Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2018)

Âyetlerde Gayb Bilgisinin Şihâblar ile Muhafazası Meselesi

  • Hekim Tay

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.443965
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 2
pp. 1248 – 1271

Abstract

Read online

Kur’ân’da, dört farklı yerde esrarengiz bir olaydan bahsedilmektedir. Müfessirlerin çoğuna göre âyetlerde geçen olayın özü şudur: Yeryüzü ile ilgili ilahî emirlerin yer aldığı vahiy bilgisi üst kademede bulunan meleklerden başlamak üzere alt kademeye doğru aktarılır. Nihayetinde bu bilgi, emri yerine getirecek görevli meleğe ulaştırılır. Bu aktarım sırasında şeytanlar gizlice bu bilgileri kapmaya çalışır. Şeytanın amacı elde ettiği bilgileri kâhinlere ulaştırılarak, olacakları önceden haber vermektir. Ne var ki “şihâblar” (ateş topları) devreye girerek, şeytanların bu bilgilere ulaşmasını engeller. Böylece ilahi emirlerin güvenliği sağlanarak, ehil olmayan ellere geçmesi engellenir. Kur’ân-ı Kerim’de yer alan söz konusu bu olay, İslam öncesi Arap toplumunun kültürel yapısı, nüzul sürecinde muhatap kitlenin olayı algılama durumu ve sonrasında meydana gelen kültürel değişmelere paralel olarak ortaya çıkan çeşitli anlama çabalarının sistematik bir şekilde analiz edilmesi gerekir. Âyetlerde ifade edilen gayb bilgisinin şihâblar ile muhafaza edilmesi problemi, tarihi süreç içerisinde konunun anlaşılması ve farklı yaklaşımlar dikkate alınarak çeşitli yönleri ile araştırma konusu yapılacaktır.ÖzetÂyetler, anlamının açık ve kapalı olmasına göre muhkem veya müteşâbih olmak üzere ikiye ayrılır. Delaleti açık olup kendisiyle ne kast edildiği anlaşılan âyetler “muhkem”; anlaşılmasında güçlük bulunan âyetler ise “müteşabih” olarak adlandırılmıştır. Kur’ân’da bahsi geçen müteşâbih konulardan biri de gayb bilgisini çalma girişimlerinin şihâblar ile engellenmesidir. Bu konu sırasına göre 40/el-Cin 72/8-10, 54/el-Hicr 15/16-18, 56/es-Sâffât 37/6-10 ve 77/el-Mülk 67/5 âyetlerinde yer almaktadır. Bu ayetlerde şihâb, mârid,recîm, duhûr, melei’l-a’lâ, haresenşedîden,menhatife’l-hatfeve burûckavramları öne çıkmakta, bunlar ile ilgili dilbilimsel analizler yapılmıştır.Tefsir ve hadis eserlerinde bu konu ile ilgili olarak rivayetler derlenmiş olup, gök bilgisini çalmaya çalışan şeytanların şihâblar ile kovalanması rivayetlerde aktarıldığı şekliyle şöyledir: Allah bir şeyi emrettiğinde, tüm melekler bu emre derin bir saygı ve tazimle alır. Alt kademede bulunan melekler Allah’ı tesbih etme nedenlerini üstlerindeki meleklere sorarlar. Sorgulama Allah’tan gelen emri bilen hameletü’l-arş meleğine kadar devam eder. Hameletü’l arş melekleri Allah’tan gelen emri gene aynı silsile ile en altta bulunan meleklere bildirir ve böylece dünya semasına ulaşır. Burası meleklerin “annân” (عنان) olarak isimlendirilen özel mekânıdır. Melekler kanatlarını çırparak vahyi alırlar ve bu esnada zincirin düz bir kayaya çarpmasına benzer bir ses çıkarır. Orada bulunan şeytanlar, meleklerin kendi aralarında konuştukları ilahi emri gizlice dinlemeye çalışırlar. Çünkü gökte şeytanların melekleri dileyebildikleri kendilerine has yerleri vardır. Şeytanların azgın olanlarının göğü dinleme işini birbirilerinin üstüne çıkmak suretiyle yaptıklarına dair bazı rivayetler de vardır. Sözü kapan şeytan bilgiyi bir altındakine, o da diğerine aktarır. Bu bilgilere pek çok yalan ilave ederek insanlardan dostları olan kâhinlere iletirler. Kâhinlere iletilen bu bilgilerin bir kısmı meleklerden dinlenildiği için doğru çıkardı. Kendilerine aktarılan bazı bilgilerin doğru çıkması, kâhinlerin gözünde şeytanları daha da büyütürdü. Böylece kâhinler, şeytanların kendilerine verdiği yalan haberlere de inanırlardı. Rivayetlere göre şeytanlara atılan şihâblar bazen bilgiyi elde etmeden önce, bazen de bilgiyi elde ettikten sonra onlara isabet eder, neticesinde tutuşup yanarlardı. Geceleyin sahabileri ile göğü izleyen Hz. Peygamber “bunun gibi yıldız kaydığında ne dersiniz” diye sorduğunda, sahabe “birinin doğumu veya ölümü; bir kralın tahta çıkması veya ölmesi” şeklinde yorumlarız demeleri üzerine hakikatin böyle olmadığını, gördükleri şeylerin şeytana atılan şihâblar olduğu bilgisini vermiştir.