Kader (Dec 2018)

Molla Sadrâ'da Ölümsüzlük Düşüncesi

  • Muhammet Sait Kavşut

DOI
https://doi.org/10.18317/kaderdergi.470415
Journal volume & issue
Vol. 16, no. 2
pp. 433 – 461

Abstract

Read online

Ölümsüzlük ya da ölüm sonrası varoluş, felsefi-teolojik gelenekte kayda değer bir geçmişe sahip olan ve aynı zamanda tazeliğini de hiç yitirmeyen köklü problematiklerdendir. İnsanın gelecek hayat beklentisi, teistik dini inançlarda ‘yeniden diriliş’ öğretileri-akîdeleri ile karşılanırken, felsefi yaklaşımlarda ise ‘ruhsal ölümsüzlük’ tezleriyle cevaplanmaktadır. Ne var ki her iki savın da bütünüyle sorunsuz bir muhtevaya sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu çalışmada, düşünce tarihinin bu kadîm problematiğinin Molla Sadrâ’nın felsefi-kelâmi düşüncesinde nasıl ele alındığına yer verilecektir. Sadrâ, nefsin varoluşsal tekâmülüne dayanan ve ‘ben’in kesintisiz bir süreç içerisinde gelişimini sürdürdüğü özgün bir diriliş öğretisi sunar. ‘Cevherî hareket’, ‘hayal yetisinin soyutluğu’ ve ‘uhrevi bedenler’ teorilerinin temel parametreler olarak kullanıldığı bu öğreti, dünyevî bedenlerin iadesini savunan klasik kelâmi düşünceyle varlığa ruhsal olarak devam edildiğini kabul eden felsefi doktrine eleştirel bir cevap niteliğindedir. Bu açıdan, ‘biyolojik bedenle diriliş’ ve ‘ruhsal ölümsüzlük’ teorileri arasında sıkışıp kalan İslam eskatolojisi için de üçüncü bir alternatif şık olarak belirmektedir.

Keywords