Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2021)

Klasik Arap Edebiyatı Kaynaklarında Ahlak-Yaratılış Karşılaştırması ve Şiirde Bunun Bir Motif Olarak Kullanılmasına Dair Bir Alan Taraması

  • Adnan Arslan

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.986787
Journal volume & issue
Vol. 25, no. 2
pp. 941 – 956

Abstract

Read online

İster düzyazı olsun ister şiir, Arap edebiyatçısının kalemini oynatmaya değer bulduğu pek çok ahlâkî değer vardır. Klasik Arap edebiyatındaki bu ahlakiyat vurgusu pek çok akademik araştırmanın da konusunu teşkil etmiştir. Asırlar içerisinde teraküm etmiş sahadaki edebi malzemenin hayret uyandıracak derecede çokluk ve çeşitliliği araştırmacıların ilgisini çekmiş ve farklı açılardan incelenmeye değer bulunmuştur. Bunlardan birisi de pek çok şiir ve nesirde karşımıza çıkan “tabiilik” olgusudur. Kabilecilik, din ve örf gibi etkenlerden dolayı sosyal bağların oldukça güçlü olduğu Arap toplumunda kişilerden takınılması beklenen ve zamanla mürûet kavramıyla özetlenen ahlaki değerler manzumesi, edebiyatçılar tarafından dört başı mamur bir keyfiyette derlenmeye çalışılmıştır. Ahlâka dair şiir, mesel ve anekdotların cem edildiği bu kaynaklarda uyarı kabilinden bir şerh düşülmüştür. Buna göre ahlaki olgunluk sürecinde asıl olan tabii oluştur. Tekellüf ve tasannu ile kavramlaşan zorlama ve göstermelik davranışların eleştirisi söz konusu eserlerin önemli bir kısmında yer tutmuştur. Örneğin, ahlakın yaratılıştan gelen ve insanın iradesi dışında takdir edilmiş bir alın yazısı olduğu hususundaki köklü ve kadim algı, Arap şiirinde de makes bulmuştur. Pek çok Arap şairi, eninde sonunda kişinin yaratılıştan gelen mizacının galebe edeceğini, aklın mağlup olacağını dile getirmiştir. Buna karşılık bazı şairler de karakter ve akıl arasında bir denge kurmaya çalışmıştır. Buna göre insanların şerr/kötülüğe yaratılıştan eğilimli oldukları ancak yine kendilerine verilen akıl yetisiyle yaratılıştan gelen kötülük eğilimlerini dizginleme potansiyeline de sahip olduklarını dile getirilmiştir. Şairler, bu dengeyi doludizgin koşmak isteyen hırslı atın gem ile dizginlenmesi teşbihi üzerinden anlatmak istemiştir. Bu teşbihe göre insan, tabiatında ekilen şer meyilleriyle azgın bir atın sırtındaki kişi gibidir. İçinde taşıdığı nefis onu dilediği yere götürmek ister. Ancak içindeki nefse karşılık bir de dizgin mesabesinde olan akla sahiptir. Diğer taraftan darb-ı mesel yahut tek başına mesel olarak bilinen Arap atasözlerinin bir araya getirildiği ansiklopedik kaynaklara bakıldığında insanlara ait sinsilik, tembellik, korkaklık, cesaret vb. pek çok ahlaki sıfatın hayvanlarla karşılaştıran mesellere rastlanır. Türk atasözlerinde kurnazlığın tilki ve çalışkanlığın karınca ile özdeşleştirildiği gibi Arap atasözlerinde oldukça zengin bir insani karakter-hayvan eşleştirmeleri göze çarpar. Bu meseller, insanların karakterlerinin, tercih/irade dışı bir keyfiyet olduğu düşüncesine dayalıdır. Zira her hayvan türünün takdir edilmiş karakteristik özellikleri vardır ve bu özellikler o türde öğrenme ve tahsil olmaksızın gerçekleşir. İnsanların bazı öne çıkan ahlaki özellikleriyle hayvanlara kıyaslanması ve bu kıyasın da sözlü kültürün statik bir unsuru olan atasözlerine mal olması, yaratılış-karakter ikilisinin ayrılmaz bir bütün olarak kabul edildiğini göstermektedir denilebilir. Bunun yanında ahlakın tabiiliği hususu, klasik dönem Arap şairlerinde medih ve hiciv maksatlı olarak da kullanılmıştır. Şair, birilerine olan sitem yahut öfkesini muhatabının karakteri üzerinden yapmıştır. Veyahut sevgilisini vasfederken onu süsleyen güzelliklerin yaratılıştan geldiğini dolayısıyla güzelliğin onda değişmez bir cevher olduğunu dile getirmiştir. Dolayısıyla bu ve bunun gibi duyguların can verdiği şiirlerdeki karakter/tabiat/mizaç/huy/seciye/haslet/ahlak/fıtrat vurguları şairin amacına hizmet eden birer motiftir denilebilir. Son olarak Arap edebiyatçıları Müslüman toplumda sosyal ilişkilerin selametli bir şekilde devamlılığı için kardeşlik, dayanışma ve yardımlaşma gibi konularda pek çok tavsiyeyi edebi form içerisinde sunmuşlar, konu çerçevesinde anektod ve şiirlere yer vermişlerdir. Onların üzerinde önemle durdukları ve yeri geldikçe hatırlatmak istedikleri bir husus da konumuz olan tabiilik olgusudur. Yapmacık davranışlardan uzak durmak, göstermelik ve zorlama samimiyetlere itibar etmemek ve saygı ve sevgide hissedilenden daha fazlasını göstermeye çalışmamak yahut beklememek gibi noktalara dair sözler söylemişlerdir. Çalışmada ağırlıklı olarak deskriptif yöntem esas alınmış ve yeri geldikçe müelliflerin konuyu ele alış biçimleri eleştiriye tabi tutulmuştur. İlgili konu çerçevesinde Türk ve Arap literatüründe herhangi bir spesifik çalışmanın mevcut olmadığı göz önünde bulundurulmuş ve söz konusu alandaki edebî malzemenin araştırılması amaçlanmıştır.

Keywords