Marife Dini Araştırmalar Dergisi (Dec 2021)

Kemâlüddîn Mes‘ud Şirvânî’nin Şerhu’r-Risâleti’l-Vaz‘iyyesi ve İlk Dönem er-Risâletü’l-Vaz‘iyye Şerhleri Bağlamında Delaleti Külli Olan Lafızların Vaz‘ı

  • Zahit Kaplangöz

DOI
https://doi.org/10.33420/marife.1009939
Journal volume & issue
Vol. 21, no. 2
pp. 1175 – 1196

Abstract

Read online

Lafız ve anlam arasındaki ilişkiyi farklı bir biçimde gündeme getiren Adudüddin el-Îcî’nin (ö. 756/1355) er-Risâletü’l-vaz‘iyye isimli eseri, beraberinde pek çok tartışmanın meydana gelmesine sebep olmuştur. Söz konusu tartışmaların etkisi günümüze kadar ulaşmaktadır. Hatta bu minvalde ortaya çıkan eserlerin bağımsız bir bilim dalının literatürünü meydana getirecek seviyeye geldiği söylenebilir. Îcî öncesi lafız ve anlam arasındaki ilişki daha çok kelam veya belagate dair konular altında işlenirken Îcî ile birlikte mezkur ilişkinin bizzat kendisi incelemeye tabi tutulmuştur. Buna göre Îcî risalesinde lafızların anlamlarına nasıl vaz‘ edildiğini açıklamaya çalışmakta bunu yaparken lafızları öncelikle külli ve müşahhas anlamlara delalet etmelerine göre ikili bir taksime gitmektedir. Delaleti külli olan kısma dahil olanları ise delalet ettiği anlam türleri olan zat, hades ve her ikisinin birleşmesiyle meydana gelen nispet şeklinde üçlü bir taksim yaptığı görülmektedir. Bu taksimle cins isim, masdar, fiil ve müştak lafızların yapıları hakkında bilgiler vermekte, birbirlerinden ayrıldıkları noktalara temas etmektedir. Delaleti müşahhas olan lafızları ise alem, harf,zamir, ismi işaret ve mevsul olmak üzere dört kısım altında incelemiştir. Özellikle harf, zamir, ismi işaret ve mevsulun vaz‘ına dair yaptığı yorumla geleneksel kabule itiraz etmektedir. Îcî’nin mezkur eseri başta öğrencisi Seyyid Şerif el-Cürcânî (ö. 816/1413) olmak üzere pek çok kimse tarafından şerh edilmiştir. Kronolojik bir sıra yapıldığı takdirde Ali Kuşçu (ö. 879/1474), Ebu’l-Kâsım es-Semerkandî (ö. 888/1483’den sonra), Molla Câmî(ö. 898/1492), ve İsâmüddîn el-İsferâyînî (ö. 945/1538) gibi Şerhu risâleti’l-vaz‘iyye adlı şerhiyle Kemâlüddîn Mes‘ud Şirvânî’nin (ö. 905/1500) de ilk dönem vaz‘ risalesi şarihlerinden birisi olduğu görülmektedir. Şarihler risaleyi pek çok açıdan ele almışlardır. Tartışmaların odak noktasını teşkil eden ve risalenin yazılış amacını oluşturan harf, zamir, ism-i işaret ve mevsullerin yani delaleti müşahhas olan lafızların vaz‘ının beyanının yanı sıra risalenin üslubundan kaynaklanan tartışmaların da yoğun olarak şerhlerde ele alındığı görülmektedir. Ayrıca risaledeki lafız taksiminin mahiyeti de şarihlerin üzerinde durduğu diğer önemli problemlerden birisidir. Aslında söz konusu problem şarihin risaleyi hangi şekilde ele alacağını ortaya çıkaran temel bir sorunu barındırır. Buna göre şayet risaledeki taksim, akli taksim olarak kabul edilecek olursa taksimin bütün lafızları kuşatması beklenecek yok eğer taksim, itibari taksim olarak kabul edilirse bazı lafız türlerinin taksim haricinde kalması göz ardı edilecektir. Dolayısıyla ilk görüşü savunanların zorlama yorumlarda bulunması kaçınılmaz olacaktır. Delaleti külli olan lafızların delalet ettikleri anlam türleri olan zat, hades ve nispetin mahiyeti, üzerinde durulan konulardandır. Bu bağlamda cins ismin zata delalet etmesi ile kastedilenin ne olduğu, aslında cins isme dahil olan masdarın ondan ayrılması ve ona mukabil bir grubu oluşturması ve Îcî’nin böyle bir yola neden başvurduğu cevabı aranan sorular olmuştur. Bunların yanında cins isim ve cins alem arasındaki fark, nispete delalet eden lafızların varlığı, fiil ve müştak lafızların tarifinden kaynaklanan problemler cevabı aranan diğer sorunlar olarak görülmektedir. Vaz‘ ilminin kurucu metni olarak da kabul edebileceğimiz er-Risâletü’l-vaz‘iyye’yi, tahlil eden ve onun sorularına cevap arayan ilk dönem şerhlerinin mezkur ilmin teşekkülünde önemli yeri olduğu tartışmasız bir hakikattir. Metni değerlendirirken kullanılan metod ve yaklaşımlar ise bu şarihlerin sonraki nesillere bıraktığı miraslardandır. Şirvânî’nin şerhi de zikredilen şerhler arasında yer aldığı için benzer bir öneme sahiptir ve içerisindeki değerlendirmelerin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bu amaçla makalede delaleti külli olan lafızların vaz‘ına dair ortaya çıkan problemlere ışık tutulmuş, Şirvânî’nin, Şerhu risâleti’l-vaz‘iyye’si ile birlikte ilk dönem şerhlerinde problemlere dair cevaplar aranmıştır. Ayrıca er-Risâletü’l-vaz‘iyye’nin diğer şerh ve haşiyelerine de yeri geldikçe temas edilmiş, böylece Şirvânî ve diğer şarihler arasındaki farklı ve benzer yaklaşımlar ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.

Keywords