Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2019)

Abdestte Çoraplar Üzerine Meshin Hükmü

  • İsmail Yalçın

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.546486
Journal volume & issue
Vol. 23, no. 1
pp. 353 – 374

Abstract

Read online

Çorap üzerine mesh konusu abdestte mestler üzerine mesh konusunun bir parçasıdır. Abdestte ayakların yıkanması veya mesh edilmesi Kur’an ayetleri üzerinden yürütülen ve rivayetlerle desteklenen bir ihtilaf alanıdır. Abdest alırken ayağa giyilmiş ayakkabı, çorap gibi bir şey varsa bunları çıkartmadan üzerine mesh etmek ve mesh edilecek giyeceğin nitelikleri ise hadis rivayetlerine dayanan ihtilaflı bir meseledir. Ca‘feriyye abdest için ayakların çıplak olarak mesh edilmesi gerektiğini fakat mestler üzerine mesh edilemeyeceğini savunurken, Müslümanların büyük çoğunluğu ayakların yıkanmasını farz olduğunu ve abdestli giyilen mestler üzerine mesh edilebileceğini kabul etmiştir. Mest olarak ayakkabı, bot, çizme, potin gibi deriden yapılmış ayak giysilerini üzerine mesh edilebileceği hususunda ittifak edilmiş; pamuk, keten, yün, keçe gibi maddelerden yapılmış ve genellikle çorap ismiyle anılan ayak giysilerine mesh edilmesi konusunda ihtilaf edilmiştir. Bu sebeple dünya Müslümanlarının bir kısmı çoraplar üzerine mesh etmekte diğerleri etmemektedir. Her iki eğilimi destekleyen güncel fetvalar bulunmaktadır. Bununla beraber, bu konuya iki farklı içtihada uymaktan öte anlamlar yükleyenler bulunmakta ve çorap üzerine mesh edenler sert kınamalara maruz kalabilmektedir. Fıkhî mirasın tahliline dayanan bu araştırmayla tarafların delillerini toplu olarak ortaya koyarak değerlendirmek ve konunun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamak amaçlanmaktadır.Özet: Kuran-ı Kerim’de Mâide Suresi 6. ayet abdest almak için yüzün, dirseklere kadar kolların yıkanması, başın ise mesh edilmesi gerektiğini açıkça ifade etmiştir. Ancak abdestin dördüncü unsuru ayakların, yıkanması veya mesh edilmesi gerektiği konusunda görüş ayrılığı oluşmuştur. Arapça dil kuralları ve rivayetler her iki görüşü destekleyecek şekilde değerlendirilmiş, genel olarak Sünni mezhepler ile Zeydiler ve Hariciler ayakların yıkanmasını; Şii Caferi mezhebi ise çıplak olarak ayakların mesh edilmesi gerektiğini savunmuştur. Fakihler arasında yıkama ve mesh etmeyi telif ederek, hafif yıkama; yıkama ve mesh etme arasında muhayyer olma; açıkken yıkama, kapalıyken mesh etme; pislik varsa yıkama, temiz ise mesh etme; asgari olarak mesh etmenin farz, yıkamanın farzı kapsayan bir sünnet olması gibi iki yaklaşımı birleştirmeye çalışan yorumlar da yapılmıştır.Yaygın kabul gören rivayetler göre Hz. Peygamber ve ashabı abdest alırken ayaklarını yıkamış ayrıca ayaklarını yıkayarak giydikleri ayakkabılarını yeniden abdest alırken çıkarmadan elleriyle üzerlerini silmekle yetinmişlerdir. Daha az kabul gören ve bazı hadis otoriteleri tarafından sahih kabul edilen rivayetlerde Hz. Peygamber’in çorapları üzerine de mesh ettiği bildirilmiştir. Rivayet kaynaklarında, içlerinde Hz. Ömer, Hz. Ali, Abdullah b. Mes‘ûd, Abdullah b. Abbas, Abdullah b Ömer gibi fakih sahabilerin bulunduğu on beş kadar sahâbînin çoraplar üzerine mesh edilmesini uygun gördüğü bildirilmiştir. Buna mukabil sahabenin çorap üzerine meshi uygun görmediği yönünde bir haber nakledilmemiştir. Tabiîn fakihlerinden Sa‘îd b. Cübeyr, Sa‘îd b. el-Müseyyeb, İbrâhim en-Nehaî, Atâ b. Ebû Rebâh, Hasan el-Basrî ve A‘meş; Müçtehit İmamlardan Züfer, Süfyân es-Sevrî, Hasan b. Salih, İbnü’l-Mübârek, Ebû Yusuf, Muhammed eş-Şeybânî, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Râhûye çorap üzerine mesh edilmesini uygun görenler arasında sayılmıştır. Öne çıkan görüşleri itibariyle Sünni mezheplerden Hanefilerin ve Şafiilerin kalın ve içini göstermeyen çoraplara, Hanbelilerin ince de olsa ayakları kapatan çoraplara mesh etmeyi uygun gördükleri fakat Malikilerin çorap üzerin meshi kabul etmedikleri söylenebilir.Hz. Peygamber dönemiyle ilgili aktarılan bilgilerden anlaşıldığına göre o dönemin Hicaz bölgesinde çorap hem iklim şartları hem de dokuma imkânları sebebiyle çok az kullanılmaktadır. Terlik ve ayakkabı gibi