İlahiyat Akademi (Jun 2024)
İbn Mu‘tî ve İbn Mâlik’in Elfiyye’lerinin Mukayesesi
Abstract
Tarihi süreçte İslâm âlimleri, ilim öğrenmek isteyenler için, kolaylaştırıcı yöntemler geliştirmişlerdir. Bu yöntemlerden biri de herhangi bir ilim dalıyla ilgili temel kuralların manzum şeklinde yazılmasıdır. Dolayısıyla manzum olarak telif edilen elfiyyeler eğitim ve öğretim faaliyetini kolaylaştırma amacıyla yazılmış eserlerdir. Elfiyyeler; özlü bilgiler ihtiva eden, şiirsel bir dille yazılan ve genellikle bin beyitten oluşan manzumelerdir. Zamanla değişik ilim dallarında birçok elfiyye türü eser telif edilmiştir. Bunlardan İbn Mu‘tî (ö. 628/1231) ve İbn Mâlik’in (ö. 672/1274) Elfiyye’leri Arap dili alanında kaleme alınan eserlerdir. İbn Mu‘tî ve İbn Mâlik’in söz konusu eserleri Arap dilinin öğretiminde önemli bir yere sahip olmuş ve başvurulan temel kaynaklar arasında yerlerini almışlardır. Bu çalışma, İbn Mu‘tî’nin ed-Dürretü’l-Elfiyye adlı eseri ile İbn Mâlik’in el-Elfiyye’sini konu edinmektedir. Bu bağlamda söz konusu eserler ve müellifleri hakkında kısaca bilgi verildikten sonra İbn Mu‘tî ve İbn Mâlik’in Elfiyye’leri hacim, muhteva, yöntem, konu tasnifi ve nahiv ekolleri arasındaki ihtilaflı konulara yaklaşımları açısından mukayeseli bir şekilde ele alınmıştır. Bunun yanı sıra bu çalışma, söz konusu eserlerin Arap gramerine olan katkılarını, benzer ve farklı yönlerini ortaya koymayı amaçlamıştır. Çalışma konusu olan İbn Mu‘tî ve İbn Mâlik’in Elfiyye’lerine şekil açısından bakıldığında İbn Mu‘tî’nin Elfiyye’sinin beyit sayısı itibariyle İbn Mâlik’in el-Elfiyye’sinden daha geniş olduğu görülmektedir. Muhteva açısından ise her iki elfiyye nahiv ilmine dair konuların veciz bir şekilde ele alındığı, ayrıca söz konusu eserlerin son kısımlarında sarf konularına da değinildiği tespit edilmiştir. Ancak yapılan incelemeler neticesinde çalışmaya konu olan her iki eserin kimi konularda birbirinden farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Buna göre Arap dili grameriyle ilgili bazı konular söz konusu eserlerin birinde yer alırken diğerinde yer almamıştır. İbn Mu‘tî’nin Elfiyye’sinden etkilenen İbn Mâlik, el-Elfiyye’sini telif ederken birçok konuda bu eserden yararlanmış ve elfiyyenin yeni bir şeklini başarılı bir şekilde ortaya koymuştur. Dolayısıyla İbn Mâlik, her ne kadar el-Elfiyye’sini müstakil bir şekilde ele almış olsa da aslında İbn Mu‘tî’nin Elfiyyesi’nde ortaya koyduğu yöntemi büyük ölçüde takip etmiştir. İbn Mu‘tî ve İbn Mâlik, Elfiyye’lerinde Arap gramerini kısa ve özlü bir şekilde ele aldıklarından, söz konusu eserlerinde, ihtilaflı konulara değinirlerken Arap dili nahiv ekollerinin isimlerine fazla yer vermemişlerdir. Ancak az da olsa Elfiyye’lerinde bu ekollerin bazılarının isimlerine değindikleri de tespit edilmiştir. Özetle denilebilir ki İbn Mâlik söz konusu eserinin telifi aşamasında İbn Mu‘tî’nin Elfiyye’sinden etkilendiği için her iki eser arasında bazı benzerlikler bulunmaktadır. Ancak bu çalışmada ortaya konulduğu üzere bu eserler arasında birçok farklılıklar da vardır. Böylece Arap dili grameri alanında telif edilen İbn Mâlik’in el-Elfiyye’sinin tüm yönleriyle İbn Mu‘tî’nin Elfiyye’sinden etkilenmediği anlaşılmaktadır.