Hitit Sosyal Bilimler Dergisi (Dec 2022)

Osmanlı toplumunda sûfîlerin Ramazan bayramı adet ve gelenekleri

  • Zekeriya Işık

DOI
https://doi.org/10.17218/hititsbd.1162237
Journal volume & issue
Vol. 15, no. 2
pp. 393 – 409

Abstract

Read online

Osmanlı İmparatorluğu’nda sûfîlerin devlet ve toplumla ilişkileri, örgütlenme biçimleri, dini ve tasavvufi anlayışları, tekke ve zaviyelerin idari, mimari, sosyal ve ekonomik yapıları vb. konularda farklı disiplinlerden bir hayli çalışmanın yapıldığı görülmektedir. Ancak sûfîlerin gerek inanç ve zihin dünyaları gerekse sosyal çevreyle olan gündelik ilişkilerine dair son derece önemli bilgiler ihtiva ettiği anlaşılan başta Ramazan ve Ramazan bayramı olmak üzere kandil geceleri, Cuma ve aşure günleri, kurban ve cenaze merasimleri gibi hususlara dair çalışmaların daha az olduğu anlaşılmaktadır. Sûfîlerin Ramazan ayına ve oruç ibadetine büyük ehemmiyet verdikleri, derin zahiri ve tasavvufi anlamlar yükledikleri nihayet Ramazan bayramını da başta oruç olmak üzere yoğun bir şekilde ibadet ve taat ile geçirdikleri bu ayın bir hasadı olarak gördükleri anlaşılmaktadır. Tarikattan tarikata bazı usul ve kaideler değişmekle birlikte ortaya konulan uygulamaların ve geleneklerin anlam ve mahiyeti benzer olup aynı gayelere hizmet etmiştir. Bu nedenledir ki Ramazan bayramlarını, bayram gecesi, bayram namazı, bayramlaşma, türbe ziyaretleri, dergâhın bürokrasiye, halka ve ihvana açılması, ikramların yapılması, vaaz, sohbet, ibadet, ayin ve zikir gibi çok sayıda uygulamayı zamanla oluşan adet ve geleneği işe koşarak, manevi hissiyatın ve coşkunun olabildiğince yoğunlaştığı bir atmosferde ihya etmişlerdir. İşte bu çalışma tüm Müslüman toplumda olduğu gibi sûfîler arasında da büyük bir ehemmiyete haiz olduğu anlaşılan Ramazan bayramı olgusunu, gündelik yaşamlarına olan çok yönlü yansımalarını, bu zamanlarda kamusal alanla ve sosyal çevreyle geliştirdikleri ilişkilerin mahiyetini, gelenekselleşen adetlerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Konunun mahiyeti, kaynakların yetersizliği gibi etkenler çalışmanın dönemsel olarak sınırlandırılmasını zorlaştırsa da daha çok 19. yüzyıl ve sonrası esas alınmıştır.

Keywords