İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi (Dec 2022)

Galata Kadısı Babakaleli Ahmed Abdülaziz Efendi’ye Ait İcâzetnâmenin Neşri ve Değerlendirilmesi

  • Abdullah Taha İmamoğlu

Journal volume & issue
no. 40
pp. 243 – 269

Abstract

Read online

Osmanlı Devleti’nin hukuk sistemi içerisinde önemli bir yer teşkil eden kadılık müessesesi ,adli ve mülki işlemleri yürütmekle sorumlu bir memuriyet olarak kabul edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan son anına kadar bu görev devam etmiş ve medreseler kadı yetiştiren en önemli eğitim kurumları olmak gibi bir işlev üstlenmiştir. Osmanlı Devleti’nde kadılar devletin resmi mezhebi olan Hanefî fıkhına göre hüküm verirlerdi. Kadılık vazifesi idari olarak kaza, sancak ve eyalet gibi birimlere göre farklılık göstermekteydi. Kaza kadıları Rumeli, Anadolu ve Mısır gibi üç farklı bölgeye göre sınıflandırılırdı. Rumeli kadıları bu bölgenin kazalarında görev yapardı. Anadolu ve Mısır kadıları da kendi bölgelerinde kadılık görevlerini ifa ederdi. Rumeli bölgesinin kadılarından sorumlu olan kişi Rumeli kazaskeri, Anadolu ve Mısırdaki kazalardan sorumlu olan kişi de Anadolu kazaskeriydi. Her iki kazasker de kendi bölgelerinin idari işlerine bakar ve kadıların atanmasından sorumlu olurdu. Sancak veya eyaletlerde kadılık yapanlara mevali denir, nihai terfi sonucunda İstanbul kadılığına kadar yükselmek mümkün olurdu. Ancak payitahtta kadı olabilmek için Bursa ve Edirne gibi bölgelerde kadılık payesini aldıktan sonra fiilen kadılık yapmak gerekirdi. İstanbul kadılığının akabinde Anadolu ve Rumeli kazaskeri olma imkanı da oluşmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin idari taksimatında şeyhülislamlar kazaskerlerin üzerinde yer almaya başlayınca 40 akçeden fazla maaş alan müderrislerin ve kadıların atanmasından da onlar sorumlu olmaya başladı. Kadılar şerʿî ve hukuki davalara ilaveten halkın ihtiyacı olan işlere, alışverişlere, asgari ve sabit fiyat uygulamalarının usulüne, memleket dışına çıkarılabilecek eşyalara, yasak eşyaların ise engellenmesine, savaş alet ve edevatının teminine, askeri işlerin dışında kendi bölgelerinde temizliğin sağlanmasına ve bunun gibi diğer işlere de bakar ve zabıta ile beraber bu işlerin tamamını yerine getirmeye çalışırlardı. Kadıların bu görevlerini yerine getirmesinde naipler onlara vekalet edebilirler, kadı namına iş yaparak hüküm verebilirlerdi. Türkiye’deki yazma eser kütüphanelerinde mevcut birçok âlime ait icâzetnâme bilimsel açıdan araştırılmaya ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmada aslen Çanakkale’nin Babakale köyünde doğan ve başkent İstanbul’a yerleşen, ilmî kariyerini bu şehirde devam ettiren Babakaleli Ahmed Abdülaziz Efendi’nin eğitim sürecini kısmen de olsa takip etme imkânı tanıyan, talebelerine vermek üzere hazırladığı bir icâzetnâme taslağı neşredilecektir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin sınırları içerisinde kalan Şam ve Mekke gibi şehirlerin dışında İstanbul’da da Tophane ve Galata gibi gayrımüslimlerin yoğun olduğu semtlerde kadılık yapan (1277/1860) Babakaleli Ahmed Abdülaziz Efendi, Bursalı Mehmed Tahir’in ifadesiyle ulemâ-i kuzâttan bir zâttır. Eserinde kendisini Babakaleli Ahmed Abdülaziz b. Hüseyin Efendi b. Hafız Halil Efendi olarak tanıtmaktadır. Abdülaziz Efendi, 1265/1848 ilâ 1278/1861 seneleri arasında padişahın huzurunda Ramazan aylarında tertip edilen tefsir sohbetlerine, yani Huzur Dersleri’ne on üç yıl süre zarfınca muhatap olarak iştirak etmiş; hem müderrislik hem de mollalık ünvanlarına sahip olmuştur. Bu da Abdülaziz Efendi’nin payitaht İstanbul’un mühim ilim adamları arasında yer aldığına işaret etmektedir. Mekke-i Mükerreme kadısı payesine de nail olan Abdülaziz Efendi’nin Sicill-i Osmani’de 1297/1879 yılına doğru dâr-ı bekâya irtihal eylediği bildirildiğinden 1296/1878 yılında vefat ettiği söylenebilir. Makalede, Babakaleli Abdülaziz Ahmed Efendi’nin hayatı ve eserleri hakkında kısaca bilgi verildikten sonra Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi kayıtlarında adına kayıtlı olan icâzetnâmenin neşri gerçekleştirilecek ve bu neşir üzerinden bir Osmanlı kadısının eğitimi, hocaları ve okuduğu kitapların tespiti yapılacaktır. Bu vesileyle Osmanlı’da kadılık yapan bir âlimin eğitim ve öğrenim süreci hakkında bazı tespitlerde bulunulacak ve bir vesika olarak addedilebilecek yazma hâlindeki tek nüsha icâzetnâme kütüphanedeki mevcut hâli esas alınarak neşredilecektir.

Keywords