Adli Tıp Bülteni (Apr 2017)
Evlilik İçi Cinsel Saldırı Olgularını Ruhsal Bulgular Olmadan Tespit Etmek Mümkün mü?
Abstract
Amaç: Ülkemiz hukuk siteminde eşlerin birbirlerine karşı cinsel davranışlarının suç teşkil edip edemeyeceği hususu uzun yıllar tartışma konusu olmuştur. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nu ile eşe karşı cinsel saldırı suç olarak kabul edilmiştir. Ancak Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklik ile ruhsal değerlendirmenin geri plana itildiği düşünülmektedir. Bu çalışmada evlilik içi cinsel saldırı olguları değerlendirilmesi, ruhsal bulguların öneminin anlaşılması ve sunulması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 2011-2016 yılları arasındaki 6 yıllık dönemde Eskişehir Adli Tıp Şube Müdürlüğü’ne müracaat eden, evlilik içi cinsel saldırı olguları çalışma kapsamına alındı. Ruhsal değerlendirme bulgularının önemi anlaşılmaya çalışıldı. Bulgular: 6 yılık dönemde 27 evlilik içi cinsel saldın olgusu müracaat etmiştir. Mağdurların % 48,2’sinin 17-24 yaş grubunda olduğu, yalnızca 2 olgunun (% 7,4) yüksek öğrenim mezunu olduğu belirlendi. Kanun değişikliği sonrasında sadece 1 olgunun müracaat ettiği saptandı. Olguların yalnızca 9’unda (% 33,3) fizik veya genital muayene ile bulgu elde edildi Ruhsal değerlendirmeler sonucu olgulann tümünde, cinsel saldın ile ilişkili ruhsal bulgular saptandı. Ruhsal bulgular olmadan olgulann 3’ te 2’sinde herhangi bir delil saptanamayacağı ve dolayısıyla dava açılamayacağı tespit edildi. Sonuç: Ruhsal değerlendirme bulgularının olmadığı cinsel saldın muayenesinin eksik olduğu saptanmıştır. Bu nedenle ilgili kanun maddesinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Ruhsal değerlendirme bulgulan, cinsel saldın için tanı koydurucu olarak kabul edilmeli ve kanun maddesinde açıkça belirtilmelidir. Tüm şehirlerde gerek çocuklar ve gerekse erişkinler için adli tıp ve psikiyatri uzmanlanmn birlikte çalışabileceği birimler acilen kurulmalıdır.