Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2024)

Kadın Kur’an Kursu Öğreticilerinin Erkeklik Algılarına Yönelik Yaklaşımları: Diyarbakır Kent Örneği

  • Mehmet Ozan Ahnas

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.1520443
Journal volume & issue
Vol. 28, no. 2
pp. 844 – 864

Abstract

Read online

Sosyal bilimler disiplininde erkeklik, multidisipliner bir alana işaret etmektedir. Erkekliğin hem bilim alanında hem de gündelik yaşamda nelere tekabül ettiğini anlamak için cinsiyete dair fikirlerin pratik zeminlerine bakılmalıdır. Toplumsal cinsiyet çalışmalarında, çoğunlukla kadınların sosyal ezilmişliklerine vurgular yapılmaktadır. Erkeklik çalışmaları tarihsel, kültürel ve toplumsal bir kurgu olarak, eril iktidarın kaynaklarına ışık tutmayı amaçlayan bir çalışma alanıdır. Erkekliğin kültürden ve dinden bağımsız bir olgu olarak düşünülmesi mümkün gözükmemektedir. Kadınlığa dair araştırmaların gelişimi içinde erkeklerin varlığı ihmal edilmektedir. Kadınların ezilmişliği nasıl yaşadığını anlamanın bir yolu olarak bu çalışma, erkeklerin eril iktidar konumlarını nasıl sürdürdüklerini ve tahakkümlerini nasıl inşa ettiklerini anlama çabasıdır. Kadınlar, erkekliğin inşa sürecinde anne, cinsel partner, kız arkadaş, iş yeri arkadaşı vb. olarak merkezi bir öneme sahiptir. Sadece ataerkilliğin kurbanı olarak değil, ataerkil düzenin inşasında önemli bir kurucu olarak kadınların cinsiyetle ilişkili dinsel pratiklerine bakılması, erkekliğin sosyal kurgusunun nasıl oluştuğunun anlaşılmasına katkılar sunmaktadır. İslam dini özelinde toplumsal cinsiyet normlarının ve egemen erkeklik düşüncesinin dinsel zeminleri, kadınların erkeklik algıları ekseninde irdelenmektedir. Erkekliğin İslam dinindeki tasniflerinin, kadınlar tarafından nasıl anlaşıldığı, kadınların sosyal yaşamlarında nasıl karşılık bulduğunu, kadınların ezilmişlik ve dışlanmışlıklarında erkeklik-din ilişkisinin nasıl bir rol oynadığını sorgulayan bu araştırma, sahada toplanan veriler ışığında bazı sonuçlar çıkarmaktadır. Sahada yapılan görüşmeler neticesinde, kadın öğreticilerin erkeklere dönük feminist bir yaklaşıma sahip olmadıkları söylenebilir. Erkekler hakkında konuşurken, erkekleri tanımlarken ya da erkeklerin kadınları dışladığı tutum ve davranışlar tartışılırken dahi, feminist ideolojinin tanımlamalarına yer verilmediği görülmektedir. Elde edilen diğer bir sonuç, katılımcıların kıt akıllı, uğursuz ve şer sembolü biçimindeki eril tanımlamaların kadınları belli kalıplara sıkıştırılarak dizayn edilmeye çalışıldıklarının farkında olmalarıdır. Bu açılardan araştırmanın literatüre katkı sunacağı düşünülmektedir.