Eskiyeni (Mar 2024)

Karanlık Risalesi: Felsefeden Mistisizme

  • Mehmet Murat Karakaya

DOI
https://doi.org/10.37697/eskiyeni.1405320
Journal volume & issue
no. 52
pp. 161 – 188

Abstract

Read online

Genelde olumsuzlama cihetinden aydınlığın/nurun zıttı olarak kabul edilen karanlık, bu niteliği ile aydınlığın olmadığı bir durumu betimliyor olsa da onun nurun en parlak hâlini ifade ettiğini söylemek de mümkündür. Felsefi literatürde her iki yoruma yönelik teorik yaklaşımlar söz konusudur. İlk yoruma göre, madde ve suretten teşekkül eden hilomorfik ve kompozit yapıdaki karanlık, madde ve kaosla; nur ise form ve düzenle ilişkilendirilir. Nur, aşkın ve tanrısal olana, karanlık da içkin ve maddesel olana karşılık gelir. Ancak apofatik bağlamda Tanrı’nın bilinemezliği hususunda yapılan kimi yorumlarda ise nurun yanı sıra karanlığın da kullanıma sokulduğu, bu kavrama bilinemezliğin izahında mihver ve merkezî bir boyut kazandırıldığı görülmektedir. Bu çerçevede karanlık, tanrısal alanla ilişkili olduğundan sönüklük veya siliklikle değil parlaklıkla nitelenmektedir. Dolayısıyla parlak karanlık, aydınlığı olumsuzlamasının ötesinde olumlamanın zirve noktasını temsil etmekte, hatta aydınlık, aydınlık etme bakımından karanlığın olumsuzu bir konumda bulunmaktadır. Mistik teolojide epistemolojik açıdan tanrısal alanda olduğu gibi şeylerin özlerinin de hakikat çerçevesinde bilinmemesi zulmetin alanını genişletmekte, bir anlamda bütün bir varlık alanı bilinmezlik, dolayısıyla karanlık bir muhteva kazanmaktadır. Bu kapsamda karanlığa göre aydınlık, aydınlığa göre de karanlık olan ziya, nur ile zulmet arasında görmeyi, algılamayı ve akletmeyi mümkün kılan ara-ışık konumunda bulunmaktadır. Bu çalışma, karanlığı dinsel ve mitolojik metinlerden başlayarak Platon, Aristoteles ve Plotinus gibi antik Yunan, Gregory of Nyssa ve Pseudo-Dionysius the Areopagite gibi Neoplatonik mistik Hristiyan, Mahmûd Şebüsterî ve Sadreddin Konevî gibi sufi mistiklerin görüşleri çerçevesinde ele almaktadır. Çalışmada ayrıca bilgi ve cehalet kavramları aydınlık ve karanlık kelimeleri kapsamında değerlendirmeye tabi tutulmakta; felsefi görüşler ile mistik teolojik yorumlar arasındaki temel ayrımlara ve gece ile gündüz üzerinden dinsel metaforlara vurgu yapılmaktadır. Çalışmada karanlığın felsefede ve mistik teolojide farklı bağlamlarda ele alındığı; felsefede karanlığın nurun yokluğu, mistik teolojide ise kimi yorumlarda karanlığın nurun yoğunluğu olarak değerlendirildiği görülmektedir.

Keywords