İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi (Jun 2022)

Mâlikî Fakihi İbn Ferhûn’un Hayatı, Eserleri ve Fıkıh Anlayışına Dair Bazı Tespitler

  • Hasan Rami Kara

Journal volume & issue
no. 39
pp. 227 – 251

Abstract

Read online

Mâlikî Mezhebi'nin önde gelen fakihlerinden İbn Ferhûn 14. yüzyılda Medine’de doğmuş, orada yaşamış, Medine’de siyasi ve dini olarak hâkim konumda bulunan Şiî-İmâmî anlayışla mücadele etmiş, tedris ve kadılık faaliyetlerinde bulunmuş ve ardında değerli eserler bırakmış bir âlimdir. Buna rağmen ülkemizde hakkında çok az akademik çalışma yapılmış, yapılan çalışmalar da onun eserlerine etraflıca yer verecek ve fıkıh anlayışından söz edecek şekilde değildir. Bu çalışmada, eserlerinden hareketle İbn Ferhûn’un fıkıh düşüncesinin ana hatlarının tespit edilmesi ve onun fıkha yaptığı katkıların ortaya konulması amaçlanmıştır. Konu olarak İbn Ferhûn’un hayatı, eserleri ve fıkıh anlayışına dair bazı tespitleri kapsayan bu makalenin önemi, mezhep içi ictihâd yeterliliğine sahip bir âlimin, Mâlikîliğin çıkış noktası konumundaki Medine’de oldukça zayıflayan mezhebi tekrar güçlendirmede üstlendiği rol ve fıkıh alanında bıraktığı kalıcı etkilerden kaynaklanmaktadır. Çünkü eserleri içinde bulunan yargılama hukukuna ilişkin Tebsıratü’l-hükkâm fî usûli’l-akzıye ve menâhici’l-ahkâm isimli eseri, muhteva ve sistematiği ile sonraki dönemde kaleme alınan siyâset-i şerʿiyye konulu eserlere örnek teşkil etmiştir. Bu makalede takip edilen metot uyarınca, belirtilen amacın gerçekleştirilmesi için öncelikle tabakât türü eserlere müracaat edilerek İbn Ferhûn’un hayatı ve eserlerine ilişkin bilgilere yer verildi. Fıkıh anlayışından söz edilen kısımda müellifin kendi eserleri merkeze alınarak neticeye ulaşılmaya çalışıldı. İncelemeye konu edilen başlıklarla ilgili yakın dönemde yurt içi ve yurt dışında yapılmış çalışmalara da atıfta bulunuldu. Usûl ve fürû bütünlüğü içerisinde müellifin fıkıh anlayışını yansıtmak için önce onun delil anlayışına, fürû tarafını tespit etmek için de Tebsıratü’l-hükkâm’da takip ettiği yönteme değinildi. Böylelikle diğer eserlerine kıyâsla onun fıkıh anlayışına ilişkin açık veriler sunan bu eseri üzerinden fıkıh anlayışı ve İslâm hukuk tarihindeki yeri belirlenmeye çalışıldı. İbn Ferhûn, Mâlikî mezhebinde öne çıkmış diğer âlimler gibi mezhepte muteber sayılan delilleri kabul etmekle birlikte mezhebin delilleri arasında en zayıfı sayılan murâât-ı hilâfı da kabul etmiştir. Delil değeri bakımından değil de kullanım yaygınlığı yönüyle ilk sırada değerlendirdiği istihsân deliline karşı duruş sergileyenlerin iddialarına da ilmî düzlemde cevaplar vermiştir. Müellifin usûl anlayışından sonra Tebsıratü’l-hükkâm adlı eseri esas alınarak fürû yönüne ilişkin bazı tespitlere yer verilmiştir. Bu tespitler çerçevesinde müellif, farklı görüşler arasında tercihte bulunmuş, mezhep bilginlerinden aktardığı görüşleri inceleme ve tartışmaya tabi tutmuş, mesele hakkında verdiği hükmü mezhepte otorite isimlerin görüşleriyle desteklemiştir. Yine Mâlikî mezhebinin dışında diğer mezhep bilginlerinin görüşlerine başvurmuş ve mezhepte öne çıkmış âlimlere yönelik eleştirilerde bulunmuştur. Makalede yer verilen bilgiler doğrultusunda İbn Ferhûn, yazdığı eserler ve Medine’de Mâlikîliğin yeniden güçlenmesine yaptığı katkılar ile mezhepte otorite bir isim olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim Tebsıratü’l-hükkâm, onun mukallid değil, bilakis meseleleri tahlil ve tenkide tabi tutabilecek, hükümler arasında tercihler yapabilecek ilmî bir düzeye sahip, diğer mezheplerin görüşleri hakkında da yetkinliği olan bir âlim olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Ayrıca furû-ı fıkha dair görüşlerini tespit için esas aldığımız bu eser, şekil ve muhteva yönüyle -tespit edebildiğimiz kadarıyla- Mâlikî mezhebinde ilk olma özelliğine sahiptir. Keza bu eser, kendisinden sonra kaleme alınan yargılama hukukuna ilişkin eserlere de öncülük etmiştir. Bu eserlerin kendisinden sonraki süreçte Hanefî mezhebi literatüründe yer bulması da müellifin etkinliğinin boyutlarını göz önüne sermektedir. Bütün bunlar, onun İslâm hukuk tarihi içerisinde fıkıh ilmine katkıda bulunmuş özgün bir âlim olduğunu gösteren deliller olarak değerlendirilebilir.

Keywords