Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Jun 2021)

Arap Dil Bilginlerinin Zarûret Olgusu Hakkındaki Yaklaşımları

  • Muhammed Meşhud Hakçıoğlu

DOI
https://doi.org/10.35415/sirnakifd.878887
Journal volume & issue
no. 26
pp. 206 – 232

Abstract

Read online

Zarûret; Arap dil bilginleri ve eleştirmenlerin eserlerinde dağınık bir şekilde ortaya konulan morfolojik ve gramatik birçok dilsel olgu için kullanılan bir kavramdır. Eski Arap şiirlerinde, Arap dilinin alışılagelmiş kurallarının dışına çıkılmış olup “şiir zarûreti” terimiyle ifade edilen çeşitli kural dışı kullanımlara karşı, eleştirmenlerin ve dilcilerin görüş, tavır ve yaklaşımları çeşitlilik göstermiştir. Dil bilginleri, nahiv alanındaki eserlerini oluştururken zarûret konusuna da değinmişlerdir. Bu, zarûretin nahiv konuları içerisinde olması itibariyle değil de kendileri için kolay bir çıkış yolu olma hasebiyledir. Zarûret olgusu hakkında temelde birbirine zıt iki görüşün olduğu görülmektedir. Şairin mecbur kalıp kalmamasına bakılmaksızın şiirde vukû bulan kuraldışı her kullanımı kabul edip zarûretin alanını genişleten görüş ile zarûreti, sadece şairin mecbûr kalmasıyla kayıtlayan yani şairin o kullanımın yerine başka bir kullanım bulamamasından ötürü olması şeklinde iki görüşün olduğu görülmektedir. Birinci görüşün temsilcileri kendisine nisbet edilen farklı iki görüşten birinin sahibi olan Sîbeveyhi ve İbn Cinnî’nin başını çektiği dil bilginlerin çoğunluğu iken ikinci görüşün temsilcisi ise Sîbeveyhi’ye nisbet edilen diğer ikinci görüşe göre Sîbeveyhi ve İbn Mâlik’tir. Bunun yanında Ahfeş, şairlere has bir durum olarak zarûretin şairlerin dil alışkanlıkların ötürü normal kelamlarında da câiz olduğu görüşünde iken İbn Fâris ise şiirde dil kurallarına aykırı olarak görülen bu kullanımların hatadan başka bir şey olmadığını söyleyerek zarûret olgusunun olmadığını savunmuştur. Bu yönden bakıldığında zarûret hakkında dört farklı görüşün olduğu görülmektedir. Zarûret olgusu hakkında bu ihtilâfların olmasının sebebi dil bilginlerin şiir dili ile nesir dilini birbirinden ayırt etmemeleridir. Dil bilginleri normal kelamda ortaya koydukları dil kaidelerini şiire de uygulamak istediklerinden şiirdeki vezin ve kâfiye zorunluluğundan ötürü normal kelamdaki dil kaidelerine aykırı gelen kullanımları, zarûret olgusu olarak değerlendirmişlerdir. Dil bilginleri dil kaidelerini ortaya koyarken şiirden istişhâd getirmişlerdir. Bazen de şiirdeki kullanımların bu dil kaidelerine aykırı olarak cereyan ettiği görülmüştür. Bu itibar ile zarûret olgusu hakkında birçok yönden görüş farklılığının ortaya çıktığı görülmektedir. Bazıları kuraldışı bu kullanımları şiir dilinden kaynaklı şairin bir zorunluluktan ötürü başvurduğu zarûret olgusu altına koyarken, diğer bazıları da bu kullanımların Arap kelamına has kullanım olduğunu öne sürerek bunu zarûret konusu altına koymanın câiz olamayacağını ifade etmiş, diğer bazıları da bunun şaz kullanım olduğunu öne sürmüştür. Dil bilginleri arasında zarûret olgusunun şaire verilen bir ruhsat mı yoksa şâz kullanım mı olduğu hususunda da ihtilâf mevcuttur. Dil bilginleri diğer dil kurallarını ortaya koydukları gibi dilsel bir olgu olarak zarûret olgusuna bakmadıklarından bu konuda görüş birliği oluşmamış ve nahiv kitaplarında bu olgunun genel bir çerçevesi çizilmeden ortaya konulmuştur. Dil bilginleri, zarûret olarak kabul edilen kullanımları, iki illetten birine döndürmüşlerdir. Bu iki illetin birincisi câiz olmayan bir şeyi câiz olana teşbih etmek şeklinde iken ikinci illet ise bir kelimeyi aslına döndürmektir. Dil bilginlerinin bu iki illete başvurmalarının sebebi zarûret olgusunu dil kaideleri ölçüsü çerçevesine koymaktır. Genel itibariyle Eski Arap şiir dilinin bir tezahürü olarak ortaya çıkan zaruret olgusuna dair nitelikli kullanımlar ve yapılar gerek müstakil eserlerde gerekse dil ve edebiyat kaynaklarında genellikle konu tasnif yöntemi ile bazen de nitel bir yaklaşımla güzel ve çirkin oluşuna göre ele alınmıştır. Bu kaynaklarda zarûret olgusu; şiir, ayet, hadis, atasözü gibi edebî, tarihî ve dini metinler üzerinden işlenmiştir. Bu çalışmada da dil bilginlerinin zarûret olgusuna dair yaklaşımları eleştirel bir bakış açısıyla irdelenmeye çalışılacaktır.

Keywords