Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Dec 2023)

Cerh ve Ta’dîl İlminde İdeolojik Taassubun İzleri ve Ebû Hanîfe Savunusu: Leknevî’nin er-Ref ve’t-Tekmîl fi’l-Cerh ve’t-Ta’dîl Eseri Örneğinde

  • Veli Tatar,
  • Nurullah Agitoğlu

DOI
https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1324913
Journal volume & issue
no. 33
pp. 204 – 231

Abstract

Read online

Tarihsel süreçte, Hz. Peygamber’den nakledilen sözlerin sağlam bir şekilde muhafaza edilerek sonraki nesillere aktarılması için hadisin ayrılmaz bir parçası olan isnadla beraber cerh ve ta’dîl ilmi teşekkül etmiştir. Hadis âlimleri her asırda hadislerin sonraki nesillere sağlam bir şekilde nakledilmesi için gerekli tedbirleri almış, cerh ve ta’dîl ilminin kuralları çerçevesinde râvilerin hadis rivâyetine ehil olup olmadığını, bu bağlamda hadislerin sika râviler vasıtasıyla nakledilip nakledilmediğini tespit etmişlerdir. Sonraki asırlarda hadis âlimleri cerh ve ta’dile dair eserler te’lîf etmiş, râvinin adalet ve zabt sıfatlarını zedeleyen kusurlara temas etmişlerdir. Asıl hedefi râvinin hadis rivâyetine ehil olup olmadığını tespit etmek olan cerh ve ta’dil ilmi, ravinin adalet ve zapt gibi özelliklerini olumsuz etkileyen kusurları tespit etmiştir. Fakat cerh ve ta’dîlde esas olan husus münekkidin bir râviyi tenkit ederken taassup ehli olmak gibi bazı kusurlarının bulunmamasıdır. Taassup kavramı bazı âlimlere göre “asabe” sözcüğünden türemiş olup “akrabaya olan bağlılığı” ifade ederken, bazılarına göre ideoloji ile aynı anlamda olup “bir fikir ve düşünceye ihtilafsız körü körüne bağlanmışlığı” ifade etmektedir. Dolayısıyla herhangi ideolojik bir fikre bağlı kalıp eleştiri kabul etmeyenlere de taassup ehli denilmiştir. Mezhep taassubu hem Şia, Hariciler, Mu’tezile ve Mürcie gibi itikadi mezheplerde tezahür etmekte, hem de Hanefî, Şafiî, Malikî ve Hanbelî gibi ameli mezheplerde tezahür etmektedir. Ehl-i Hadis ve Ehl-i Rey âlimlerinden bazıları da bazı fikirlerde katı bir tutum sergilemiş, aksine görüş ileri sürülse de görüşlerinde ısrarcı davranıp mezhep taassubuna kapı aralamışlardır. Mensubu olduğu mezhebe yapılan tenkitleri delillerle çürütmeye çalışan ve reddiyeler yazan alimler olmuştur. Bazı âlimler müstakil reddiyeler yazarak mensubu olduğu mezhebe yapılan tenkitleri delilleriyle çürütmeye çalışmış, bazı âlimler ise bir eserinde müstakil bir başlık altında değinmiştir. Bununla birlikte bazı âlimler reddiyelere çok sert bir şekilde cevaplar vermişlerdir. Bu meyanda mezhep taassubunda bulunmaktan kaçınmamışlardır. Bu tür tenkidi yapan âlimler, taassup ehli olmaktan kaçınamamıştır. İbn Ebî Şeybe ve Buhârî gibi âlimler başta olmak üzere Ehl-i Hadis’e mensup bazı âlimlerinin Ehl-i Rey’e mensup Ebû Hanîfe’yi tenkit ettikleri malumdur. Hindistanlı muhaddis ve Hanefî âlimi Abdulhay el-Leknevî de eserlerinde Ebû Hanîfe’ye yöneltilen eleştirilere kendi delilleriyle cevap vermeye çalışmıştır. Onun Ebû Hanîfe’yi savunduğu ve muhalif tenkitlere cevap verdiği eserlerinden birisi de telif etmiş olduğu er-Ref ve’t-tekmîl fi’l-cerh ve’t-a’dîl’idir. Leknevî mezkûr eserinde cerh ve ta’dîl konularını izah ederken zaman zaman Ebû Hanîfe’ye yöneltilen tenkitlere de temas etmiştir. Bu meyanda onun eserinin üçte biri bu tenkitlere verdiği cevaplardan müteşekkildir. Bu makalede Leknevî’nin telif ettiği er-Ref ve’t-tekmîl eserinde cerh ve ‘ta’dîl konuları dışında Ebû Hanîfe’ye yöneltilen tenkitlere verdiği cevaplar ele alınacaktır. Ebû Hanîfe’ye yapılan bu tenkitlerin taassuptan kaynaklandığını düşünen Leknevî’nin Ebû Hanîfe’yi savunurken muhalif tarafın taassup ehli olduğuna ve onlara karşı yapmış olduğu reddiyelerine yer verilecektir. Ayrıca çalışmamızda Leknevî’nin de mezhep taassubunda bulunup bulunmadığı, bu meyanda Ebû Hanîfe savunucusu olup olmadığı, ihtiyari veya gayr-ı ihtiyari olarak taassuptan kaçınıp kaçınmadığı araştırılacak, bu bağlamda cerh ve ta’dil ilminde ideolojik taassubun izleri sürülecek ve Ebû Hanîfe savunusunun genel serencamı tespit edilmeye çalışılacaktır.