Cumhuriyet Dental Journal (Apr 2012)

Kavite dezenfeksiyonu amacı ile kullanılabilen ticari antibakteriyel jellerin mikro-gerilme bağlanma dayanımı üzerine etkinliklerinin değerlendirilmesi

  • Ayça Ulusoy,
  • Görkem Yahyaoğlu,
  • İlkay Yalçın,
  • Ozgul Baygin,
  • Tamer Tüzüner

DOI
https://doi.org/10.7126/cdj.2012.1510
Journal volume & issue
Vol. 15, no. 4
pp. 288 – 296

Abstract

Read online

Objectives: Insufficient removal of caries-affected enamel and dentin represents a serious problem in restorative dentistry, as any bacteria remaining in the cavity after preparation may cause secondary caries. In order to provide an aseptic environment before pulp capping and lining, the use of an antibacterial material as a cavity disinfectant has been recommended. The aim of this study was to evaluate the role of commercially available gel formulations on the micro-tensile bond strength (MTBS) of a total etch system. Materials and Methods: Commercially available gel formulations with the contents of chlorhexidine (Corsodyl gel- %1CHX-COG), (Cervitec gel-%0.2 CHX+%0.2 sodium fluoride-CEG), aloe vera (Forever Bright-FOB) and hyaluronic acid (Gengigel-GEG) applicable as cavity disinfectants were used. No disinfectant was applied in the control group (CON). Ten human third molar free of caries were used in the study. Gels were applied for 1 minute just before bonding following total etch application in the gel groups, removed with sterile pellets and air-dried. Then composite restorations were applied. Ten composite-dentin rods (surface area of 1.0±0.1 mm2) were generated in each group from specimens stored in distilled water in 370C for 24 hours. These specimens then were subjected to MTBS test applying at a crosshead speed of 1 mm/min. Bond strength values between composite-dentin were recorded as megapascal and failure types were evaluated. Statistical differences were evaluated with one-way ANOVA and Tukey’s test at the signifince level of p<0.05. Results: All the gels applied created lower MTBS levels compared with CON group (p<0.05). No difference was detected among the gels; CEG>COG>GEG>FOB (p>0.05). While mixed failure type was dominant in the CON group, only adhesive failure type was observed in all the other groups. Conclusions: Besides the antibacterial properties of these gel formulations, alterations occured in micromechanical adhesion and clinical performances should not be overlooked. Keywords: Cavity disinfectant, antibacterial gel, micro-tensile bond strength. ÖZET Amaç: Çürüğün yeterli temizlenmemesi sonucu kavite içerisinde geride kalan bakteri miktarı restoratif diş hekimliğinde sorun oluşturmaktadır. Pulpa kaplaması veya kaide materyali uygulanımı öncesi kavite dezenfeksiyonu önerilmektedir. Bu çalışmanın amacı ticari olarak piyasada yer alan jel formülasyonlarının total etch bir kompozit sistemin mikro-gerilme bağlanma dayanımı (MGBD) üzerinde oluşturduğu etkinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Ticari olarak piyasada yeralan klorheksidin [(Corsdoyl gel- %1KHX-COG), (Cervitec gel-%0,2 KHX+%0,2 sodyum fluorid-CEG), aleo vera (Forever Bright-FOB) ve hyaluronik asit (Gengigel-GEG) içerikli ticari antibakteriyel jel formülasyonları bu çalışmada kullanıldı. Kontrol grubunda ise (KON) herhangi bir dezenfektan uygulanmadı. Çalışmada her bir grup için 2 adet olmak üzere toplam 10 adet çekilmiş çürüksüz insan 3.molar dişi kullanıldı. Jel gruplarında total etch sistem uygulamanın ardından bonding materyalin kullanımından hemen önce 1 dakika süre ile jeller uygulandı, steril peletle ortamdan uzaklaştırıldı ve hava ile kurutuldu. Daha sonra kompozit restorasyonlar yapıldı. 24 saat süre ile 370C’de distile suda saklanan örneklerden her bir grupta 10’ar adet olacak şekilde (kesit çapı 1,0±0,1 mm2) kompozit-dentin çubuk örnekleri oluşturuldu. Bu örnekler daha sonra dakikada 1 mm kuvvet uygulanarak MGBD testine tabi tutuldu. Kompozit-dentin arası bağlanma dayanım değerleri megapaskal cinsinden (MPa) kaydedildi ve kopma tipleri değerlendirildi. İstatistiksel farklılıklar tek yönlü ANOVA ve Tukey’s testi ile p<0,05 düzeyinde uygulandı. Bulgular: Uygulanan tüm jeller KON grubuna kıyasla daha düşük MGBD değerleri oluşturdu. Jeller arasında ise farklılık saptanmadı; CEG>COG>GEG>FOB (p>0,05). Kontrol grubunda karışık kopma tipi baskın olarak görülürken diğer tüm gruplarda adeziv kopma tipi görüldü. Sonuç: Bu tip jellerin antibakteriyel özelliklerinin yanı sıra kullanımları sırasında mikro-mekanik bağlantı ve klinik performanslarına ait değişiklikler göz ardı edilmemelidir.

Keywords