Eskiyeni (Sep 2023)
İbnü’l-Arabî’de Vâv Harfi ve Berzahlık Özelliği
Abstract
Berzah kavramı İslamî ilimler literatüründe yaygın olarak bilinen “kabir hayatı” anlamının yanında, İbnü’l-Arabî düşüncesinde iki şey/durum/mertebeyi birbirinden ayıran ve her ikisinden de bazı özellikleri kendinde taşıyan şeyler için kullanılır. İbnü’l-Arabî’nin bu kullanımı sınırlı değildir; hatta araştırmacılara göre ondaki bu birleştiren ve ayıran (câmî ve fâsıl) berzahları tespit etmek olanaksızdır çünkü bunlar oldukça fazladır. Berzah kavramının İbnü’l-Arabî’deki bu orijinal yapısı onun görüşlerini anlamamızı kolaylaştırmaktadır. Müellifin berzah olmakla nitelediği şeylerden biri de vâv harfidir. Onun vâv harfine berzahlık fonksiyonu yüklemesi iki sebebe dayanır: Birinci olarak bir harfin yalnızca literal düzlemde değil, ontolojik bir görev icra edecek biçimde berzah oluşu, müellifin harflere yüklediği ontolojik işlevlerle doğrudan ilgilidir. İkinci olarak ise bu harfin berzah olması onun fonetik, morfolojik ve sentaktik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Çalışmamızda öncelikle berzah kavramı ve İbnü’l-Arabî’nin genel hatlarıyla berzah düşüncesi ele alınmış; ardından harflerin ontolojik niteliğine, bu bağlamda vâv harfinin seslendiriliş, yazılış ve kelime ya da cümle içindeki konumuna, bu halleriyle berzahî nitelik taşıdığına ve bir berzah olarak İbnü’l-Arabî’nin düşünce sisteminde diğer hangi varlıklara denk geldiğine temas edilmiştir. Bu bağlamda vâvın, mümkünleri varlık sahasına getiren “kün!” kelimesinin ortasında bulunarak “kâf-ı kenziyye” olan kâf ile, Allah dışındakileri niteleyen nûnun arasında bulunduğu görülür. Kün kelimesinin son harfi olan nûnun arasında da bir vâv bulunur, bu da şehâdet ve gayb âlemlerinin arasının ayrıldığını gösterir. Âlem hem Allah’a perde olan hem de O’na işaret eden bir alem ise bunun yaratıldığı günlerin sayısı olan altının, vâvın ebced karşılığı olması da tesadüf değildir. Vâv pek çok açıdan insan-ı kâmili de simgeler, kâmil insan ise Allah ile diğer insanlar arasında bir berzahtır. Kimi araştırmacılara göre Fütûhât’ın altı ana bölüme ayrılması da yönlerin ve yaratılış günlerinin sayısının altı olması ya da vâvın insan-ı kâmili simgelemesi ile eserin kapsayıcılığı arasındaki benzerliktendir. Aynı şekilde hakîkat-ı Muhammediyye’nin de berzahî bir özelliği vardır ve bu açıdan vâv Muhammedî hakikati de niteler.
Keywords