İtobiad (Mar 2024)

Ahlak Yasasından Ebedi Barış İdealine Kant’ı Yeniden Okumak

  • Oğuz Düzgün

DOI
https://doi.org/10.15869/itobiad.1406029
Journal volume & issue
Vol. 13, no. 1
pp. 346 – 364

Abstract

Read online

Siyaset faaliyeti, insanların gerçekleştirdiği bir faaliyet olması açısından insanın eylemleri kadar düşünme etkinliğiyle de doğrudan ilişkili durumdadır. Bu noktada, siyaset felsefesinin insanî bir değerler alanına dâhil olan ahlâkla ilgisiz olması da imkânsız görünmektedir. Ahlaki temelli siyaset felsefesi teorilerini etkileyen önemli isimlerden birisi de elbette Kant'tır. Kant'ın siyaset anlayışı onun adalete dair arayışından ve ahlak alanındaki akıl yürütmesinden bağımsız değildir. Kant'a göre ahlaki eylem yalnız ve yalnız özgür iradeyle yapılması gereken bir tercih meselesi olmalıdır. Kant'ın siyaset anlayışının, özgürlük ve özerkliğe dayalı deontolojik ahlak/ ödev ahlakı anlayışının bir uzantısı olduğunu da belirtmek gerekir. Kant’a göre, aklın a priori bir yasası olan ahlâk yasasına uymak ahlâklı olmak isteyen herkes için zorunlu bir ödev olmak durumundadır. Bu zorunluluk hukuk yasaları gibi dışsal bir zorlamadan değil kişinin bir özgürlük yasası olarak ahlâk yasasını kendisine zorunlu bir ödev olarak belirlemesinden kaynaklanır. Kant’a göre insan ancak pratik aklın yasası olan ahlâk yasasına, kendi özgür iradesini kullanmak yoluyla uyarak doğa nedenselliğinin dışına çıkabilecektir. İnsanın özerkliğe sahip olduğu fikrine dayanan böyle bir ödev bilinci insanın gerçek özgürlüğünün teminatı olmak durumundadır. Kant daha sonra hukuk ve siyaset felsefelerini de ahlâk yasasını merkeze almak suretiyle geliştirecektir. Ahlâk yasasıyla başlayan bu yolculuğun duraklarından birisi de cumhuriyetçi bir adalet devleti kurma düşüncesi olacaktır. Zaten Kant’ın ahlâk anlayışından doğan ebedi barış düşüncesi de böyle bir adalet arayışının sonucunda ortaya çıkmıştır. Kant’a göre dünya ancak ebedi barış ideası yoluyla barış ve adalet dünyasına dönüşme imkânına kavuşabilecektir. Ayrıca makalede, BM gibi barışı temsil eden uluslararası kurumların pratikte Kant’ın görüşleriyle uyumlu olup olmadıkları sorusuna da cevap aranacaktır.

Keywords