Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi (Dec 2020)

Alman Yeraltı Edebiyatında Türkiyeli Yazarlar

  • Fethi Demir

DOI
https://doi.org/10.32600/huefd.677032
Journal volume & issue
Vol. 37, no. 2
pp. 372 – 388

Abstract

Read online

21. yüzyılın başat edebiyat eğilimlerinden/tarzlarından biri olan Yeraltı edebiyatı özü itibariyle her türlü illegal ve gayriahlaki davranışın ve edimin kendine yer bulduğu, cinselliğin, şiddetin, müptezelliğin, anarşist ve köktenci bir yaklaşımla kotarıldığı; üslup bakımından ise argonun, küfrün, jargonun egemen olduğu bir edebiyattır. Tüm dünyada olduğu gibi Almanya’da da Yeraltı edebiyatı, özellikle Türkiyeli göçmen yazarların katkılarıyla son dönemlerde yaygınlık kazanmıştır. Almanya’da Yeraltı edebiyatı, esas olarak Nazi dönemindeki uygulamaların neticesinde gelişir. Dönemin koşulları; muhalif yazarlar açsından yeraltına çekilmek, hem içerik hem üslup hem de yayımlanma teknikleri bakımından “illegalleşmek” gibi Yeraltı edebiyatının temel kriterlerini kullanmayı zorunlu kılar. Her ne kadar Nazi rejiminin 1945’te yıkılmasıyla fiili anlamda gerekliliği ortadan kalksa da Yeraltı edebiyatı, bir tür ve eğilim olarak varlığını sürdürür. İşte Almanya’daki Yeraltı edebiyatı, yansımaları günümüze kadar süren bu ana izlek etrafında çeşitlenir ve genişler. Bu bağlamda yazarların odaklandığı bazı konular dikkat çekmektedir. Bunlar; 1960’lı yılların devrimci romantik ikliminden doğan Beat kuşağının öncülüğünü yaptığı anarşist tavrın edebiyata yansımaları, 1990’da iki Almanya’nın birleşmesiyle ortaya çıkan problemler ile işsizlik, ötekileştirme, ayrımcılık, ırkçı saldırıların yarattığı sorunlardır. Bu bağlamda Yeraltı edebiyatı tarzında eser veren Türk yazarların sayısının azımsanmayacak bir yekûna tekabül ettiğini söylemek gerekir. Çünkü üçüncü hatta dördüncü kuşağını oluşturan yaklaşık 10 milyonluk bir nüfusa sahip Türkiyelilerin hâlâ muhatap olmaktan kurtulamadıkları önyargılar, şiddete varan ırkçı saldırılar, ekonomik ve sosyopsikolojik sorunlar devam etmektedir. Nihayetinde bu makûs talihi tersine çevirmek için edebiyata sarılan yazarların; müesses nizamı sarsması, günlük dili yapısöküme uğratması, argoyu, küfrü ve cinselliği sansürsüzce kullanması, rap kültürden beslenmesi, edebi türleri amorflaştıran deneyselliklere meyletmesi kaçınılmazdır. Aşağılayıcı bir sıfat olarak kullanılan Kanak terimini itirazın ve isyanın alfabesi olarak yeniden üreten ve pejoratif anlamından uzaklaştırarak olumlu bir kimlik tanımına dönüştüren yazarların yolu Yeraltı edebiyatının paftalarıyla çakışmak zorundadır. Bu bağlamda Feridun Zaimoğlu’nun açtığı kanaldan gelerek sadece Türkiyelilerin değil; tüm göçmenlerin, ötekileştirilenlerin, kaybedenlerin, müptezellerin, iflah olmaz muhaliflerin çığlığına dönüşen Yeraltı edebiyatı; Deniz Utlu, Mutlu Ergün, Selim Özdoğan, Dilek Güngör ve Lütfiye Güzel gibi yazarların eserlerinde varlığını sürdürmeye devam etmektedir.

Keywords