Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Dec 2017)
NÛRİYYE DÂRU’L-HADİSİ VE İLKLİĞİ MESELESİ
Abstract
Bu makalede Nûriyye dâru’l-hadisi ve onun ilkliği meselesi ele alınmıştır. Dımeşk’te vücut bulan bu kurumun bânisi Türk tarihinin seçkin şahsiyetlerinden Nûreddin Mahmûd Zengi’dir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 560’lı yıllarda kurulduğu tahmin edilmektedir. Mezkûr müesseseden önce, aynı adla açılan bazı yapıların varlığı tespit edilmiştir. Ancak bunlar şahsi çabaların neticesi olduğu için devamlılık gösterememiştir. Nûriyye dâru’l-hadisi ise devlet eliyle ve resmî olarak kurulduğu için devamlılığını sağlamıştır. Bu konudaki ilklik tartışması ile resmî hadis tedvininde evveliyetin Zührî’ye nispet edilmesi birbirine benzemektedir. Zührî’den önce hadisleri toplayan şahısların varlığına rağmen evveliyet ona nispet edildiği için dâru’l-hadis yaptırma konusunda da Nûreddin’e nispet edilmelidir. Nûriyye dâru’l-hadisinin meşihatlik makamına ilk olarak Tarîhu Dımeşk müellifi İbn Asâkir getirilmiştir. Kendinden sonra da bazı önemli simalar burada müderris olarak görev yapmıştır. Müderrislerin eserleri dikkate alındığında tarihçi-muhaddis kimliklerinin ön plana çıktığı görülmektedir. Sema ve kıraat kayıtlarına göre burada okunduğu tespit edilen bazı eserler mevcuttur. Bu eserlerin çoğunluğunu hadis metin kitapları oluşturmaktadır. Bunlar arasında Müslim’in el-Câmiu’s-Sahih’i ve Tirmizî’nin Sünen’i gibi önemli hadis kitapları da bulunmaktadır. Bu eserler dâru’l-hadisin müfredatı ve hadisçilerin gündemini takip etmede önemli görülmekle beraber kesin müfredat olarak kabul edilmesi mümkün değildir