deriden yapılan ayak giysilerinin ise zorlukla temin edildiği, evlerde ve mescitte toprak zemin üzerinde çıplak ayaklarla veya ayakkabılarla namazların kılındığı rivayetlerde görülmektedir. Sayılan gerekçelerde o dönemde çorap üzerine mesh konusu ön plana çıkmamış, sonraki dönemlerde ise farklı bakış açıları geliştirilerek konu üzerinde görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Sonraki dönemlerde mescitlere halı serilmesi ile birlikte ayakkabı ile namaz kılınması terk edilmiş veya ayakkabı içine mest olarak ikinci bir ayakkabı (khuff) geliştirilmiştir. Ayakkabı üzerinden mesh edilerek alınan abdest ayakkabı çıkarıldığında bozulacağı için abdest alırken her seferinde ayakların yıkanması zorluğundan kaçınmak isteyenler ayaklarını yıkayarak abdest aldıktan sonra diğer abdestlerini bunların üzerine mesh ederek almışlardır. Çorap üzerine mesh edilmesi konusuna tereddütle yaklaşan ve bunu birtakım sıkı şartlara bağlamaya meyl eden Hanefiler ve Şafiiler Hz. Peygamberin deriden mamul ayakkabılar üzerine mesh ettiğinin kesin, çorap üzerine mesh ettiğinin ise zayıf olması ve bu çorabın niteliklerinin açık olmaması noktasından hareket etmişler ve mesh edilebilecek çorabın ayakkabıya benzer şekilde kalın olması gerektiğini vurgulamışlardır. Çorapların kalınlıklarını açıklamak için geliştirilen şartlarda ise, çorabın içine su geçirmemesi, üzerinde en az bir fersah yürünebilmesi, ayak bileklerine bağlama ihtiyacı olmadan kendiliklerinden ayaklar üzerinde tutunabilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Abdesti koruması için geliştirilen fakat sınırları tam anlaşılmayan bu şartlar sebebiyle özellikle Hanefi çevrelerde çorap üzerine meshin caiz olmadığı kanaati yaygınlaşmıştır. Buna mukabil Hanbeli mezhebinin etkili olduğu çevrelerde her türlü çorap üzerine meshi caiz gören genişlikte görüşler ifade edilmiştir.Hz. Peygamber’in ayağında ayakkabı olduğunda onu çıkarma ve yıkama zahmetine girmeden ayakkabıları üzerine mesh etmesi uygulamasının karşılığı, günümüzde ayakkabılarla namaz kılma yaygın olmadığı için, çorap üzerine mesh edilmesidir. Günümüz şartlarında çorap üzerine mesh etmek abdest alınışında herkes için bir kolaylık sağlamakla birlikte bazı şartlarda daha fazla ihtiyaç duyulan bir husustur. Havanın soğuk olması ve ayakları kurulama imkânının olmaması sebebiyle ayakların üşümesi ve hastalığa zemin hazırlaması, ıslak ayağa giyilen çorapların ayakların kokmasına ve ayaklarda mantar oluşumuna sebep olabilmesi, abdest için özel lavaboların bulunmadığı yerlerde yüksek lavabolara ayakları kaldırmanın ve tek ayak üzerinde çorapları çıkarmanın ve giymenin zorluğu, İslam kültüründen uzak toplumlarda lavaboda ayak yıkamanın görgü kurallarına aykırı sayılması bu ihtiyacı doğuran sebepler arasında sayılabilir. Çoğu zaman şartlarını kendimiz belirleyemediğimiz modern çalışma ve seyahat şartları sebebiyle çorap üzerine mesh edilmesi ihtiyacı günümüzde eskiye göre daha fazladır denilebilir. Günümüz âlimlerinden bir kısmı ibadetlerde ihtiyat ilkesini esas alarak Kur’an’da ayakların yıkanmasının emredildiğini, bu emre istisna getirebilecek güçte bir haberin sadece deriden mestler üzerine mesh edilebileceği hakkında bulunduğunu, bunun çorapları da kapsayacak şekilde genişletilmesinin ihtiyat ilkesine ve diğer bazı usul kurallarına aykırı olduğunu savunmaktadır. Buna mukabil dinde kolaylık ilkesini öne çıkaran diğer bir gurup âlim ise mestler üzerine mesh etme ruhsatının çoraplar üzerine meshi içerdiğini ve aynı mahiyette olduğunu, çorap üzerine meshin caiz olduğunu gösteren sahih haberlerin bulunduğunu, hatta bu konuda sahabenin icmaından bahsedilebileceğini, mesh edilecek çorapla ilgili, kalınlık, yürünebilme, bağlamadan ayağa tutunabilme, içine su geçirmeme gibi ilave şartlar koşmanın şer’î bir dayanağının olmadığını savunmaktadırlar. Bu çerçevede özel bir araştırma kitabı yayınlayan Cemaleddin Kasımi ile Mevdûdî, Kardâvi, Bin Baz, İbn Useymin gibi âlimler ayak derisini göstermeyen günlük çoraplar üzerine mesh edilebileceği; buna mukabil ağırlıkla Hanefi görüşü savunan âlimler günlük giyilen ince çoraplar üzerine mesh edilemeyeceğini kanaatindedir.

Keywords