Şeytanlara atılan şihâblar Hz. Peygamber’in nübüvveti çerçevesinde farklı tartışmalara konu olmuş ve bunula ilgili olarak farklı fikirler ileri sürülmüştür. Bir kısmı şihâb olayını nübüvvet mucizesi saymış ve bu yönde çeşitli çıkarımlar yapmıştır. Diğer bir kısmı ise şihâbların risâlet öncesinde de var olduğunu hatırlatarak bu düşüncelerini teyit etmek için çeşitli delilleri öne sürmüşlerdir. İlk dönem âlimlerinin birleştiği husus âyetlerin nüzûl sürecinde şihâb olayının diğer dönemlere göre daha sık yaşandığıdır. Kâhinlerin bilgi kaynağı olan şeytanların gökten haber getirememesi, o dönmede Araplarda yaygın olan kâhinlik mesleğinin zamanla ortadan kalkmasının bir gerekçesi olarak ifade edilmiştir. Kâhinliğin ortadan kalkması, Hz. Peygamber’in mucizesi olarak kabul edilmiştir. Bu düşünceler etraflı bir şekilde analiz edilmiştir.Erken dönemde göğün şihâblar ile muhafaza edilmesi fizikî bir eylem olarak anlaşılmış ve bu yönde çeşitli sonuçlara ulaşılmıştır. Hem Hz. Peygamber hem de sahabeye dayandırılan rivayetlere atfen yapılan analizlerde bu durum açık bir şekilde görülebilir. Buna göre şihâblar göğün hareketli ateş topları ile muhafaza edilmesidir. Bu bilgilerden yola çıkarak ulaşılan sonuçlardan birisi de şihâbların yıldız kayması ile olan bağlantısıdır. Müfessirlerin kahir ekseri şihâbları yıldız kayması veya ona benzer bir cisim olarak nitelemişlerdir. İşârî tefsir geleneği bu konuya farklı bir bakış açısı ile yaklaşmıştır. Şihâblar, işârî yorumcular tarafından insanın iç dünyasında şeytana karşı mücadelesini simgeleyen kavramlar ile ifade edilmiştir. Onlara göre şihâblar, insanın manevi dünyasında kendisini sarmalayan her türlü kötü düşünceyi savuşturan, şeytanın vesveselerini yakan manevi bilgi ateşidir. Örneğin Kuşeyrî kalplerin meâriflerden oluşan yıldızları (şihâb) olduğunu, iblis ve askerleri kalbe saldırmak istediğinde bu yıldızlarla engellendiğini savunmuştur. Şihâblar ile ilgili olarak tefsir eserlerinde pek çok bilgiye rastlamak mümkündür. Bu bilgilerin dikkatli bir şekilde analiz edilmesi elzemdir. Nihayetinde gayb âlemin ilgilendiren bu konu hakkında verilen bilgilerin rivayetlere dayanması kadar doğal bir şey yoktur. Ancak bu bilgilerin sahih rivayetlere dayanması ve titiz bir analizden geçirilmesi gerekir.Son dönemde ilmi alanlarda kaydedilen ilerlemenin bu olayı bilimsel yöntemlerle izah edilmesi beklenebilir. Mevdudî’nin ifade ettiği evrende keşfedilen kozmik ışınların şihâb olabileceği yönündeki tahmini dışında bu konu ile ilgili herhangi bilimsel bir analize ulaşamadık.Şeytanlara atılan yıldızlar olarak kabul edilen şihâpların modern dönemde yeni yaklaşımlarla ele alındığı söylenebilir. Bu olay gayb âlemini ilgilendiren bir husus olarak ele alınmıştır. Mesela Seyyid Kutub, bu olaya, âyetlerde ifade edildiği şekliyle, herhangi bir ilave yapmadan inanılması gerektiğini savunur. Son dönemde ifade edilen başak bir görüş ise âyetlerde zikredilen şihâb olayının cahiliye Arap toplumunun sosyal ve kültürel yapısı ile olan bağlantısıdır. Buna göre Kur’ân’da yer alan bu bilgiler muhatap toplumun inanç dünyasında yer alan bilgilerdir. Bunun dışında olaya herhangi gizemli bir anlam yüklenilmemesi gerektiği savunulmuştur. Bu çalışmada âlimlerin konu ile ilgili görüşlerine yer verilmiştir.

Keywords