Eskiyeni (Sep 2021)
Lâmiyyetü’l-ʿAcem Şerh-Hâşiye Geleneğinde Kurucu Bir Eser: Safedî’nin Ġays̱ü’l-Edeb’i
Abstract
Tuğrâî’nin (öl. 515/1121) Lâmiyyetü’l-ʿacem adlı kasidesi, kullanılan belâgat sanatları, veciz üslubu ve içerdiği hikmetli sözlerle Arap edebiyatında önemli bir yer tutar. Bundan dolayı kaside üzerine onlarca şerh, hâşiye, tahmîs ve taştîr çalışması kaleme alınmıştır. Memlükler döneminde kâtiplik ve beytülmâl vekilliği gibi önemli görevler üstlenen Safedî (öl. 764/1363) de Tuğrâî’nin kasidesini şerh eden edebiyatçılar arasında yer alır. Kasideyi iştikak, gramer, beyân, meânî, bedîʿ gibi dil ve belâgat ilimleri açısından inceleyip şerh eden Safedî, bu eserinde kimyadan biyolojiye, tarihten felsefeye pek çok disiplinle alakalı ayrıntılı bilgi verir. Yer yer kendi şiirlerini de zikreden Safedî’nin çalışması, aynı zamanda bir şiir antolojisi niteliğindedir. Bu makalede, Safedî’nin Ġays̱ü’l-edebilleẕî inseceme fî şerḥi Lâmiyyeti’l-ʿacem adlı eserinin muhtevası ve şerh yöntemi hakkında bilgi verilip bu yapıtın Lâmiyyetü’l-ʿacem şerh-hâşiye geleneğinde temsil ettiği kurucu rol gösterilecektir. Bu bağlamda Safedî’nin şerhinin, hâşiye ve ihtisâr gibi çalışmaların yapılması ile diğer Lâmiyyeti’l-ʿacem şerhlerinden ayrılıp müstakil bir gelenek oluşturduğu dikkat çekmektedir. Nitekim kaleme alınan onlarca ihtisâr ve haşiye çalışmaları Safedî’nin eserinin Lâmiyyetü’l-ʿacem literatüründe kurucu bir metin olduğunu göstermektedir. Eser üzerine yapılan ihtisar çalışmaları Safedî’nin üslubunun kapalı olup izaha ihtiyaç duyması ile değil, Tuğrâî’nin Lâmiyye’si ile doğrudan ilişkili olmayan istidradî bilgilere yer vermesi ile alakalıdır. Söz gelimi Safedî Lâmiyyeti’l-ʿacem ile alakası olmayan satranç, çeşitli fabl örnekleri, güneşin tanımı, ayın ışığını güneşten nasıl aldığı, güneş ve ay tutulması gibi pek çok konuya yer verir. Safedî bu yazım şeklini bilinçsiz olarak kullanmayıp aksine Câhiz’ın (öl. 255/869) Kitâbü’l-Ḥayavân’ında takip ettiği bu metodu benimsediğini eserinin mukaddimesinde söylemiştir. Ayrıca Safedî’nin zikrettiği bazı hikayeler sonraki âlimler tarafından müstehcen kabul edilmiş dolayısıyla eserin ihtisar edilmesi yeğlenmiştir. Bu çerçevede Demîrî’nin (öl. 808/1405) el-Maḳṣadü’l-etem fî Şerḥi Lâmiyyeti’l-ʿacem adlı çalışması diğer ihtisarlar arasında öne çıkmıştır. Bunun yanında İbnü’d-Demâmînî’nin (öl. 827/1424) kaleme aldığı Nüzûlü’l-Ġays̱illleẕî inseceme ʿalâ şerḥi Lâmiyyeti’l-ʿacem adlı tenkit çalışması da kayda değerdir. İbnü’d-Demâmînî, Safedî’nin eserini ihtisar etmek yerine tenkit etmeyi tercih etmiş ve yer yer Safedî’yi sirkatle itham etmiştir. İbnü’d-Demâmînî’nin haksız eleştirilerinin olduğunu ifade eden İbn Akbers ise Taḥkîmu’l-ʿuḳûl bi ufûli’l-Bedri fî’n-Nuzûl adlı bir çalışma hazırlayarak iki müellifin görüşlerini karşılaştırmıştır. Bu doğrultuda çalışmanın girişinde kurucu metin ile ne kastedildiği açıklanıp makalenin ilk bölümünde Safedî’nin şerhi, muhteva açısından incelenecektir. İkinci bölümde ise eser üzerine yapılan hâşiye ve ihtisar çalışmaları çerçevesinde Ġays̱ü’l-edeb’in kurucu rolü tartışılacaktır.
Keywords