmân el-Mîrğanî, el-Medâvî Abdurrahmân, Muhammed Ahmed Hâşim, Ömer el-Ezherî, Muhammed Ömer el-Bennâ, Abdulğanî es-Sillâvî, Yahyâ es-Sillâvî ve Muhammed Tâhir el-Meczûb gibi şairler, dönemin Arap şiirinin önemli isimlerindendir. Bu dönemde pek çok şair yetişmiş olsa da günümüze ulaşan şiir miktarı oldukça sınırlıdır. Bu şiirler büyük ölçüde methiye ve mersiyelerden ibaret olmakla birlikte, bu iki tür kadar çok olmasa da fahr ve hamaset şiirleri de bizlere seçkin örnekler sunmaktadır. İçerdiği anlam itibarıyla ele alındığında methiyelerin genellikle; Hz. Peygamber’e (sas), devlet yöneticileri ve tasavvuf ehli din adamlarına tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Mersiyelerin ise Sudan toplumuna siyasî, askerî, dinî-tasavvufî alanlarda önderlik yapan şahsiyetlerin vefatlarından duyulan hüznün dile getirilmesinde kamuoyunun duygularına tercüman olduğu görülmektedir. Fahr ve hamaset şiirlerinin olumlu veya olumsuz bir şekilde Sudan’daki Türk yönetimini konu edinmekten uzak durması, dikkatleri çeken bir husus olarak ön plana çıkmaktadır. Türklerden bahseden methiye ve mersiyelerin aksine fahr ve hamaset şiirlerinin Sudan’ın coğrafî sınırlarını aşarak Mısır’daki ʻUrâbî isyanı gibi Arap milliyetçiliği temelli hareketleri destekleyici bir karakter sergilediği görülmektedir. Sudan’daki Türk-Mısır hükümetine karşı savaşmış, Mehdîlik iddiasında bulunmuş ve kendi adıyla kurduğu harekete dinî ve siyasî liderlik yapmış Muhammed Ahmed el-Mehdî’nin, dönemde görülen tüm şiir türlerine konu olan önemli bir karakter olduğu anlaşılmaktadır. Şiirlerin dua, rahmet, şefaat, bağışlanma temennisinin yanında ebced harfleriyle tarih düşürerek sona ermesi, Kur’ân ayetlerinden iktibâsı önemsemesi, muhtelif bedî sanatları içermesi, fasîh Arapçayla âmmicenin bir arada kullanılması gibi hususlar, dönem şiirinin karakteristik özellikleri arasında yer almaktadır.

Keywords